FETÖ BİR SEBEP DEĞİL, ARİZÎ BİR SİSTEMİN ÜRETTİĞİ SONUÇTUR!..
Ne acı ki, tarihimizde bu tür arizî sebepleri görmek, müşahade etmek, milletçe kahrını yaşamak, gelip, geçici sürekli olmayan, dıştan gelen, sonradan olan hallerdir.
Yüce İslam dini; son kırk beş yıldan bu yana, Fetö'nün oyuncağı, oyalanma alanı, buradan kazanma, ün, şan sahibi olma yeri olmuştur.
Bir taraftan, sistemin baskısı ile, binlerce alim, ülema, din adamı dar ağaçlarına giderken, inançları uğruna hiç kimseye perva etmezken, Fetö gibi dinden geçinip dindar olmayan, dini anlatıp Kur'an'dan uzak olan kimseler, ortamı velveleye vererek, İslam'ı, ülkemiz Müslümanhlarını içinden çıkılmaz bir duruma sokmuştur.
İslam tarihinde, bu ve benzeri olayları görmek mümkündür. Tarihe azıcık göz atanlar görür ki, Abdullah İbni Sebe ve benzeri münafıklar, İslam'ın temel mes'elelerine el atarak, tertemiz inancımızı tarümar etmiştir.
Fetö doymazı öyledir, beslendiği, esinlendiği fikirler de tamamen izah ettiğimiz gibi, Kur'an dışı hikayeler, efsunlar, hayali düşüncelerdir.
Böyle olmasaydı, 15 Temmuz akşamı, ülkemiz sathinda kıyametler kopmaz, meclis binası bombalanmaz, bir hayli yiğit insanımız şehidlik şerbetini içmez, binlercesi de hakka yürümezdi.
Ne kadar doymazlık değil mi? Okumamış, sadece ezberden temin ettiği hayali bilgilerle, tarafgirlerini hipnotize etmek, onları efsunlayıp sahte cennet vaad ederek, sokağa sürmek ne demektir?
Böylesi bir saçmalığa kahırlanmamak, bundan utanmamak mümkün değildir. Tepe tepe insanlar, kimileri üst düzey görevli, kimileri entellektiel alemde önde giden bilim adamları, söz konusu zavallının, biçarenin seline, sümüğüne aldanıp , dün bu gündür ülke genelinde kaos çıkarmak, insanımızı, ülkemizi gerilere sürüklemek ne demektir?
Anlattıkları, öne sürdükleri, iddiaları, göstermiş olduğu hedef, din desek din değil, Kur'an desek Kur'an değil, sahih hadis desek öyle bir şey görülmemekte, ya nedir peki bu sarhoşun, beyni uyuşmuşun gayesi?
Bendeniz acizane bir hususu hissediyor ve düşünüyorum. Fetö, arizi sebebinin altında yatan en büyük etken, masonizm, başka ülkelere ajanlık, Türkiye devletini içten içe çökertmektir.
Söz konusu hokkabaz soytarı, temelden, taa önceden ele alınmış, şişirilmiş, büyütülmüş, eline sahte kozlar verilerek, ülkemizi ve milletimizi arkadan hançerlemiştir.
Her arizî örgütte olduğu gibi, Fetö'nün, tüm çalışmalarını, uğraşlarını, bir bir gözden geçirmiş olsak, mes'ele kendiliğinden ortaya çıkacak, bunun ne mel'un, nasıl bir kurgu olduğu anlaşılacaktır.
Bu sahte yapının, organize etmiş olduğu " Türkçe olimpiyatları"da bir kurgudan müteşekkil, devlet adamlarını, yöneticilerini kandırmak, gözlerini boyamak için yapılmış sinsice proğramlardı.
Hal böyle olunca, bu hususta, ülke olarak, din alimleri olarak, çok çok gevşek, zayıf, atıl durumda kalmaktayız. Başkanlık mensubu Müftüler, Vaizler ve imamlar, niçin mes'elenin üzerine üzerine gitmemekte, bunların dinle, diyanetle bir işlerinin olmadığı anlatılmamaktadır?
Bu aymazlığın, sahtekarlığın bitmesi için, sadece emniyet birimlerinin bunları takibi, içeri tıkması yeterli olmamaktadır. Ülkesini, milletini, neslini düşünen, geleceğimizi hesap eden her ferdimizin sorumluluk sahibi olmaları, ellerinden gelen her imkanı kullanarak, " aman bunun taraftarları üzülür" yanlışından vaz geçmeliyiz..
Bu sözde din adamının yazmış olduğu kitapları bir bir elden geçirin, göz atın, dişe dokunur bir şey bulunmayacak, tamamı, yalan üzerine bina edilmeş, efsunlayıcı, kandırıcı, göz boyayıcı üretimler olduğu meydana çıkacaktır.
Bir kere, beynelmilel güçler, alemi İslam'da, ülkemizde binlerce eli öpülesice alim varken, böylesi bir sahte din adamını yüz bin kere okutacak, hoplatacak bilgin yaşıyorken, ne demek bir hayli üst rütbeli, entelektüel insanın buna inanmış ümid bağlamış olması?
Netice olarak;
Şahsen benim bu mevzuda içim alev alev yanmaktadır. Ancak, bildiğimi, gördüğümü, düşündüğümü satırlara dökerek bundan teselli bulmaya çalışmaktayım.
Fetö, tüm ülkemiz düşmanı millet ve devletler tarafından korunmakta, kollanmakta malikanesinde krallar gibi, ihtiyar Joe Biden gibi yaşayıp gitmektedir.
Ama, şuna inanıyorum ki, bu arizî sebep gelip geçici olduğu, bir gün saman alevi gibi sönecek, yangınlar sonucu kül olacak,Allah'a bağlanmayıp, Peygambere inanmayıp buna aldanan, buna inanan tarafgirleri de başlarının çaresine bakacaklardır.
Ne demek vatansız ölmek? Batı ülkelerinde milyonlarca insanımız ölür ölmez, vatanlarına, köylerine gönderilip toprağa verilir iken, bu canbazı hangi ülke toprağı kabul edecek, yakacaklar mı, bir köşeye gömecekler mi?
En güzeli, vatansız olmamak, ülkem demek, memleketim diye iftihar etmek en büyük şeref, izzet ve ikramdır.
Rabbimiz!.. Kimseyi bu zillete düçar etmesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın