İRAN'IN ŞİİR HAZIMSIZLIĞI !..
" Aras'ı ayırdılar
Kum ile doldurdular;
Ben senden ayrılmazdım
Zor ile ayırdılar,
Ay Lâçin, can Lâçin,
Men sene kurban Lâçin." ( Ahmed Cevad )
Sayın Devlet Başkanımız R. Tayyip bey, maalesef, şiir mevzuunda talihsiz bir kişidir. İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde Doğu'da okumuş olduğu Ziya Gökalp'in meşhur olmuş bir şiirinden dolayı sıkıntı yaşamış, öküzün altında buzağı arayanlarca nahak yere ceza almıştı. Tıpkı bununu gibi,
10 Aralık 2020 tarihinde Karabağ'ın kurtuluş gününde okumuş olduğu yine bir şiirden dolayı, İranlı mollalarla karşı karşıya gelmiş, bir yanlış anlama, anlaşılma sebebiyle, her iki ülkenin Büyükelçileri karşılıklı Dış İşleri Bakanlıklarına davet edilmiş oldu.
İran ülkesi, yöneticileri ile, tebaası ile fanatik, agresif bir millettir. Çünkü, her defasında hacda görmüş olduğum kadarı ile, müfrit Şiilikleri ile, sair hacılara karşı kafalarını dikmelerinden, dikine gitmelerinden tanırım.
Diğer taraftan, cihangir Sultan Yavuz Sultan Selim'den bu yana, içlerindeki karın ağrısı, " Türkiye Cumhuriyeti" telaffuz edildiği zaman beyin, kalp ve düşünce ritmlerinin hızlandığını yakinen bilmekteyim.
İran; fanatizmi, Şiiliği dinden üstün görmeleri, sahte Hz. Ali sevgisi, gülünç denilecek Kerbela törenleri ; tüm Müslümanları derinden üzmekte, önü alınamayacak dozajda da devam ederek gittiğini görmekteyiz.
Halbu ki, Can Azerbaycan'ın Karabağ topraklarına kavuşmasından, 28 yıldır tutsak şekilde yakılan, yıkılan köylerin, kabasabaların ve şehirlerin geri alınmasından hoşnutsuzluk duymaları nasıl izah edilecektir?
Çaldıran meydan muharebesinin unutulması, geriye atılması gerekir iken, İran; halen sinsi sinsi ayak oyunlarına devam etmekte, İslam ülkelerinin içlerini karıştırmaya, bilhassa Türkiye üzerinde cambazlık yapması nereye kadar devam edecektir?
İran devletinin, "asarım", "keserim", "vurarım", "kırarım" sun'i tehditleri sadece İslam'a ve Müslümanlara yöneliktir. Öylesi, İsrail, Siyonizm dili, bir reklamdan, bir blöften başka bir şey değildir.
Azerbaycan'ın, kaybolmuş topraklarını tekrar elde etmesi başta İran'ı sevindirmesi, alkışlanması lazım iken, bu durumu İran-Türkiye çekişmesine, Azeri-İran düellosuna dönüştürmesi hangi akılla, hangi insafla izah imkanı vardır?
Türkiye Devlet Başkanının, Mehmetçiğin Azerbaycan'da boy göstermesi, caddelerde yürümesi, mehterin vurması, Ermeni ülkesini rahatsız etmez iken üzülerek yazmalıyım ki, fanatizmin esiri olmuş İran devletini ciddi şekilde rahatsız etmiştir.
Biliyoruz ki, Türkiye'nin eksen değiştirip, Nahcıvan, Azerbaycan üzerinden Turan topraklarında boy göstermesinden rahatsızlar, o topraklarda güçlü bir " Türk Birliği"nin oluşumundan endişe duyulmaktadır. Korku budur, endişe bundandır.
Keşke, mes'ele, inançta birlik, İslam'da dirlik üzerinden düşünülmüş olsaydı, bu çekişmelere gerek kalmayacak, çekişmenin yerini alkış, aferin, maşallah almış olacaktı. Ama, Şiilik dini, mezhebin din üzerine çıkarılması sebebiyle olmamaktadır.
Sonuç yerine,
Devlet Başkanımız sayın Tayyip beyin iyi niyeti, İslam'da birlik, dayanışma, düzen ve intizam fikri ve ideali tersine anlaşılmaktadır. Zannediliyor ki, Tayyib bey, İran içerisinde yaşayan milyonlarca Azeri'yi kışkırtacak, ayıracak, İran'ın birliğini bozacak fikridir?
Maalesef, böylesi bir kısır fikir, sığ düşünce, İran yöneticilerini çileden çıkartmakta, hop oturup hop kaldırmaktadır. Oysa, Yavuz handan bu yana. Türk milleti böylesi bir yanlışı tercih etmemiş, bundan sonra da etmeyecektir.
Sanki, Türkiye'nin mes'elesi, Azerbaycan'ın gayesi, İran içerisinde kaos çıkartmak, İran'ı endişeye sevk etmektir? Oysa, Alemi İslam içerisinde bin bir türlü gaile var iken, böylesi basit, sığ, küçük düşünceler hiç bir Müslümanın aklının kenarından bile geçmemektedir.
İran ülkesi, maalesef, İslam ülkelerinde küçük işlerle meşgul olmakta, örneğin, millektimiz nezdinde namaz kılarken bile " secde mahallinde taş kullanılmasını" tavsiye etmektedirler. Yani, yeryüzü kirlenmiş, pislenmiş, sadece alınlar taşa konursa şüphesiz bir ibadet edileceği düşünülmektedir. (!)..
Yeryüzü, baştan sona nazziftir, kirlenen topraklar, secde mahalleri değil, Müslümnların beyin yapıları, düşüncelerinin kirlenmesidir. Yani, Sünnilik, Şialık, ve benzeri Kur'an dışı fikirlerdir.
Sayın Devlet Başkanı Tayyip bey, endişe etmemeli, üzülmemeli, bu kervanın yoluna müreffeh bir şekilde, asude bir şekilde devam edeceğini bilmeli, inanmalı ve hedefe doğru yoluna devam etmelidir.. Rabbim!.. Bu milletin ayağına taş dokundurtmasın!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın