GÖZ DEĞMESİ (NAZAR)!..
" İmdi, inkarda ısrar edenler bu ilâhi öğüdü duydukları zaman sanki seni gözleriyle devireceklermiş gibi ( baksalar) ve " O, kesinkes cin musallat olmuş biridir." deseler de ( sabret)!"( Kalem sûresi, âyet 51)
"Zira bu, bütün bir insanlığa yönelik ilâhi bir öğütten ibarettir." ( Kalem sûresi, âyet 52)
Bu günkü konumuz bizi toplum olarak ilgilendiren, meşgul eden, zihinlerimizi iştigal eden bir konudur. Yani, nazar ( göz değmesi) diğer adıyla isabeti ayn me'elesi kitleleri bir hayli meşgul etmiş, ve halende etmeye devam etmektedir.
Arapça bir kelimeden ibaret olan nazar ( göz değmesi) toplumları bir hayli meşgul etmektedir. Öyle ki, insanlar birbirlerinin gözlerinden korkarcasına korkmaktadırlar. Yani, insanların gözleri maddi ve manevi bir etki meydana getirdiği için zararlı olmaktadır.
Bakmak, bir bakış ki, insanlar bu eylemden kuşkulanmakta, kendilerine göre tedbirler alarak göz değmesinden korunmaya çalışmaktadırlar. Büyükden küçük çocuklara, mal ve emlaktan sair şeye varıncayaa kadar bahsedilen nesneleri korumak göz değmesinden kurtarmak için neler, neler yapmaktadırlar.
En basiti küçük çocukların beşiğine varıncaya kadar bağlanmış maşallahlar, iğde çekirdieleri, hamailler hep bu göz değmesi tehlikesinden korunmak için uydurulmuş hususlardır
Maalesef, insanmız bu göz değmesinden korunmak için bağına, bahçesine, tarlasına, servetine varıncaya kendine göre tedbirler almaya çalışmakta, gözden, nazardan korunmak için malına, mülküne, bahçesine bile Köpek kafası asarak, insanların gözlerinden korunmaya, o korkunç gözlerin zararından azade olmak için bakışları başka yöne saptırmaya çalışmaktadırlar.
Hatta, diyebilirim ki, insanlar, birbirlerinin bakışlarından, nazarlardan bile şüphe ederek " falanın bakışları, gözünün ilişmesi tehlikelidir" hastalık, düşmanlık derecesine varacak kadar hoş olmayan düşüncelere sahip olmaktadırlar.
Ne yazık ki, bu ilginç ve iğrenç konu Rasulullah (sav)'e kadar vardırılmakta, ona bile büyü yapıldığını, nazardan etkilendiğini haber vermektedirler. Bu hususta bir hayli hadisler öne sürülmüş, insanların dikkati göz değmesine, nazardan korunmaya çevrilmiştir.
" Euzu bi kelimatillahi t-tâmmeti min külli şeytanın ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin ." Türkçesi: " Sizi şeytan ve zehirli hayvanlardan ve kem gözlerden Allah'ın eksiksiz kelimelerine ısmarlarım." ( İbn Mâce , tıbb, 36)
İfadesiyle , Müslümanlara tedbirli olmaları, temkin sahibi olarak nazardan, göz değmesinden korunmaları istenmektedir. Yani, toplum fertlerinde bulunan çekememezlik, kıskançlık gibi zararlı duygu ve düşünceler göz değmesine, nazara çevrilmiş; buna karşı tedbirli olunması istenmiştir.
" Mâşâallahu lâ kuvvete illâ billâhi lem yedurruhu" " Allah'ın dediği olur. O'ndan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur." derse o kimseye hiç bir tehlikenin, göz değmesi veya nazarın zarar vermesi mümkün olmayacaktır. denilmektedir.
Ne yazık ki, çekememezlik, isteksizlik, kıskançlık, buğz ve benzeri kötü, olumsuz duygular göze, nazara indirgenmiş, en çok üzerinde durulması gereken kıskançlık hastalığına güya çare aranmış bulunmaktadır.
Bakınız, allame Muhammer İkbal derki:
" Din ne onun ne bunun nede şunun dediğidir. Kur'an'dan konuştuğun kadar doğrudur, Kur'an'a uyduğun kadar Müslümansın." Allame İkbal'i bu görüş ve düşüncesinden dolayı onu rahmetle anıyor, makamının cennet olması için duacısıyım. Şimdi isterseniz, Müslümanlara yol gösteren ayeti kerimelere yer verelim;
" Bir de inkârda ısrar edenler, " Ona Rabbinden bir mucize indirilmesi gerekmez miydi?" diyorlar. Unutma ki sen sadece bir uyarıcısın: ve her topluluğun bir hidayetçisi zaten bulunmaktadır." ( Ra'd sûresi, âyet 7)
" Bu tür olaylaar karşısında Kur'an ışığında anlaşılmalıdır. İlk muhatapların çarpık mucize anlayışı üzerinden tüm zamanlaardaki bu türden yaklaşımlara kinayeli muhteşem bir cevap: " Göklerde ve yerde ne mucizeler var ki, ( insanoğlu) yanından geçip gider de onlara dönüp bakmaz.
" Yer yüzünde kibir ve çirkin bir entrika ( düzeni kurdular. ) Oysa ki her çirkin entrika sadece onu çevireni çepeçevre kuşatır ; bu durumda onlar, öncekilere uygulanan ilâhi uygulama dışında başka başka bir şey mi bekliyorlar? Ve sen Allah'ın yasasında bir başkalaşma göremezsin,; evet sen Allah'ın yasasında bir sapma da göremezsin." ( Fâtır sûresi, âayet 43)
Netice olarak,
Müslümanlar olarak, birbiririmize karşı hased, fesad, çekememezlik ve kıskançlık beslememeliyiz. Yani, içimizdeki haased kini bizim gözümüze vurmasın, vurmasın ki, mümince yaşansın, mutlu bur hayat sürülmüş olunsun.
Ne yazık ki, fesadın, kıskançlığın ne şekil, ne denlü düşmanlıklar doğurduğunu bilmeyenimiz yok gibidir. Komşu komuunun malına düşman, kardeş kardeşin zengin olmasına gıbta ile bakmamakta, hasedle, fesadla bakmaktadır. Böylesi bakışlarda göze vurmakta, insanlar bunu sezdikleri için buna " göz değmesi" demişlerdir.
Kem gözler, hased dolu yüzler cana, mala zarar vermiş olduğu gibi, hasedci insanları da rahatsız etmekte, için için yiyip bitirmektedir.
Aziz Kur'an'ın bizden istemiş olduğu hasedden uzak bir yaşantıdır. Komşunun malına, mülküne, evladına ve iyalına gıbta ile bakmaktır. Konumuzu muhteşem bir ayet meali ile bitirelim:
" Allah'ın sünneti geçmişten bu güne hep böyledir: ve sen Allah'ın sünnetin de bir değişme bulamazsın..." ( Fetih sûresi, âyet 23)
Rabbimiz!.. Bizlere engin görüş ve düşünce, İslam'ı yaşama bahşetsin.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın