Muhammedül Emin

Muhammedül Emin

Mail: kardelenyucel@yandex.com

GENÇLERDE ŞİDDET

Kartal Endüstri Meslek Lisesi’nde bir öğrencinin silahla okula gelerek sınıfa girmesi, sevdiği bir kız öğrenciyi zorla çıkarmak isterken bir öğretmeni vurarak öldürmesi, sevdiği kızı da ağır yaralaması, dikkatleri “gençlerdeki şiddet olayları”na çekti.

Oysa, uzun bir süre içinde okullarda kız yüzünden çıktığı bildirilen grup kavgaları, gen okullarda öğrencilerden haraç alan öğrenci çeteleri, futbol maçları sırasında hiç bitmeyen taraftar çatışmaları “gençlerdeki şiddet olgusu”nun göstergeleridir.

Gençlik dünyada da bizde de giderek tepkilerini şiddet yoluyla açıklamaktadır. Nedenlerine gelince:

  • Dünya hızla değişmektedir. 20. Yüzyıldan 21.

Yüzyıla geçerken en hızlı değişen, “yerleşik değer yargılarıdır”. Artık “doğal” olan yerini “yapay”a bırakmaktadır. “Gerçek” yerini “sanal”a bırakmakta, “asıl”da yerini “imge”ye bırakarak gözden yitmektedir. Biyoteknoloji, genlerle oynayarak yapayı, telekomünikasyon “sanal dünyayı”, medyatik kültür de “imge-imaj”ı yaratmıştır. Bütün değer yargıları hızla değişmekte, insanlar bu hızlı değişime ayak uydurmakta çok zorlanmaktadır. Bu değişimden en çok etkilenen de gençlerdir. Çünkü, neyin nereye nasıl gittiğini anlamakta güçlük çekmektedirler. O nedenle de, geçmişin bildikleri değerlerine daha çok sarılmakta, bu değerlerdeki “değişmezliği” benimsemektedirler. Gençlerin din değerlerine, milliyetçilik değerlerine, geleneksel değerlere daha çok önem vermeleri, bu hızlı değişimin yarattığı kimlik bunalımından kurtulma özlemlerindendir.

  • Gençlik, gelişim evresinin özelliği nedeniyle

sabırsızdır. Önündeki yılları beklemeye değil, gerekirse zorla değiştirerek isteklerini gerçekleştirmeye yatkındır. Bu yaklaşım, şiddeti, davranışın gerekli, hatta zorunlu bir özelliği olarak kabul etmelerine yol açmaktadır.

  • Engellenme, insanda şiddetin kaynaklarından

birisidir. Küçük bir çocuk bile, istediği bir şeyden engellenirse, şiddete başvurur. Ağlar, bağırır, çevresini dağıtır, çevresindekilere, özellikle de isteğini yapmayanlara vurur, bağırır, şiddet gösterir. Gençler de yetişkinler de engellendikleri zaman şiddete başvurma eğilimi gösterirler. Bir engeli aşmanın şiddet yoluyla değil de, uzunca da olsa şiddet dışı yöntemlerle daha kolay olacağını öğrenmeleri için eğitim ve deneyim gereklidir. Bu da eğitim ve deneyim kazanamamış gençlerde eksik olduğu için böyle gençler şiddet yolunu yeğler.

  • Yoksunluk da, şiddetin kaynaklarından önemli

 birisidir.İstediği şeylerden sürekli olarak yoksun kalan insanlar, başka bir çareleri kalmadığından şiddet kullanmayı bir yol olarak görürler.

  • Temelinde engellenme ve yoksunluk bulunan

“umutsuzluk” şiddete başvurmanın bir nedeni olur. İnsanlar kendilerini başka türlü açıklamaktan umutlarını kestiği zaman şiddete başvurmaya hazır duruma gelirler. Burada, doğru noktayı zamanında kestirebilmek çok önemlidir.

  • Toplumdaki şiddet modelleri de öğreticidir. Küçük

Çocuklar hem evlerinde ve çevrelerinde şiddet sahneleri görüp yaşadıkları zaman hem de toplumda şiddet kullanmanın üstünlük sağladığını örnekleriyle gördükleri zaman, şiddet kullanmaya hazır bir duruma gelirler.

         Şimdi, bütün bu etkenlerin birlikte bulunduğu koşullar içindeki genç insanları düşünelim. Değişime ayak uydurmakta zorlanan, değişimin kendisine bir çıkış yolu göstermediği, eşitsizlik ve içinde yaşadığı koşullar nedeniyle engellendiğini, yoksun bırakıldığını düşünen, toplumda da şiddetin ödüllendirildiğini gören bir genç, “şiddete neden başvurmasın?” Kendisine haksızlık yapıldığı duygusuyla yanıp kavrulan genç insan, şiddetini göstermek için neden bir fırsat aramasın?

         İşte maçlar bu fırsatlardır.

         Okulda bir grup olarak hareket etmek bu fırsatları yaratır.

         Bir kızı sevmek böyle bir hareketin nedeni sayılır.

         Kırık not almak, öğretmene saldırmak için bir neden kabul edilir.

         Sonuçlara değil, nedenlere bakarak çözüm aranmalıdır.

  • Okullarda etkin rehberlik ve psikolojik danışmanlık

servisleri kurulmalıdır. Bu servisler, İngilizce eğitiminden daha önemlidir ve önceliklidir. Kabul edebilir misiniz?

  • “Doğalı”, “gerçeği” ve “asılı” yeniden bireysel ve

 toplumsal değerlerin temeli yapmayı düşünür müsünüz?

  • Gençleri toplumun bütün alanlarına etkin biçimde

katarak onların kendilerini açıklamalarına olanak sağlayabilir misiniz? (Kartal’daki olaydan sonra Ali Kırca’nın yönettiği Siyaset Meydanı’nda konuyu açıklayan bir öğrencinin söyledikleri buna örnektir.)

  • Engellemeleri, yoksunlukları ortadan kaldıracak bir

toplumsal sistemle yaşamanın “en doğru yönetim biçimi” olduğunu kabul edebilir misiniz?

  • İnsanlardaki “haksızlığa uğradığı” duygusunu

 gidermenin toplumsal yollarını düşünür ve uygular mısınız?

Bunları yapamazsanız (ki bu niyetleri görmüyoruz)

işiniz zordur ve gençlerin şiddete kaymaları daha da artacaktır. Nedenleri doğru anlarsanız geleceği öngörebilirsiniz. Hepsi bu.


ALINTI

Facebook Yorum

Yorum Yazın