Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

GAZZE: OSMANLI YIKILDIĞI GÜN OLDU.

" Alllah size, sizinle din savaşı yapmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselerle iyilik ve fedakârlığa dayalı bir ilişki geliştirmenizi yasaklamaz: çünkü Allah fedakâr olanları pek sever. Allah size, yalnızca sizinle din savaşı yapan ve sizi yurtlarınızdan çıkaran veya sizin çıkarılmanıza destek verenlerle dostluk kurmanızı yasaklar: artık kim onlarla dostluk kurarsa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." ( Mümtehine sûresi, âyetler 8-9)

Sözün daha başlangıcında, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han'ı rahmetle anıyor, bol bol dua ediyor, ruhaniyetine Fatihalar gönderiyorum.

Sanki o büyük Hakan bu günkü olayları sezmiş, görmüşcesine Filistin topraklarını vermemek, satmamak için canını ortaya koymuş direnmiş, zulüm üzerine kurulmuş İsrail Yahudilerini kapı dışarı etmiştir. Onun içindir ki,

İsrail Yahudilerinin amansız, şedid katliamları ne ilktir nede son olacaktır. Gazze olayları, vahşeti karşısında dünya sessizliğe bürünmüş, İsrail Yahudilerinin hatırı için Batı ülkeleri" Sağ yanağına vurana sol yanağını çevir" mesajını unutmuş , bu düsturu geri plana atarak ," Yahudileşmiş İsrailoğulları" nın akıl almaz vahşetine sessiz kalmış, görmemeyi, duymamayı tercih etmiştir.

Diğer taraftan, Orta Doğu'nun sünepe İslam ülkeleri, Suudi, Mısır, Cezayir, Tunus, Çad, Yemen, Bae, Katar, Kuveyt, Irak ve İran milleti susmayı, suskun kalmayı tercih etmiştir. Hali hazır sesini duyurmaya çalışan maddi yardımlarıyla imdada yetişen aziz millet efradını erinden neferinden, Parlamentosundan Cumhurbaşkanına kadar kollarını sıvamış, " Biz daha ölmedik" diyerek Gazze'nin imdadına koşulmuş ve koşulmaktadır. Yüce Rabbimiz emeğimizi zayi etmesin!..

" Soykırım" vahşeti karşıısında, insanlık, hem de tüm beşeriyet susmayı, suskunluğu tercih etmektedir. Zaten, bu hususta çıbanbaşı olan ABD'nin ihtiyar, zavallı, dengesini kaybetmiş yöneticisi Biden elindeki tüm imkanları kullanarak, ağır silahlarla, deniz araçlarıyla Gazze'nin önünde pusuya yatmış, nefes almaya çalışan garibanları öldürmeye, şehit etmeye çalışmaktadır.

Açlık, susuzluk, evsizlik, hastalık, ilaç bulamama onların canına tak etmektedir. Ama, ne hazindir ki, acıyan, onların imdat çığlıklarına aldırış eden, yazık oldu,oluyor diyen insanlık bulunmamaktadır. Hatta diyebilirim ki, ölüleri defnedecek toprak bile bulmak mümkün değildir.

Öldürmede, yakmada, yıkmada hastaneler ön planda tutulmaktadır. Ne acı ki, " çalıntı topraklar üzerinde yaşayan korsan devlet" İsrail, istediğini yapmakta, keyfine göre hareket ederek, bir neslii, bir milleti toptan yok etmeye çalışmaktadır. Dünkü tarihlerde acınarak, fert başına 1,5 altun ödenerek İstanbul'a taşınmış olan Yahudiler, dünü unutmuş, nimete nankörlük yapmaktadır. Onun içindir ki,
Bizler millet olarak, ümmet olarak Bedir'de vaat edilen ilahi yardımın ne demeye geldiğini , Gazze topraklarında bir kere daha anlamış bulunuyoruz: " Hani Rabbinizden yardım dileniyordunuz; bunun üzerine size şöyle icabet etmişti: " Size birbirini izleyen bin melekle yardım edeceğim!" ( Enfal sûresi, âayet 9)

Bu ilahi yardım nasıl anlaşılmalıydı? Bir tek melek bile yeter de artardı, neden bin melek? Sahi, melekler atlarına atlayıp müşriklerle göğüs göğüse çarpılmışlar mıydı? Elbette hayır. Bu Allah'ın sünnetine aykırı. Bunu söyleyen Kur'an: " Kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, zaten Biz asla daha önce de indirmiş değildik." ( Yasin sûresi, âyet 28)

" Çünkü Allah yalnızca bir müjde olsun için, bu vesileyle içiniz ferahlayıp moraliniz yükselsin diye ( böyle) yaptı." ( Enfal sûresi, âyet 10)

" Hani o zaman, O'nun inayetinden bir güvence olarak sizi bir iç sükûnetinin çepeçevre kuşatmasını sağlamış ve üzerinize gökten tarifsiz bir yağmur indirmişti ki , onunla sizi temizlesin, ( iç dünyanızı kirleten) Şeytan'ın kirinden sizi arındırsın , yüreklerinizi güçlendirip ayaklarınızı onunla sabit kıılsın. Hani o zaman Rabbin meleklere " Elbet bende sizinle beraberim!" mesajını ( iletmelerini) bildirdi: Haydi imanda sebat edenlere direnç ve moral verin. Ben inkârda direnenlerin yüreklerine korku salacağım ! Haydi, vurun boyunlarının üstüne! Kopartın onların ( silah tutan) tüm parmaklarını!"( Enfal sûresi, âyetler 11-12)

Dolayısıyla, Filistin toprakları, Gazze diyarı bizim millet olarak bitmez, tükenmez sevdamızdır. Yemez yediririz, giymez giydiririz Gazzeli masumlara!.. Bunu atamız II. A. Hamid Han da aynısını yapmış, yine atamız sultan Vahdettin de o bölgeye yakın bir yer olan Şam'ın müthiş bir camiine gömülmesini vasiyet etmiştir! Hali hazır türbesi Şam'dadır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Varsın Suudi hanedanı kendi mevkileri, makamları ve saltanatları için sessiz kalsın, arkalarına bile dönüp bakmadan kaçmış olsunlar. Ama, bir anne düşünün, Filiistin hastanesinde yatıyor, belden aşağısı tutmuyordu. " Beş şehid annesiyim. Ben kendimi yaşlı bir kadın olarak tankın içinde korkmadan titriyordu." diyordu. Dolayısıyla,

Millet olarak, biz mallımızdan infak ettik,. Ama., Gazzeliler canlarından infak ettiler. Millet olarak biz paramızdan infak etik ama, Gazzeliler bedenlerinden bir parçayı tasadduk ettiiler.

Netice olarak;

Filistin toprakları, aziz milletimizin kara sevdası, " Kızıl Elma " idealidir. Varsın Müslüman Arap milletleri bir bir sıvışmış olsunlar, kaçsınlar, ellerini taşın altına sürmekten kaçırsınlar!..

Millet olarak bizler dört asır o topraklara koşmuş , emek vermiş, Mescid-i Aksa'nın yaşaması, dim dik ayakta kalması için çaba göstermiş, göz yaşı dökmüş, alın teri dökmüş bir milletiz. Atamız Yavuz Han'ın oralara, Tih çölünde tekbir tekbir yürüyüşü , yine ecdadımız Kanuni Süleyman'ın Beyt-i Makdis'e hizmetleri bulunmaktadır.

Gazze, millet olarak bizim Kâbe yolumuzdur, yolculuğumuzdur, Rasulullah (sav)'in 18 ay gibi bir zaman Mescid-i Aksa'ya yönelip namaz kıldığı, sahabe-i kiramını da Kıblemizden önce oraya yönlendirdiği kutsal mekanlardır.

Bir çok peygamberin oraya yüz sürdükleri, Hakka kulluk yaptıkları, İsa-Mesih'in gezip dolaştığı topraklardır. Davud'un, Süleyman, Zekeriyya'nın, Yahya'nın ayak izlerinin bulunduğu toprak parcasıdır..

Millet olarak, bizler nasıl Zekeriyya (as)'ın, Yahya (as)ın kanının döküldüğü aziz toprakları bir avuç " kan içici" Yahudi İsrail milletine terkedebliriz?.. Son sözler olarak, Rabbimizden niyazımız, kanları toprağı ıslatan mazlumlara acıması, onları Yahudi şerrinden halas etmesidir.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın