ISLAHATÇI İMAMLAR !..
Dünkü zamanlarda ıslahatçı imamları gördük, onları dinledik, sözlerini baş tacı yaptık, izlerinden gittik ve yine gitmek, izlerinden yürümek istiyoruz.
Dünkü İmamı Azamlar, Gazali'ler ve benzeri imamlara bu gün ne oldu ki, mesusiyetlerine müdrik, hak ve hakikatı haykıran muhteşem insanlar nerede kalmıştır ki, günümüz dünyasında hurafelerle, bid'atlerle oyalayıp vakit kaybediyoruz?
İmam Birgivi'yi rahmetle, dua ile anıyorum. Bakınız şu alıntıya, bid'at ve hurafe, riya nereden ve nasıl beslenmektedir. " Vahdet-i vücudun mucidi olan Muhyiddin-i Arabî: " Her nereye taparsanız tapın yine Allâh'a tapmış olursunuz.
Taşa, kuşa, şeytanada tapsanız yine Allah'a tapmış olursunuz. Zira şeytanda Allâh'ın bir görüntüsüdür." Diyor." ( İktibas, Ocak 2010, say. 54)
Şirk denilen illet, nifak ve riya diye adlandırılan mânevî hastalık ve putperestlik kavramları, toplumları, bilhassada aziz, saf, tertemiz milletimizi zelil ve perişan etmektedir. Sormak gerekir:
Bu aziz milleti din ve iman, Kur'an ve İslam adına ne zaman kurtaracağız? Yoksa, ilelebed, şeyhperestlik, sihir,büyü, afsun, kilit açma, açtırma, faziletli günler, faziletsiz günler saçma ve sapıklığından uzak kalamayacak mıdır?
Bu hususlarda acizane kanaatim şudur: Islahatçı, yenilikçi iman erlerinin , vicdan sahiplerinin çıkmasıyla, meydana yürümesiyle. çoğalmasıyla felaha, kurtuluşa ulaşılacaktır. Yoksa, Fetö gibi, Alpaslan Kuytul gibi uğursuz kimselerden kurtuluş olmayacaktır.
"...Islahatçı imamlardır ki, karanlık perdelerini yıırtarlar ve hakikati bütün aslî safvetiyle meydana çıkarırlar. Mesela Müslümanlık " Şirk"i, imha etmişti. Fakat bu gün halkın mezarlara, kabirlere gösterdiği râbıtayı tahlil edecek olursak bundan şefaat talep etmek ve şirke benzeyen bir vaziyet almak gibi bir his bulunduğunu;
Bu hissin , kabirleri ziyaretten istifâde etmek ve bunlardan bereket ummak gibi bir takım fikirlere sığındığını görürüz. " ( B. İs. Tar. Asr-ı Saadet, C 4, say. 459)
Daha doğrusu, aracılık için ölülerden yardım beklemek, bu gaye ile türbeleri ziyaret etmek neyin nesidir? Şeyh efendinin, elini, eteğini öpmek, cennete girmek için onun duasını almak, vesile ittihaz etmek ne demektir? Söz konusu fiil ve eylemler, imana, tevhidi düşünceye taarruzdur. Onun için,
" İman, hem söz hemde ameldir; artar ve eksilir. Yani ( Ahmed Bin Hanbel'e göre) iman, iyi amellerle artar, kötü amellerle eksilir. İnsan, imandan çıkar, fakat, İslâm'dan çıkmaz. Tevbe edince yeniden imana döner.
İnsanı, ancak Allah'a şirk koşmak veya farzlardan birini inkar ederek yapmamak imandan dışarı çıkarır. İnsan her hangi bir farzı tembellik veya gevşeklik sebebiyle terkederse, onun durumu Allah'ın iradesine kalmıştır. Allah dilerse ona azap eder, dilerse onu affeder.." ( İs. Fııkhı Mez. Tar. say. 470, M. E. Zehra)
" Allâh, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını ( günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allâh'a ortak koşan kimse büyük bir günah ( ile) iftira etmiş olur." ( Nisa sûresi, âyet 48)
Netice olarak;
Yukarıda zikredilen hususları duyuracak,. tebliğ edecek imanlı, korkusuz kahraman, mücahid imamlara, tebliğcilere acilen ihtiyacımız bulunmaktadır.
Bunları bullmak, bunları yetiştirmek içinde, açılmış bulunan kurslara, okullara gerekli vazifemizi esirgemeden yapmalıyız. İaşe, ibate, vesair konularda tüm maddi imkanlarımızı esirgemeden yerine getirir isek, eminim ki, özlediğimiz, arzulamış olduğumuz bir hayatı yakalamış oluruz.
Tabii ki, ıslahatçı immların yetişmesi, öne çıkması, meydana yürümeleri kolaycacık olmamaktadır. Candan geçme, tenden geçme, hayattan geçme mes'elesi bahis konusudur.
İmam Azam, kolay kolay bir imam olmamıştır. Malından fedakarlık yapmış, canından öz veride bulunmuş, taşlanmış, tenkit edilmiş, zindanları boylamış aç kalmış ve sonunda da hakka yürümüştür.
Demek ki, bu davanın kazanılması için can, ten, mal önemli olmamalıdır. Aksi halde, Ne me lazım, pisliğinden krtulamayız. Bu pisliğin yaşamasına devam etmiş olur.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın