Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

HULUSİ AKAR PAŞAMIZI KUTLUYORUZ

Tarihimiz; Hulusi paşa gibi yiğitlerle dop doludur!.. Gerek Selçuklu, gerek Osmanlı ve gerekse Türkiye Cumhuriyeti tarihini tetkik ettiğimiz zaman görmüş oluruz ki, cephelerde; düşmanla göğüs göğüse cihad edenler, Çanakkale, Sakarya, Dumlupinar'ı destan olarak önümüze seren paşalarımızla karşılaşmış oluruz!..

Gazi Mustafa Kemal'in, Mareşal Fevzi Çakmak'ın, Kazım Karabekir vb. paşaların hayatlarına nazar ettiğimiz an, onların iftiharla dolu hayatlarını okur, heyecanlanır, onlar için dua etmekten kendimizi alamayız!.. Makamları cennet olsun!..

Lakin, Hulusi Akar paşamız, düne göre, bu günü dile getiren, farklı bir üslup takip eden paşamızdır. Beytullah'ı ziyaret etmiş, din ve imana bakış açısı değişik, adını Hz. Muhammed (sav)'den alan Mehmetçiğin uygulamalarına dini açıdan değer veren, vermeye çalışan bir komutanımızdır!..

Hepimiz, askerlik karavanasını yemiş, tatmış insanlarız!..Gördük ki, yemekten önce " Tanrımıza Hamdolsun" yerine " Allah'ımıza Hamdolsun" naraları gündeme şevk ve aşk vermiştir ve vermektedir!..

Belki denilecektir ki, " Allah" " Tanrı" kelimesi arasında ne gibi farklar bulunmaktadır?, denilebilir!.. Tabii ki, Kur'anî ifade ile, büyük farklılıklar bulunmaktadır!.. Milletlerin konuşmuş oldukları bütün dillere, lisanlara nazar edilmiş olsun ki, " Allah" lafza-i celalinin aynısın, benzerini, karşılığını bulmak mümkün olmayacaktır.

" Tanrı" " İlah" kelimesinin karşılığı olur iken, Allah lafza-i celalinin tam karşılığı olmayacaktır. " Tanrı" kelimesi ,ilah, hüda, Mekke müşriklerinin ilahlarının karşılığı olur iken, " Allah" kelimesinin yanından, sağından ve solundan geçmesi mümkün olmayacaktır! Askerin duasında değişiklik yapılmasından dolayı paşamızı kutluyorum..

15 Temmuz mağduru ve mazlumu olması!..

Hulusi Paşamız; ne yazık ki, sahte Mehdi'nin; eziyetini görmüş, yaşamış, çömezleri tarafından tutsak edilmiş bir paşadır!.. Kutlamak gerekir ki, bu çirkin olayda, paşamız; eğilmemiş, bükülmemiş, canı pahasına da olsa kimlik ve şahsiyetinden ödün vermemiştir. Bu sebeple, kendisine uzun ömürler diliyorum.

Paşamızın camii yaptırması!..

Ne tuhaf ki, güncel basında, yayında, medyada; bu mes'ele sulandırılmış, dedikodusu yapılmış, hakkında çok şeyler yazılmış ve çizilmiştir.. Genel anlamda, paşamız; pek de takdir görmemiştir. Neden ve niçin?

Hulusi Paşamız; meyhaneye eğlenmeye gitmiş olsaydı, bar kapattırsaydı, dans yaparak eğlenmiş bulunsaydı, belki de, takdir alacak, genel de hakkında dedi kodu yapılmayacaktı.. " Efendim, niçin okul değil de, camii yaptırıyor?" serzenişleri , geçerli, işe yarar, müsbet, yerinde ithamlar değildir..

Camii, mescid, okul, mabed, kışla gibi terimler; tamamı birbirlerini tamamlayan şeylerdir.. Camide; kültürel, tarihsel, hendesi dersler verilmesi gayet olağan şeylerdir. Yani, tenkit edenler camilerde, maddi ve manevi ders okuttular da kimler karşı çıkmıştır?

Bundan dolayı da, paşamızı alkışlıyor, kesesine bereket diyor, ilk defa böyle bir çığır açtığı için, tarih ve bu millet kendisini unutmayacaktır!..

Diğer taraftan, ülkemiz de askerlik sisteminde, kışlada hoşgörünün hakim olması, "het hot"ların gerilerde, geçmiş yıllarda kalması da bu millet evladlarını sevindirmiştir.

Netice olarak;

Hulusi paşamız; askerlikte, asker içerisinde, kışlada, daha çok müsbet şeylere imza atacaktır!.. Birileri ürkse de, " Laiklik elden gidiyor" dese de, ne laiklik elden gidecek, nede kışlalarda, bir sapma, eksen değişmesi olmayacaktır.

Çünkü, kışlalar da askerlik yapan yiğitler, bu milletin evlatlarıdır. Onlara, bu millet niçin " Mehmetçik" adını vermiştir? Gazalarda, seferberlikte, harekatlarda, hep tekbir, tehlil, ezan, Muhammed dile getirilmiş, " ölürsem şehid, kalırsam gazi" düşüncesi dini, imani ve İslami bir terim olmuştur.

Üzüldüğümüz, kahrolduğumuz bir nokta olmuştur ki, 15 Temmuz da, bir kısım hainlerin, dışa bağımlıların bir zavallı Cia. mollasının peşine düşmeleri, beraber askerlik yaptıkları arkadaşlarına kurşun atmaları, silah çekmeleri olmuştur..

Müslüman Türk tarihinde, böylesi, çirkin, nefret uyandıran bir vak'ayı okumak, duymak, işitmek mümkün değildir. Dolayısıyla, Genel Kurmay Başkanımız Hulusi Akar Paşamız, ümid ediyoruz ki, bu çirkin kaotik durumun üstesinden gelecek, emekli olmadan önce, ordumuzu bu töhmetten kurtaracaktır. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın