Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Din İstismarına Karşı Neleri Bilmeliyiz?

 " De ki: " Benim Rabbim, sadece doğru olanın yapılmasını emretmiştir. O hâlde siz, Allah'a sadâkatinizi isbat için giriştiğiniz her eylemde bütün varlığınızla O'na yönelin ve dini yalnızca O'na has kılarak ta yürekten yalvarın. Başlangıçta sizi yarattığı gibi , sonunda yine O'na döneceksiniz." ( A'râf sûresi, âyet 29 ) 

      Konumuz, " Din istismarı"ıdır. Ehemmi- mühim, bir o kadarda önemli bir konudur. İslam'ı; içten içe kemiren, Müslümanlar arasındaki güveni, samimiyeti, dayanışmayı, kardeşliği zaafa uğratan bir eylem. 

     Din istismarını bilmek, tanımak, ne kerih bir husus olduğunu bilmek için, tariihin derinliklerine dalmak gerekir. Din istismarı, sadece günümüz dünyasını ilgiliendiren , alakadar eden bir çirkinlik değildr. Hz. İsa (as) gibi ulu'l azm bir peygamber bile , din istismarı sebebiyle hayatına son verilmiştir. 


     " İslam tarihinde Emevilerle başlayıp günümüzde de devam eden bir olgudur. Aslında dini ve manevi değerlerin dünyevî/ maddi amaçlar için kullanılması insanın ahlaki bir zaafı olarak çok eskilere dayanır. Örneğin,

     Yahudiler mabetleri birer ticarethaneye dönüştürmüşlerdi. Hz. İsa Kudüs'e geldiğinde bu manzarayla karşılaşmıştı: " Sonra İsa tapınağın avlusuna girerek satıcıları dıışarı kovmaya başladı. Onlara " Benim evim dua evi olacak" diye yazılmıştır. Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz" dedi. ( Luka: 20/45-46). 

     " Baş kâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa'yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. " ( Markos: 11/18). İronik bir şekilde Hz. İsa'nın manevi/ahlaki davasının ortaçağda Kilise tarafından uhrevi kurtuluş/cennet satışlarına ( Endülüjans) dönüştürüldüğünü herkes biliyor.

     Sıffin savaşında Mu'âviye taraftarları savaşın aleyhlerine geliştiğini görünce süngülerinin ucuna Kur'an yapraklarını takıp " Aramızda Kur'an hakem olsun" iddiasıyla Ali taraftarlarrını n bölünmesini, sonunda da savaşı kaybetmesini sağlamışlardı. 

     İslam tarihinde oldukça erken bu dönemde başlayan bu " din istismarı"nın bütün tarih boyu şu veya bu şekilde az veya çok/yoğun olarak devam ettiği bir gerçektir. Özellikle siyaset ve ticaret alanında görülen bu olgunun günümüzde örnekleri sayılamayacak kadar çoktur.

     Bunların başında ise, siyasi partilerin seçimden seçime İslami hassasiyetlere sahip kitlelere mavi boncuk dağıtmaları, seçimlerden önce camii ve cemaatın yanına varmayanların seçim zamanı camilerden çıkmamaları, cemaat ve tarikatlar liderleriyle anlaşıp, onlara belli kontenjanlar tanıyarak cemaat veya tarikat mensuplarının oylarını blok olarak alma çabaları, seçimlerde İslami kavram ve sembolleri kullanmaya özen göstermeleri,

     Ama aynı çevrelerin iktidara gelince İslami hassasiyetlere aldırmayan veya taban tabana zıt uygulamalardan, dindar kesimlere baskı uygulamaktan geri kalmamaları, kısacası zaten hepimizin bildiği malum hususlar bu çerçevede değerlendirilebilir." ( Ahir Zaman İlmihali, M. H. Kırbaşoğlu, sayfa 187-188)

      Ne acı ki, Muaviye ile başlayan din istismarı, taa günümüz dünyasına da gelinceye kadar en küçük bir fire vermeden, hatta artmaya devam ederek gelmiştir, şimdilik önünün alınması da mümkün gözükmemektedir. 

     Kral Muaviye, aziz Kur'an yapraklarını kendi çıkarına alet etmeseydi, ne binlerce masum insan ölecek, nede kendisi kral olabilecekti. Hz. Hasan'ı da bir hile ile şehit ettirmesi gibi. 

     Demek ki, kral Muaviye'nin başlatmış olduğu din istismarı, günümüzde, eksilmemesi, artması, gittikçe de işin çığırından çıkması, şirket kapılarına, iş yerlerine, dükkanlara, müşteri çekmek, insanları aldat için Allah, peygamber, şeriat, tevhid, tekbir, ihlas, Mekke, Medine, hicret, miraç, cihad, zemzem, hicap, tesettür, iffet ve benzeri klişeleşmiş kavramların gittikçe yoğunlaşması neyin nesidir acaba? 

     İhlas kelimesi beni çok çok rahatsız etmektedir. Çünkü, 30 yıllık Avrupa hayatımda bu kelimeden tiksindiğim kadar başka bir kelimeden tiksinmedim. Çünkü, İhlascılar, Avrupa'da yaşayan bütün insanların maneviyatlarını çaldıkları gibi, paralarını da iç etmiş oldular. 

      Merhum Enver Ören, bu sayede büyüdükçe  büyüdü, kahramanlaştıkça kahramanlaştı. Kimin, hangi masumun parasıyla, alın teri ile büyümüş oldu?..

      Evet, dini istimar etmek kolaydır!.. İhlas çapulcularının yanı sıra, başka din simsarları da tüm ülkemiz insanlarını, bütün Avrupa insanımızı mahvı pirişan ettiler, Kombassan, İhlas, ve benzeri bir sürü  art niyetli, gözü dönmüş din istismarcıları!.. 

     Ama,. unutulmaladır ki, bu simsarların sonlarını ne oldu derseniz, sonları, nihayetleri perişan oldular, kimi felç oldu, kimi sürünerek ölmeyi yeğledi, kimileri de böylesi rezilce ölmeyi beklemektedir. Çünkü, nica Batı da yaşayan, saf, inanmış, inançlı insanımız vardır ki, bir kefen parasına bile muhtaç edilmişlerdir. 

     Netice olarak;

     Ülkemiz şehirlerinin caddelerine, sokaklarına, köşe başlarına lütfen, ama lütfen bir nazar ediniz. Ne göreceksiniz biliyor musunuz? Zemzem ticarethane, tekbir giyim, " en büyük ortağımız Allah'tır" sloganlarını, iğrenç kelimeleri..

      Neden ve niçin olmaktadır, niçin duvarlara, levhalar hazırlanıp asılmaktadır? Tabii ki, insanları el ense etmek, inançlarını sömürmek, müşteri celbetmek, onların alın terlerini bir hamlede boşaltmak için yapılmaktadır. 

      Unutulmamalıdır ki, mü'minler, " İhlaslı" olmak, takva üzere yaşamak zorundadır. " İhlas" derken, günümüz dünyasında, ülkemizde yaşanan rezillikler gibi değil, istismar gibi değil, özü, sözü, ameli, eylemi tamamen takva üzere olan bir yaşam tarzı.. 

     Maalesef, İslam'ı, bütün bir yıla yansıtamıyoruz. Müslümanlığımz, cuma günlerinde, cuma akşamlarında, kandil gece ve günlerinde Ramazan ayında daha çok depreşmekte, yemiş olduğumuz bir kısım ekmeklerin, çöreklerin bile isimleri değişmektedir. " Ramazan pidesi", " Ramazan hediyesi" 

      " Mevlana şekerleri", " Mevelana turist terlikleri" " Mevlana takıları" " Hacı Bayram hediyeleri", " Şekerleri", " Eyup Sultan ikramları" gün geçtikçe dozajını artırmakta, neticenin nereye varacağı da bilinmemektedir. Rabbimiz!.. Ümmete takva bilinci nasip eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın