İSLAM BARIŞ DİNİDİR'İN NERESİNDEYİZ?
" Ey iman edenler! Hep birlikte teslimiyet yoluna girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır." ( Bakara sûresi, âyet 208)
" Allah adına ettiğiniz yeminler, erdemliliğe, sorumluluğun gereğini yerine getirmeye ve insanlar arası barışın sağlanmasına engel teşkil etmesin! Allah her şeyi işitir , tarifsiz bilir." ( Bakara sûresi, âyet 224)
" Yemîn, " sağ, sağ el" anlamlarına gelir. Bereket mânasındaki yumn'den türetilmiştir. Aslen " kuvvet, sağlamlık" demektir. Ant içmekte' yemin etmek, kasem etmek de yemîn olarak adlandırılır.
Tevhide dayalı bir inanç sistemi olan İslâm'da muteber yemin yalnızca Allah adına yapılır. Bunun dışındaki şeylere yemini Allah Rasulü şiddetle yasaklamıştır." ( Kur'an Meal-Tefsir)
Ne yazık ki, alemi İslam, barıştan uzak kalmış, döğüş, kavga, senlik, benlik, mezhepçilik, siyasal çekişmelerin girdabında zaman geçirmektedir. Sağcılık, solculuk, poliitik didişme milletin boğazına sarılmış, fertleri konuşamaz, düşünemez, fikir yürütemez hale getirmiştir. Şu ayeti kerimeye nazar edeelim:
" Ne var ki, sizinle arasında anlaşma bulunan bir topluma sığınanlar, ya da sizinle veya kendi toplumlarıyla savaşma ( fikrinden) içleri daralarak size baş vuranlar hariç. Eğer Allah isteseydi, onları sizin başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırlardı. Ama onlar sizi bırakır, size karşı savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, o zaman onlara zarar vermenize Allah razı olmaz." ( Nisâ sûresi âyet 90)
" Siz, hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen, fakat ne zaman ( mü'minler aleyhine bir) entrikaya davet edilseler, içine balıklama dalanlara da rastlayacaksınız. İşte o zaman, eğer onlar sizi bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve ellerini yakanızdan çekmezlerse, onları da savaş içinde gözünüze kestirdiğiniz her yerde yakalayın ve öldürün; İşte size, kendileri aleyhine açıkça ( savaşmak için) izin verdiklerimiz bunlardır." ( Nisâ sûresi, âyet 91)
Gerçekten sormak zorundayız. Günümüz dünyasında İslam, barışın neresindedir? Yoksa, bir kısım sürtüşmelerin, kırgınlıkların, vuruşmaların, kırışmaların, ülkelerden göçün, şehirlerin terkinin İslamî anlayışlarla bir irtibatı bulunmuyor mu?
Bir kere, Akdeniz suları insan cesetlerinden geçilmemekte, Yunan suları bebelerin bile, masum kadınların bile çırpınışları ile hurdahaş olmuş durumdadır.
Irak toprakları desen hakeza, Banglades çorak arazileri desen aynısı, Pakistan, Yemen, Suriye bu grift keşmekeşlikten nasiplerini almışlar, iğrençlik, utanmazlık had safhadadır.
Hani, İslam barış dini idi!.. Hiç kimsenin dinine, imanına, mezhebine karışmıyor, fertler özgürlük içerisinde yaşıyorlardı?
İki elimizi başımıza koyup düşünmeliyiz!..Libya'yı, Fas'ı, cümle İslam beldelerini düşünmeliyiz!..Afgan insanı, kendi topraklarında sıkı sıkıya dinine, geleneklerine bağlı kalmaktadır.Siz, birde Batıya iltica etmiş Afgan insanlarını görünüz. Tıpkı bir Batılı gibi giyinmekte, flört, eş değiştirme had safhaya ulaşmış durumdadır.
Netice olarak;
İslam'da barış yüzeyeel algılarda kaldığı için, Müslümanların halleri tümüyle göstermeliktir.
Batı da bereket Türk_İslam mescidleri dolu dolu da insanlar perişan ve mağdur değildir.
Binlerce Pakistan'lı, Suriyeli bulunmakta ama, din, iman, namaz,abdest denildi mi " sanki memlekette kalmış havası esmektedir."
Suriyelii garibanın işi, gücü, çocuk peydahlamak, çocuk yapmaktır. beş, altı, yedi çocuk en az olanları...
Bana kalırsa, bu insanlar, çalışmadan, beceri göstermeden yaşamak isteyen insanlardır!.. Terleme yok, yorulma yok, sadece kadın erkek ilişkileri mevzu bahis!..Onun içindir ki,
Bu günkü dünyada İslam hakimiyetini kaybetmişse Müslümanların yüzünden kaybetmiştir. Yoksa. Kur'an aynı, camiler aynı, kıble aynı ama, tesanüd, birlik ve beraberlik inanç zaafiyeti söz konusu
Rabbim!.. Müslümanlara inanç, birlik, anlayış lütfetsin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın