HER BİD'AT BİR SÜNNETİ ÖLDRÜYOR!.. VEYA TAZİYE YEMEĞİ!..
Bid'atler, öylesine hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor ki, gün geçmiyor ki yani ehl-i KuR'an insanlar bunları önlemekte, gidişatına dur!.. demekte müşkiat çekmektedir!.. Örneğin, zamanımızda yaygın olan ve gittikçe dozajını artıran " Taziye yemekleri" önü alınmadan hızlı bir şekilde yayılmaya, insanları üzmeye devam etmektedir..
Rasulullah (sav); Mute harbinde Cafer'in şehit olduğunu haber alır almaz hemen sahabe-i kirama durumu biildirimiş, Hz. Cafer'in evine, çoluk ve çocuklarına yardım yapılmasını, sofra gönderilmesini buyurmuştur.
Böylesi bir yardımlaşma erdemi devam ederek günümüz dünyasına kadar gelmiştir. Lakin, günümüze gelmesiyle, durum, bu sünnet adeti şekil değiitirmiş, ölü evine yemek götürme, yardımcı olma sünneti , ölü evinde ziyafet çekilmeye, ölü sahibini zor durumda bırakmaya yönelik olmuştur.
Burada sormak zorundayız!.. Ölü sahibi insan, ölüsüne mi üzülsün, gelip giden taziyeye gelenlere yemek yetiştirme icraatına baksın? Tabii ki, ölü sahibi insan,acılı günlerinde zor durumdadır, ona yardımcı olmak, onu taziye etmek birincil görevimizdir. Ölü sahibi, böylesi bir zor durumda iken, taziyeye gelenlerin yemek beklentisi, çay beklentisi içerisinde bulunması doğru mudur?
Aslında, bu mühim mes'eleyi sonlandırma işi sayın Müftülere düşmektedir!.. Aylık mutad toplantılarda bu mes'ele gündeme getirilimiş olsa, kürsülere getirilse, sanırım bu vahim mes'elenin önü alınmış olacak, her ölü sahibi insan da acısıyla, üzüntüsüyle baş başa kalarak, gelenlerin taziyelerini rahatlıkla, gönül huzuru içerisinde kabul edecektir.
Konu komşu, hısım akraba ölü sahibine yemek götürmelidir!.. Çünkü, ölü saheibi iinsan o günlerdee üzüntülü ve teselliye muhtaçtır!.. Bilhassa, maddi durumu iyi olanı var, olmayanı bulunmaktadır. Olmayan Müslüman ne yapsın? Bankadan kredimi çeksin, veya eşten, dostan yardım alarak yemek telaşesini tamamlasın mı?
Hele bilhassa, taziye evlerinde üçüncü gün olduğu zaman, ölü sahibini bir telaş almaktadır!.. Çünkü, ölen kimse için o gün mevlid okunacak, toplanan hocalara ikramlarda bulunulacaktır!.. Son gün bir başka gündür!.. Ölünün cennete gitmesi için (!) tüm imkânlar harcanmaktadır! Tabii ki, bu durumdan ölü sahibi memnun olacak, ölüsü cennete ulaşacak, kabrinde huzur içersinde yatacaktır!..
Oysa, yapılacak dini eylem ve ameller ölünün geride bırakmış olduğu aile efradına ve çocuklarına olmalıydı!.. Ölü sahibi bu gayretleii sebebiyle, öyle biir beğeni, aferin almaktadır ki, unutulacak bir aferin olmayacaktır!..Binaeenaleyh, mes'ele, ölünün taziyee günleri ile bitmemektedir!.. Bundan sonraki günlerde, ölünün yedisi, kırkı, elli ikisi ve kırk Yasin okuma faslı başlamaktadır!..
Netice olarak;
Sayın hocalarımızı, din adamlarımızı böylelikle kınama cür'etinde bulunmuyorum!.. Ne haddime düşmüştür!.. Oysa, tüm bu yapılan icraatlar aziz Kur'an'a götürülmüş olsaydı, bu amellerin hiç biri Kur'an'dan onay almayacak, bizlerde sınıfta kalmış olacaktık!..
Yıllar önce bir cuma vaazımda, cumadan, rekatlarından, şartlarından bahsetmiştim.. İlkin dört rekat sünnet, hutbe ve iki rekat ve farzdan soınra bir dört rekat sünnetten bahsetmiştim. Cemaat arasından birisi ayağa kalkarak, beni suçlarcasına " Hocam!.. Yıllarca bize zühr-i ahir hakkında bir kelime etmedin, şimdi ne oldu?" haklı olarak sitemde bulunmuş oldu!..
Tabii ki, cemaatlerimiz haklıdır!.. Bizler, yerinde ve zamanında yiğitçe davranmıyorsak, insanlar geleneğin kurbanı oluyor, sonrasında ise, yapmış olduğumuz yanlış demekle bir anda, bir çırpıda yapılan yanlısı sonlandırmak zor olmaktadır!.
Taziye yemekleri de öyledir!.. Afşin İlçesinin meşhur hocalarından Menzoğlu Ahmet efendi, bir beldede yatsı namazından sonra kendisine " ölü çöreği" ikram ediliyor!.. Hoca efendi, yapılan ikramı kabul etmiyor, kerahet demiş oluyor!..
Bizlerde, mes'elenin bidayetinde yanlışa yanlış demiş olsaydık, bid'atler bu kadar yer etmez, yaygınlaşmaz olurdu. Yerinde, zamanında yiğitçe davranmalıyız ki; bid'at ve hurafeler yaygınlaşmamış olsun!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın