İNFAK: HEMEN ŞİMDİ!..
" O hidayete erenler ki, idraki aşan hakikatlere bütünüyle iman ederler, namazı istikamet üzre kılarlar , kendilerine sürekli lütfettiğimiz şeylerden ( ihtiyaç sahiplerine) harcarlar." ( Bakara sûresi, âyet 3)
İnfak, yani Allah yolunda vermek , ihtiyaçtan artanı vermek olarak teşri kılınmıştı. Medine toplumu güçlendikçe bu yükümlülük sınırlandırılmıış, zekât miktarı Rasululah (sav) tarafından zaman zaman yeniden düzenlenerek , nihayet 1/40 oranında istikrar bulmuştur. Bu ise Hz. Ali'nin ifadesiyle " cimrilerin zekâtıdır." buyurmuştur. Şu hadisi şerife dikkat çekmek istiyorum:
" Ademoğlu, ' malım, malım!' diyor. Ey âdemoğlu, senin yiyip tükettiğin , giyip eskittiğin ve sadaka verip önceden ( ahirete) gönderdiğin dışında bir malın mı var/" ( Müslim, Zühd, 3)
Halbu ki, İslam bilginleri şöyle demişlerdir: " İnsan aldıkça değil verdikçe mutlu olur.". Günümüz dünyasına nazar kıldığımız an, bu haklı ve muhteşem söze alkış tutulmaktadır. Şu ayeti kerimeye dikkat kesilelim:
" Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak veren ve her başakta yüz dâne bulunan tohuma benzer. Allah dilediğine kat kat verir; zira Allah, ( rahmetiyle) sınırs
ızdır, her şeyi tarifsiz bilendir." ( Bakara sûresi, âyet 261)
Bu ayeti kerime mealinden anlıyoruz ki, bereketin kaynağı Allah'tır. Allah'ın eşyaya müdahil olduğunu tasdik etmeyen bu berekete nail olamaz.
Bu rakamların çokluktan kinaye olduğunun delili, bu ibarenin hemen ardından gelen " Allah dilediğine kat kat verir." cümlesidir. Bu ibarenin sadece mecazi değil, birde hakiki boyutunun olduğunu çiftçilikle geçinenlerin yaptığı bir uygulama teyit etmektedir.
Buna göre, ekilen bir buğday tanesinden çıkan çimler çatallandıkça ve fide olarak dikilmektedir. Bu yöntemle, bir buğday tanesinden fazla ürün elde edilebilmektedir.
Esasen cennet, " Allah yolunda" harcanmış bir değerin azami getirisini ifade eder. Ebedi güzelliğin üretildiği bu merkezlerin tohumu ise, insanın bu dünyada yaptıklarıdır. İşte bu yüzden " Dünya ahiretin tarlasıdır."
İnsan bir yandan nefsinin mal biriktirme arzusu, diğer yandan ruhu ve vicdanının paylaştıkça çoğalma çağrısı arasında gel gitler yaşar. Hatta vermek için zenginleşmeyi ya da hayat gailesinin bitmesini bekler.
Oysa ki insanı olgunlaştıran, henüz zengin değilken ve geçim kaygısı çekiyorken paylaşmaktır. Az iken infakın zevkine varamayan, malı çoğaldığında da vermeye kıyamayacaktır. Ne çareki ecel kapıyı çaldığında çok geç olmuş olacaktır.
Arzu edilen sadaka, infak ve sadaka, hayırlar boş bir hayal olarak kalabilir. Rasulullah (sav): " Asıl sadaka, sağlııklı iken ve fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hareket ederken verdiğindir. Bu işe can boğaza geldiği âna kadar erteleme." ( Buhari, Vesâyâ, 7) buyruğuyla infakın hemen şimdi yapılması gerektiğini hatırlatır. Bir çok fakir sahabilerin hamallık yaparak elde ettiği kazançla infakda bulunması, sadaka vermesi bizler için ne güzel örnek davranışlardır.
Bu gün bulunduğumuz ülkemizde yaşayan fakirlerin, öğrencilerin Kur'an Merkezlerinin, İmam-Hatip ve İlahiyat okuyan gençlerin halleri ortadadır.
Diğer taraftan, Gazze fakirleri, Filiistin mağdurları gözler önündedir. Dünyanın orasında burasında , ezilen, ayak altı edilen gariban Müslümanlar varken, bizim keyif çatmamız, ayak ayak üstüne atarak rahat etmemiz mümkün müdür? Şu ayeti kerimeye dikkatinizi çekmek istiyorum:
" Onlar ki bollukta da darlıkta da infak ederler; öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanların hatalarını bağışlarlar; zira Allah iyilik edenleri sever." ( Âl-i imran sûresi, âyet 134)
Ayeti kerimeden anladığımıza göre, darlıkta vermeyenler varlıkta hiç veremezler. Elinize fazla miktarda servet geçince onu faizle, riba ile, tefecilikle çoğaltmayı değil, zekât ve infakla çoğaltmayı düüşünün. İşte, onlara ne mutlu ki bu yolu tercih etmişlerdir.
Netice olarak;
İnfak yolunda, dayanışma içersinde, yardımlaşma hususunda yarış halinde olalım.
. Tercihimiz nekeslik, pintilik bahiillik olmasın, ellerimiz açık, gönlümüz açık olsun. Ezilenleri, yoksullukla cedelleşen garibanları unutmamalıyız.
Görülecektir ki, böylelikle cenneti, cennete girmeyi, Allah rızasını kazanmış olacağız. Onun içindir ki, infak diyoruz ve hemde acilen şimdi diyoruz..
Rabbimiz!.. Yapılan hayır ve hasenatlarımızı kabul ve makbul eylesin!.. Mutluluk ve sağlık, sıhhat içerisinde yaşamayı lütfetsin!..Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın