İNKAR EDENLER;
İNKAR EDENLER; YERYÜZÜNDE YÜRÜYEN HAYVANLARIN EN KÖTÜSÜDÜR !..
" Şüphesiz ki Allah katında canlıların en kötüsü, kâfir olanlardır. ( Çünkü) onlar, iman etmezler." ( Enfâl sûresi, âyet 55 )
" Şüphesiz ki Allah katında canlıların en kötüsü , akıl etmeyen dilsizlerdir, sağırlardır." ( Enfâl sûresi, âyet 22 )
Zikredilen bu ayeti kerime de , bazı kişilerde var olan bedensel bir engel değil, bilgi ve ibret alınmamasıyla ilgili kınama ifadesi yer almaktadır.
İnkar edenler; yerler, içerler, tertemiz havayı teneffüs ederler, evlenirler, cinsi mükarenette bulunurlar, çoluk-çocuk sahibi olurlar, yüce Allah'ın mülkünde keyiflerince yaşarlar ama, tiynetleri sebebiyle inkarcıdırlar, Allah'ı inkar etmekten haz duyarlar. Lakin,
" Ancak tevbe edip kendilerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarıılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar, müminlerle beraberdir. Allah müminlere ileride büyük bir ödül verecektir." ( Nisâ sûresi, âyet 146)
Yukarı satırlarda da ifade edildiği gibi, inkarcılar, din düşmanı, rasul hasımları, maneviyata husumet besleyen, kin duyan zalimlerdir.
Dinler tarihinde görüldüğü gibi, Hz. İbrahim (as)'ın karşısına çıkan Nemrud, Musa (as)'ın karşısına dikilen Firavun, Rasululah (sav)'in önünde duran Ebu Lehep, As İbni Vail, Ebu Cehil ve benzeri münkirler hep aynı yolun yolcusu, peygamber hasımları olan biçarelerdir.
Dolayısıyla, günümüz dünyasında da durum aynıdır. Şimdikiler de yerler, içerler, dünyevi işretten geri kalmazlar, tıpkı hayvanlar gibi her türlü iştihalarını giderirler ama, bir şeye düşmanlık etmekten, yanı din düşmanlığı yapmaktan geri kalmazlar.
Bunların maharetleri, hünerleri, Allah sözünün yayılmasını önlemek, bu uğurda yapılan hizmetleri tökezletmek, uğraş verenleri en adi biçimde suçlamaktır.
Bu tinetyii zihniyet mensubu insanlar, nerede bir Kur'an sedası duyarlarsa, Kur'an'a hizmeti hissederlerse, o sesi boğmaya, surturmaya çaba gösterirler.
Örneğin, ülkemizde minicek yavruların din, iman, Kur'an öğrenmelerini kabullenmeyip, içlerine sindiremeyip bu çocukların seslerini kesmeye, Allah demelerini susturmaya çalışırlar.
Halbu ki, bütün milletlerde küçük çocukların her türlü eğitimi almaları normalken, bizide küçük çocuklara Allah'ı öğretmek, Kur'an dersi vermek, Peygamberi tanıtmak niçin uygun olmasın ki? Şu ayeti kerimeye dikkat çekmek istiyorum:
" Sizi karada ve denizde yürüten ( gezdiren) O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgarla alıp götürdüğü ve ( yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman ona ( gemiye) şiddetli bir fırtına gelip çatar; her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da işte o zaman, dini yalnız O'na ( Allah'a) özgü kılarak " Bizi bundan kurtarırsan elbette şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar. " ( Yûnus sûresi, âyet 22 )
Netice olarak;
Eğitimin, öğretimin önüne kimseler dikilip, marifetlerini gösteremezler. Yeryüzünde, insanlık istediği gibi yaşamalı, neyi öğrenmek istiyorsa öğrenmelidir.
İnsanlığın bir kısmı, Maoizmi öğrenirken, öğretirken, Leninizmi, Stalinizmi, hasılı komünizmanın her türlü cibilliyetsilkilerini öğrenirker, engellenmezde, Allah demekten, Rasul'ün ümmetiyim demekten imtina ettiriliryorsa, buna ne demeli, bunu kabullenmemiz mümkün müdür?
Bu aziz milletin çocukları, manevi alanlarda yasaklamalarla karşılaştı da ne oldu? Neyi hallettik, nereye vardık, faydamız ne olmuştur? Bir hiç, bir kocaman sıfır olmuştur!..
O halde, bırakın neslimizi, karabulutlar, kara kara engeller olmayın , siz yolunuza gidiniz, bu milletin ahfadı da kendi yolunu takip etsinler!..
Çünkü neslimiz; Kur'an yolunu takip ederse, Rasul'ün yolundan gidirse mutlu ve mesud yaşayıp yoluna devam edecektir.
Rabbimiz!.. Aziz milletimiz her türlü zorluktan, zorbalıktan muhafaza eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın