Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İSLAM İÇİN ÖLMEK

İSLAM İÇİN ÖLMEK, ÖLÜMSÜZLÜK SIRRINA ERMEK DEMEKTİR!.. 


     " Allah yolunda öldürülenler için " ölü" demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154 ) 

      Bilindiği üzere, Allah yolunda ölen veya öldürülen kimse, hayatını ve canını imanına şahit kılmıştır,  Ancak böylesi ölenler şehid olarak adlandırılmayı hak ederler. 

      İslam için ölmek, ölümsüz sırrına ulaşmak ve erişmek arzuların, ideallerin, emellerin, gayelerin en muhteşemidir. Böylesi bir ölümle karşı karşıya gelmiş nice sahabe-i kiram bulunmaktadır ki, onların hayat serüvenlerini okur iken, kendimizi tutamıyor, göz yaşlarımız  selsebil olup akmaktadır. 

      Hangi Müslüman birey, Hz. Hamza'nın şehadeti karşısında tüyleri ürpermez, onun Uhud'daki makberesi karşısında göz yaşlarını tutabilir? Bendeniz her ne zaman ki, kutsal topraklara, toprakları kutsallaştıran yiğitlerin mekan ve makamlarına ziyarete gitmiş olsam, çok çok değişik, farklı bir insan olmaktayım. 

      Hz. Hamza'nın silüeti, paramparça edilmiş mübarek cismi gözümün önüne gelir, Mus'ab'ın budanmış vücudu ve kolları karşısında mahvı perişan olur, hacılarıma heyecandan ve hissiyattan bir şey anlatmaya takatim yetmez. 

     " İşte bunlar, Rablerinin sürekli destek ve bağışına mazhar olanlardır. Doğru yolda olanlar da bunlardır. " ( Bakara sûresi, âyet 157) 

      Kulun Allah'a salât'ı dua ve namaz, Allah'ın kula salât'ı duasına icabet ve mağfiret ederek ona yardım etmesi ve destek vermesidir. Çünkü salât demek, " destek" anlamına gelen bir kökten türemiştir. 

      " Ve eğer Allah yolunda öldürülür yada ölürseniz, Allah'tan gelecek rahmet ve mağfiret, onların yapabilecekleri tüm dünyalıklardan daha hayırlıdır," ( Âl-i imran sûresi, âyet 157) 

     İslam inancı uğruna canını verenlerin ardından akıl hocalığı yapanlara dolayısıyla, Allah yokmuş gibi konuştuğunuzun farkında mısınız? Yürek yarası yapmak, âhirette ölenin de kalanın da eline geçen belli olunca  dediğine diyeceğine bin pişman olmaktır.

     " Onlara, kendilerine elçiler gönderdiğimiz şehir halkının hikayesini anlat."  ( Yâsîn sûresi, âyet 13 )   " elçiler gönderilen" şehir, bu günkü ülkemizin İl'lerinden biri olan Antakya şehridir. Bendeniz, bu şehrin veya Kur'an'da bahsedilen elçilerin kabirlerinin bulunduğu Habib Neccar camiinde hafızlık tedris etmiş oldum. 

      İşte, bu mübarek caminin bünyesinde üç tane kahraman medfun bulunmaktadır. İkisi İsa (as)'ın elçileri, üçüncüsü de onlara tabi olmuş, bir Allah inancına iman etmiş Habib-i Neccar Hz.leridir,

     İşte o yiğitler, tevhid davasına gönül vermiş, Antakya halkını da bu ilahi esaslara davet etmiş kahramanlardır. Tıpkı, Afşin İlçesi  Ashab-ı Kehf mekan ve makamında 309 yıl uyuduktan sonra, hakka yürümüş bulunan müminlerde onlar gibidir.  

     Efsus'un putperest kralı Dekyanus'a isyan etmiş bu yedi genç ve yanlarında Kıtmir isimli köpekleri ile, tarihte, Kur'an'ı Kerim'de zikredilen meşhur Ashab-ı Kehf kahramanlarıdır. Makamları cennet olsun. 

     " Rabbimin beni bağışladığını ve beni ilâhi ikrama mazhar olan kimseler arasına kattığını." ( Yâsîn sûresi, âyet 27) 

     Netice olarak;

      Hz. İsa'nın 12 Havarisinden biri olan Yuhannes, Efsus beldesine gelerek, şehir sakinlerinin gençlerini imana davet etmiş, şehirden altı genci tevhidle tanıştırıp, ailelerine, halkına ve kral dekyanus'a canları pahasına isyan etmelerini sağlamıştır.

     Demek ki, yârdan, yarandan geçmedikçe, ölümsüzlük sırrına ermek mümkün olmamaktadır. Mal, mülk, para, pul, eş, yar, evlad, iyal ve dünya sevdası bizleri kuşatmış ise, Müslüman kitleler olarak bizlerin işi bitmiş demektir. 

      Hani, Hz. Halid bin Velid, normal eceliyle vefat ederken hayıflanmış, vücuduundaki 200 tane mızrak ve kılıç yarasını gösterir, " Develer gibi" uzana uzana olmayı içine sindirememiştir. 

      Dolayısıyla, bu günkü anlamda her zamankinden daha fazla feidakarlığa, feragata, kendini İslam uğruna, malıyla, canıyla, evladı i ile, iyali ile feda edebilecek hasbilere ihtiyaç bulunmaktadır. 

      Dünya Müslümanlarının sorunlarını kendine sorun edinemeyen bir Müslümanın " beşii kılıp sıvışmasının" anlamı ne olabilir ki? Kılmış olduğumuz beş, bizi diriltmeli, uyandırmalı, sanki beynimizde şimşekler caktırarak ezilen, ösmürülen kitleleri kurtarma yoluina koyulmalıyız . İşte, o zaman ölümsüzlük sırrına ermiş oluruz. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir
...

Facebook Yorum

Yorum Yazın