İSLAM'IN PAVLUSLARI !... -1-
" Doğrusu sana ve senden öncekilere ( insan oğluna iletilmek üzere) şöyle vahyedilmişti: " ( Ey insan!) Eğer Allah'a ait nitelikleri başkalarına yakıştırırsan, kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek, üstelik büsbütün kaybedenlerden olacaksın!" ( Zümer sûresi, âyet 65 )
Bu günkü konumla, yine birilerini ürkütecek ve küplere bindireceğim. Hani, Emevi hanedanına olmadık sıfatlar, kimlikler yakıştıran sufi çevreler, ehl-i sünnet geçinen cemaatlar, kişiler, gruplar, dini şirketler, cemaaatler, mezhepçiler veya çıkar şebekeleri beni kınayacaklardır.,
Üzülerek ifade etmeliyim ki, İseviliği kaosa sürükleyen Pavloşçuluk, İslam'a girmemiş. Müslümanlıkta yok değildir. Her tarih okuyan bilir ki, İslam'ın Pavlosları daha ahlaksız, daha şedid kimselerdir. Örneğin;
Mekke'nin fethinde Müslüman olan Ebu Süfyan , tıpkı İseviliğin Pavlosu gibi, yirmi sene Rasulullah (sav)'e zulmetmiş, Mekke'nin Dar'un-Nedve denilen mahalde, Hz. Muhammed'i öldürmek, ortadan kaldırmak için müşriklerce alınan karara imza atmştır.
İslam'ın şanlı Bedir cenginde öldürülen, Ebu Cehil'in yerine geçerek müşriklerin ve inkarın liderliğini yapmıştır. Ya karısı Hind'e ne demeliyiz? Kocası Ebu Süfyan'ın, başkanlığını yapmış olduğu Uhud'da, Vahşi isimli kimseyi kandırarak, aldatarak, Rasulullah'ın bahadır amcası, yiğit insan Hz. Hamza'yı şehid ettirerek, çiğerini dişlemiş, vücuduna " müsle" yaparak kulağını, burnunu, dudaklarını keserek tesbih dizer gibi şiddet ve kötülük yapmıştır.
Şimdi,. sözün burasında sormadan edemiyorum!.. Beni Ümeyye'nin lideri konumundaki Ebu Süfyan'ın ve hanımı Hind'in zulümlerinin, İsevilikteki, Pavlos zulmü ile aralarında ne gibi bir tefrik, bir fark olabilir?..
Ebû Süfyan; Huneyn/Hevazin harbinin başında Müslümanların bozguna uğraması üzerine çok çok keyif alacak ve sevinecektir. Hemen çantasında taşımış olduğu fal torbasını çıkarıp onlara bakarak şöyle diyevektir:
" Artık bu Müslümanların bozgunu denize kadar sürer. Onlar denize kadar bir yerde tutunamazlar. Hevazinliler Müslümanları tamamen yenecekler." Zaten, Mekke'nin fethinde kerhen, istemiyerek, gönülsüz olarak hanımı Hind'le birlikte Müslüman olan Ebu Süfyan, vefatına kadar hiç bir zaman içten, kalbi olarak İslam'a ısınamamış, her defasında, iğnelemekten, eleştirmekten geri kalmamıştır. Buna rağmen,
Rasulullah (sav), Ebu Süfyan ve geleceğin kralı olacak, diktatörü olacak Muaviye'ye " Müellefe-i kulûb/ kalpleri İslam'a ısındırılacaklar"'a, hazine bütçesinden en yüksek miktarda ganimet almıştır.
Hz. Ebu Bekir (ra); hilafet makamına seçildiğinde; Ebu Süfyan , hemen Hz. Ali'ye uğramış ve : " Neden halifeliği ona bırakıyorsun?" diye kışkırtıcılık yapması karşısında, Hz. Ali; " Sen hala İslam'a karşı düşmanlığını sürdürüyorsun" demiştir. Dolayısıyla; Beni Ümeyye torunu Muaviye'yi anlatmadan önce, Emeviyye zamanında yapılan " Din istismarı"ndan kısaca bahsetmek istiyorum: " İslam tarihinde Emevilerle başlayıp günümüzde de devam eden bir olgudur. Aslında dini ve manevi değerlerin dünyevi/maddi amaçlar için kullanılması insanın ahlaki bir zaafı olarak çok eskilere dayanır. Örneğin Yahudiler mabetleri birer ticarethaneye dönüştürmüşlerdi. Hz. İsa Kudüs'e geldiğinde bu manzarayla karşılaşmıştı: " Sonra İsa tapınağın avlusuna girerek satıcıları dışarı kovmaya başladı. Onlara " Benim evim dua evi olacak " diye yazılmıştır. Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz." dedi.( Luka: 20/45-46). Baş kâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa'yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar" ( Markos: 11/18) . İronik bir şekilde Hz. İsa'nın manevi/ahlaki davasının ortaçağda Kilise tarafından uhrevi kurtuluş/cennet satışlarına ( Endülüjans) dönüştürüldüğünü herkes biliyor. Sıffin savaaşında Mu'âviye taraftarları savaşın aleyhlerine geliştiğini görünce süngülerinin ucuna Kur'an yapraklarını takıp " Aramızda Kur'an hakem olsun" iddiasıyla Ali taraftarlarının bölünmesini, sonunda da savaşı kaybetmesini sağlamışlardı. " ( A. Zaman İlm. M.H. Kırbaşoğlu, sayfa 187)
Netice ve sonuç yerine;
Müslümanların din özgürlükleri Emeviler tarafından istismar edilmiş, baskı uygulanmış ve İslam'da " Şûrâ" sistemi allak bullak edilerek, krallığa, hanedanlığa, veli ahtlığa dönüştürülmüştür.
İşte, o tarihten beri günümüz dünyasına kadar, Müslümanların ayaklar altında ezilmesine, Kur'an'ın raflara kaldırılmasına sebep olmuşlardır.
Rasululllah (sav) ve halifeler döneminde hayata hakim olan Kur'an, Emevilerle birlikte, yukarılara asılmış, okunmaz olmuş, hadisler uydurulmuş, Muaviye, özel hadis uydurucuları tutarak, onlar için özel saraylar tahsis etmiştir.
Haklarında, hiç bir hadis yok iken, Muaviye, güya kurnazlık, el çabukluğu yaparak, Beni Ümeyye'yi uydurulan hadislerle makbul, değerli bir kavim ve sülale pozisyonuna sokmuştur.
Dolayısıyla, Bundan sonraki bölümde Muaviye, Yezid hanedanları ve kralları, onların çarpık İslam tahribatı anlatılacaktır.
Rabbim!.. Bu aziz ümmete acısın, o gündür, bu gündür perişan olmalarına bir son vermiş olsun İnşallah!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın