Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

DİYANET'İ KUTLUYORUM !..

" Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız." ( Zuhruf sûresi, âyet 44 )

Diyanet İşleri Başkanlığımız; 15 Temmuz darbe kalkışmasını gırtlağına kadar yaşamış, halen de yaşamaya, stresini çekmeye, üzüntüsünü göğüslemeye devam etmektedir.

Tabii ki, Başkanlık, ülkemizin en büyük dini kuruluşudur. Bu millet, tıpkı ana kucağı gibi, baba ocağı gibi sığınacağı, sorunlarını oraya soracağı, oranın vermiş olduğu kararla hayatını devam ettireceği bir kurum ve kuruluştur.

Bir kere bu kurum; Cumhuriyetin temelinde harcı, emeği, alın teri olan bir kuruluştur!.. Örneğin, İlk Diyanet İşleri Başkanımız merhum Rifat Börekçi hocayı, Şerafettin Yaltkaya'yı, A. Hamdi Aksekili hocayı, Tayyar Altıkulaç, Ali Bardakoğlu, Mehmet Görmez beyi kim unutabilir, onların çalışmalarını, gayretlerini geri plana atabilir?

Maalesef, A. Hamdi Akseki hocamızın: " Mezahibün Telfik" isimli tercüme etmiş bulunduğu kitap, halen gerici, Kur'an dışı çevrelerce, cemaatçilerce, mezhepçilerce, mistik kişiler tarafından tu-kaka edilmekte, okunması, basımı, yeniden yayımı yapılmamaktadır!.. Niçin ve neden?

Demek ki, cemaatçiler, pirciler, şeyhe uşak olan zümreler, bu ülkede hakimiyetlerini devam ettirmek istemekte, istedikleri, arzu ettikleri şekilde hareket etmeye, konuşmaya, icrayı faaliyette bulunmaya devam etmek istemektedirler!..

Başkanlık; bir cemaate bağlı; oranın direktifleri doğrultusunda konuşan, fetva veren, konferans sunan bir görevliyi açığa alması sebebi ile, o cemaatin müridanı tarafından tel'in edilmekte, çirkin sözlerin, küfrün, kafir etmenin bini bir para olmaktadır!..

Şunu hiç bir zaman unutmamalıyız ki, Başkanlık; dünkü başkanlık değildir!.. Tesirsiz, etkisiz, sessiz, sedasız bir kuruluş değildir!.. Bu devlet, bu aziz milet, 15 Temmmuz'dan sonra, cemaatleri, cemaatçiliği, müridanı, bağlıları tanımış, onların ne tür bir melanet içerisinde olduklarını görmüş ve rezilliklerini yaşamıştır!..

Görevden alınan hoca, maaşını devletten alacak, Diyanet'in memuru gözükecek, ama; başka yerlerin davulunu çalacak, bu milletin hanımlarını kara çarşafa girmediler diye kafir olmakla suçlayacak, erkeklerini sakalsızlar diye müşriklikle, münkirlikle itham edecektir!..

" Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde"ye" hesabı ile, diyorum ki, bu millet, cemaatlerin, müridanın kime taptıklarını, kimi ilah ettiklerini artık öğrenmiş, kutupçuluk, mesihcilik,. mehdicilik., kerametçilik palavralarını arka taraflara atmıştır!..

Sizler; varınız, gidiniz bağlı bulunduğunuz şeyhin, efendi (!) hazretlerinin iç çamaşırlarını yüzünüze, gözünüze sürünüz, abdest suyunu içiniz, ayaklarına yüzünüzü sürünüz, rüyalarını ayet yerine koyunuz!..

Bu aziz millet, artık Kur'an'a yönelmiş, onun emirlerini yaşamaya gayret etmektedir!.. Öylesi, rüya ile, hayal ile, sözde keramet ile, sahte tanrıların nefret uyandıran sözleri ile amel etmeye tahammülleri bulunmamaktadır!..

Sen, nasıl hocasın, nasıl kariyer sahibi , akademisyensin ki, hem Diyanet prensiblerini kabul ediyor, hem memurum diyorsun, sonra da, bağlı bulunduğun şeyhin ilkelerine, prensiblerine, kriterlerine göre hareket ediyor, oranın davulunu çalıyorsun?

Sonra da, ne kadar etrafında çömezlerin var ise, tamamı, Devlete, Diyanet'e hakaret ediyor, bağlı bulunduğun şeyhini sorumsuz, günahsız, sorgulanamaz olarak inanıyor ve ona müritlik yapıyorsun!..

Umarız ki; bundan sonraki günlerde, Başkanlık; bu tür cemaat artıklarına, bağlılarına, tilmizlerine fırsat vermeyecek, adım adım takip edecek, hır gür çıkarmak isteyenleri de yakasından tuttuğu gibi kapı dışarı edecektir!..

Şayet, Diyanet'e tahammülün yok ise, icraatını beğenmiyorsan, Feto denilen zavallı nasıl bu ülkeden kaçtı ise, sizler de, yer yüzünde yer beğenip oraya kaçabilirsiniz!..

Netice olarak;

Başkanlık; bu milletin göz bebeğidir!.. Başkanı ile, Müftüleri ile, vaizleri ile, imamları ile ve tüm personeli ile bir bütündür, devletine bağlı kalmış bir kuruluştur!..

Başka yerlerden otlanmak isteyenlerde, gitsinler oralarda, ekmeğini kazansınlar, şeyhin ellerini değil, isterse ayaklarını da öperek yaşasınlar!.. Şeyhlerinin hayalleri, hülyaları onlara yeter de artar bile!..

Diyanet'in de, Kur'an'ı ve Sünneti bulunmaktadır!.. Din İşleri Yüksek Kurulunun baş vuracakları noktalarda Kur'an ve Sünnettir.. Ne Mehdi'ye, ne Mesih'e, nede efendi hazretlerine bir ihtiyacı bulunmamaktadır!..

Tüm bu anlatımlara ters düşen kişi ve kişilerde var ise, bulunuyor ise, Diyanet gereğini yapacak, müridanın hay huylarına da aldırış etmeyecektir!.. Tebrikler Diyanet!.. Var ol Diyanet!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın