HANIMLARIMIZIN AYAKLARINI CAMİLERE ALIŞTIRALIM!"
"Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. " ( Rum suresi, ayet 21)
Başlıktaki muhteşem söz sayın davlet Başkanımıza ait bir güzel ve muhteşem sözdür. Çünkü, sayın başkanın bu ve buna benzer sözlerine şahit olmaktayız. Ama;
Diyanet İşleri Başkanımızın; alkışlamaktan öte bir eylemi bulunmamakta, merkez, birim teşkilatlarına en küçük bir müdahalesi olmamaktadır.
Yine sokaklarda, evlerde, şehir meydanlarında hanımlar darp edilmekte, bıçaklanmakta, öldürülmekte ve kara toprağa yolcu edilmektedirler. Bir kere, camilerimzin, tüm mabedlerin kapıları hanımlara sıkı sıkıya kapalıdır.
Maalesef, aziz Kur'an; hala anlaşılmamış, hanım kitleleri, hali hazır insan yerine, birincil sınıf insan varlıkları yerine konulmamış, erkeklerin, şehvet teskin edicisi, çocukların anası, dadı, evin hizmetçisi, çamaşır yıkayan, ütü yapan, gerektiğinde sopa yiyen ezilmiş varlıklar olarak algılanmaktadır.
Kur'an bunu demiyor, sahih hadisler bunu içermiyor ama, gelenekçilik, atalarcılık, yöresel, mahalli adetler bunu emrettiği için hanım kardeşler, her türlü zulme, ezilmişliğe, insafsızlığa marıuz kalmaktadır.
Günümüz dünyasında;
Hanımlara; cuma kılmaları, vaaz dinlemeleri, hutbede müstefid olmaları, imamın peşinde cuma, cenaze, bayram ve sair namazları eda etmeleri, fitne vesilesi sebebiyle yasaktır. Lakin;
Teravih namazı, haftalar öncesinden duyurulmakta, camilere; şeyh, mürşid, gavs, kutup, mehdi ve mesih teşrif ettiği vakit tüm imkanlar kullanılarak, hanımların katılımları sağlanmaktadır. Yazıklar olsun!.. Yuh olsun!..
"Hanımlarımıızın ayaklarını camilere alıştırmalıyız."
Ama nasıl alıştıralım? Sayın Ali Erbaş başkan, söylenen bu sözler karşısında, çocuklar gibi sevinmekte, el çırpmakta, sanki görevli, yetkili değil gibi alkış tutmaktadır..
Sayın Ali Başkanım!.. İcra mahalli, görev yetkilisi, sorumlu şahsınızdır. Alkış tutma hakkınız bulunmamaktadır. Camiler, Müftüler ve tüm görevlilerimiz sizin emrinizi beklemekte, alkış tutmanızı beklememektedir. Alkışı, isanlarımız yapsın, siz ve Müftüleriniz de tatbik etsinler.
Cuma günleri, camilerde kaç hanım efendi bulunmaktadır, kaç hanım vaaz dinlemekte, aydınlanmaktadır? Yoksa, camilerden kovuldukları için, mahalle aralarında "el aldım", " el verdim", " 21 Yasin", " 40 Yasin" merasimleri mi yapmaktadırlar? Sonrası, dedi kodu, pastalı, börekli bol gıybet merasimleri!..
Netice olarak;
Sayın Ali Erbaş hocam; Devlet Başkaınımız bu tür tavsiyelerde daha önceleri de bulundular ama, nazari itibare alınmadı, yine gelenek hakimiyetini korudu, yine atalarcılık, Kur'anı anlamadan okumalar devam etti.
Eğer bu gün, hanımlar; sokaklarda dövülüyorsa, dini, Kur'anı bilmediklerinden dolayıdır. İslam'dan uzak kaldıkları, köşe -bucak şeyh, kurtarıcı, gavs, kutup, evliya aramalarından ötürüdür.
Onun içindir ki, sizden, Müftü efendilerden istirham ediyoruz. Ne olur ellerini taşın altına koysunlarda, hanımların; ayakları camilere alışmış olsun!..
Sayın Devlet Başkanımız; daha önceleri de "Kur'an'ın güncellenmesi"nden bahsetti. Hani ne oldu? Zannediyorum, bu sözde unutulacak, havada kalacaktır!..
Havada kalmaması için, 15 Temmuz zebanisinin işlevsiz, etkisiz kalması için, tüm icraat, aktivite zatı alinizdedir. Sizden istirham ediyoruz!.. Lütfen hanımları camii ile, mabedle, Kur'an'la buluştur. Cuma, cemaat, mabed onlarla da şenlensin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın