GENÇLERİ; NE KADAR ANLIYORUZ ?
" Beş şeyin kıymetini beş şeyden önce bil: İhtiyarlıktan önce gençliğin. hastalıktan önce sağlığın, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, ölümden önce hayatın." ( Fethu'l -Bari ,14/9)
En çok üzerinde durulması, ehemmiyet gösterilmesi, enine-boyuna düşünülmesi, yeterince plan ve proğram yapılması gereken husus gençlik, gençler ve gençliğimizdir!..
Resulullah (sav); hayatı boyunca en çok üzerinde durduğu, ilgilendiği ve önem verdiği gençler ve gençlik kitlesi olmuştur. Çünkü, o gündür, bu gündür, hayatın tüm yükünü omuzlayan, üzerine alan kitle gençlik kitlesi olmuştur.
Askerlik yapan, vatanı bekleyen, ailenin tüm sorumluluğunu üstlenen, okulları dolduran, sınırlarda nöbet tutan, tarih boyunca ülkeler aşan ve günümüzde de Afrin'de, Carablus'ta vesair yerlerde " biz varız" diyen gençliğimizdir.
Şu günlerde bile, " Münbiç"e girmek, orayı da, yılanlardan, çiyanlardan, insan azmanlarından, nesli güdüklerden temizlemek, barışı sağlamak, huzuru temin etmek isteyen kuvvet, gençlerimizdir.
İhtiyarlarımız, dedelerimiz, babalarımız, amcalarımız orada, burada zaman öldürür iken, gençlik öyle değildir. Heves ve hevesatını atabilmek, kanının vermiş olduğu kuvveti bir yerde telafi etmek için , nara nara, bağıra, çağıra, marşlar söyleyerek, sokakları, caddeleri, meydanları dolduran bu aziz kitledir.
Tarihimizde,; dünkü zamanlarda, İstanbul surlarına hilali diken Ulubatlı Hasan iken, Çanakkale ölüm-kalım günlerinde 250 kiloluk topu harekete geçiren Seyyid onbaşı ismindeki, vatan aşkı ile yanıp tutuşan, gariban Seyyid onbaşı idi.. Dolayısıyla, İsterseniz, yazımızı bir alıntı ile taçlandıralım:
" Genç denildiğinde akıllarına " deneyimsizlik" gelenler yanılıyorlar; Hz. Peygamber'in yardım talebine herkesin susarak karşılık verdiği bir toplulukta ayağa kalkıp , " Sana ben yardım ederim!" diyen Hz. Ali on iki yaşındaydı. Aynı Ali'ydi gençte yaşta cesaretlendirici dualarla Yemen'e kadı olarak gönderilen.
Genç denildiğinde akıllarına " isyan" gelenler yanılıyorlar; Muaz bin Cebel Mekke'den Medine'ye hicret ederken on yedi yaşındaydı.
Genç denildiğinde akıllarına " eğlence" gelenler yanılıyorlar; Abdullah bin Ömer Uhut savaşı'na katılmak isteyip de yaşından dolayı reddedildiğinde on üç yaşındaydı.
Genç denildiğinde akıllarına " acemilik" gelenler yanılıyorlar; Cafer bin Ebi Talip, Habeşistan'a hicret edip Necaşi'nin huzurunda Müslümanları temsil ettiğinde on yedi yaşındaydı.
Genç denildiğinde akıllarına " havailik" gelenler yanılıyorlar; Mekke'nin en zengin ve yakışıklı genci Mus'ab bin Umeyr, Müslüman olduğu için ailesi tarafından hapsedildiğinde on sekiz yaşındaydı.
Genç denildiğinde akıllarına " ateistlik" gelenler yanılıyorlar; Zübeyr bin Avvam ve Abdullah bin Mes'ud Müslüman olduklarında on altı yaşındalardı.
Genç denildiğinde akıllarına " güvensizlik" gelenler yanılıyorlar; Cabir bin Abdullah, II. Akabe Beyatine katıldığında on beş yaşındaydı.
Genç denildiğinde akıllarına " dağınıklık" gelenler yanılıyorlar; sahabilerin ileri gelenlerinin bulunduğu bir orduya Hz. Peygamber tarafından komutan olarak atanan Üsame bin Zeyd on sekiz yaşındaydı.
Bu gençleri saymakla bitiremeyiz, bitirmeyelim de; onlara güveniyordu Hz. Peygamber. Hem de yaşlılardan daha çok. " Allah'tan başka bir ilah olmadığına , Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna kalpten inanan herkese Allah cehennemi haram kılmıştır." dediğinde yanında Muaz bin Cebel vardı. Gençti Muaz; heyecanla, " Ya Rasulallah! Bunu insanlara haber vereyim mi?" diye sordu. " Söylemesen daha iyi olur. Çünkü o zaman buna güvenirler." diye karşılık verdi Hz. Peygamber. ( Buhari, Cihad, 46)" ( Diy. dergi. Kasım 2018, sayfa 16-17, A. A. Ural)
Sonuç olarak;
Gençleri; iyi anlamalıyız. Hata yaptıkları zaman da, hemen o hatayı ele alarak yollara düşmeyelim. Çünkü, gençlerin; kanı kuvvetli, şehvet hırsı, öfke dolu, delikanlılık çağındadırlar. İşte o dönemlerde, gençlerin hatası çok olmakta, zaman zaman taşkınlık, öfkelerine hakim olamama, sinir taşkınlığı yaşanmaktadır.
Gençlerin bu dönemlerde " absürt" durumlarına, çıkışlarına iyilikle yaklaşmalı, onların öfkelerini nazari itibare almayarak, iyilikle, güzellikle teskin ve teselli ederek, onların asabiyetlerin yatıştırmalı, hedef göstererek, iyi günlerin, güzel zaman dilimlerinin onları beklediğini müjdelemeliyiz.
Bakınız, Resulullah (sav)'iin şu güzel metoduna!.. Hani, Kureyşli bir genç zina yapmak için bizzat müsaade ve izin istiyordu. İşte, gencin bu teklifine Rasulullah (sav) ne öfkelendi, ne gazaplandı nede onu yanından kovmadı. Elini o gencin omuzuna koyarak :
" Allah'ım, bunun günahını affet, kalbini temizle ve uzuvlarını günah işlemekten koru." ( Ahmed bin Hanbel, IV. 256-257.) İşte, söz konusu genç o duadan sonra bam başka bir delikanlı olarak, hayatını tertemiz bitirmiştir.
Onun içindir ki, büyüklerin, gençleri iyi anlaması, dinlemesi, güzel örnek halleriyle onlara destek olmalı, yardımlarını esirgemeliler. Rabbimiz!.. Gençlerimize yardım eylesin. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın