DİN İSTİSMARI İLE MÜCADELE
" Değilse, senin Rabbin halkı ( birbirlerine karşı) doğru dürüst davrandığı sürece, ( sadece) sapık inançları yüzünden uygarlıkları helâk etmez." ( Hûd sûresi, âyet 117 )
" ( Yâ Rabbi!) Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet; nimet verdiğin kimselerin yoluna; kendilerine gazap edilmişlerin ve sapmışların yoluna değil." ( Fâtiha sûresi, 1/1-7)
Rabbimiz!.. Bu aziz milleti, her türlü görünür ve görünmez, bilinir ve bilinmez " din istismarcısının" şerrinden, belasından, felaketinden ve musibetinden korusun!..
Ne acı ki, en az günde, 40 defa Fatiha suresini okumuş olduğumuz halde, " Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz." dediğimiz halde, yine de, kendimizi, aile bireylerimizi, toplumumuzu " din istismarcılarının" şerrinden ve felaketlerinden koruyamıyoruz.
" Din istismarı" dün var idi, bu günde daha fazla katlanarak çoğalmıştır. Her an, her zaman boyut , kılık ve renk değiştirerek Müslümanları nezih yollarından, temiz itikatlarından saptırmaya çalışmaktadırlar. Şu hadisi şerifi dikkatlice okuyalım:
" Abdullah bin Mes'ud anlatıyor: " Bir gün, Resulullah toprağa düz bir çizgi çizdi ve " Bu Allah'ın insanlar için takdir ettiği yoldur" dedi. Sonra bu düz çizginin sağına ve soluna eğri çizgiler çizdi ve " Bunlar da diğer yollardır. Her birinin üzerinde kötülüğe davet eden bir şeytan vardır." dedi. Arkasından şu ayeti okudu: " İşte benim doğru yolum bu. Ona uyun , ( başka) yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan ayırmasın! ( Azabından) korunmanız için ( Allah) size böyle tavsiye ediyor." ( En'am sûresi, âyet 153)
Teessürle ve içtenlikle ifade etmeliyim ki, bu aziz millet evlatları, 15 Temmuz gecesi, asrın büyük ihanetini, " Din istismarını" taa belleklerine, taa dimağına, taa kalbinin derinliklerine varıncaya kadar yaşamış, en saygın yer olarak bildiği, tanıdığı yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin bombalanmasına şahit olmuştur.
Halbuki, böyle bir trajediyi, ne Yunan işgal zamanında, ne Moskof sürülerinin taa Erzurum'a kadar sokuldukları bir dönemde yaşamamıştır. Ermeni çetelerinin vermiş olduğu zarardan, tahribattan daha fazla bir zulüm görmüşüz, acı çekmişiz ve halen de çekmeye devam edilmektedir.
Tüm bunlar neden ve nereden kaynaklanmaktadır? Tabii ki, " Din istismarından" kaynaklanmakta, zuhur etmekte, istismarcı hedefini tutturmak, tam on ikiden vurmak için, bağlı bulunduğu, inandığı safsataları hayata hakim kılmak için , hayal ürünlerini idareye getirmek için yapmıştır ve yapacaktır. Şu ayeti düşünerek, tefekkür ederek okuyalım:
" Bakın, hakkı inkâra şartlanmış olanlar, insanları Allah'ın yolundan çevirmek için ( nasıl da) harcıyorlar mallarını ve ( daha) harcayacaklar, ta ki bu harcadıkları kendileri için derin bir ızdırap ve yerinme ( kaynağı) oluncaya kadar." ( Enfâl sûresi, âyet 36 )
Bol para, oradan buradan devşirilen emlak, mülk, servet, saman, trilyonlar, mes'elenin başında bulunan okumamış, mektep, medrese görmemiş, sadece müridanın uçurması ile, kaçırması ile, hayal güçleri ile, evliya, ermiş, eren, Mehdi ve Mesih düzmecesi ile palazlanmış biri tarafından icra edilmiştir ve edilmektedir.
Söz konusu zatın, " din istismarı" kendisi için önemli değildir. Yeter ki, dünyanın, yeryüzünün orasından, burasından paralar gelsin, madde yağsın, gökten yağmur, kar yerine para yağsın, bu şarlatan için bu önemli bir husustur.
Yoksa, ona bağlı bulunan biçareler ölmüş, kalmış, kodeslere atılmış, evlerinden, istikballerinden, ailelerinden, çor ve çocuklarından olmuş hiç de önemli bir mes'ele değildir. Yeter ki, şarlatanın kasası ve kesesi dolsun, onun " Din istismarı" gerçekleşsin, şarlatan, yerde değilde, göklerde pervaneler gibi uçsun, modern uçakların yapamadığını, bu aciz, biçare kişi yapmış olsun.
Bir şarkı hatırlıyorum: " Rüyalar gerçek olsa!" diye.. Şarlatan; " Din istismarını" gerçekleştirmek, diri tutmak için, müridanına, rüya görmelerini, rüyalarını, şarlatanın şahsi maneviyyeleri doğrultusunda yorumlamalarını tembih etmektedir.
Evet, Türkiye coğrafyası, böyle bir rezilin, rüsvayın, sahtekarın tasallutu altındadır. Tepe tepe okumuş üniversite tahsili görmüş veya devlet kademelerinde ileri boyutlarda bulunan zevat bile, böylesi bir çömezin oyununa gelmiş ve halen de gelmektedirler.
Maalesef, beyin çalışmaz ise, düşünce iflas etmiş olur ise, kalp ve gönül dünyası dümura uğrar ise, olacağı budur ve böylede olmaktadır. Halbu ki, kainatın sevgili Resulu Hz. Muhammed (sav), 23 yıllık hayatında böyle bir girişimde bulunmamış, insanları zorlamamış, akıllı hareket etmiş, tefekküre davet etmiş ve İslam; Müslümanlara emanet edilmiştir.
Sonuç olarak;
"Din istismarcıları" bitmeyecektir. İnsanımız; Kur'an'dan uzak kaldığı, onu okumadığı, onu anlamadığı ve emirlerini yaşamadığı sürece devam edecektir.
Ne zaman ki, " Din istismarı" sona erecek?.. Müslümanlar; akıllı, uyanık, şuurlu hareket ettikleri zaman, " Din istismarı" bitmiş olacaktır. Ne şeyh kalacak, ne mürid, ne kutup, ne Kutb'ul-Aktap, ne Mesih, nede Mehdi!.. Şarlatanlığı..
Rüya ile insanları aldatmak, telefon simsarlığı ile dünyayı yönetmek mümkün değildir. Bylock mudur, ne zıkkımdır, onunla kimse kimseyi kandıramaz. Müslüman; aklÎ hareket ederse, kendisini Kur'an'a teslim etmiş bulunur ise, hiç bir fani, " üstün insan" (!) geçinen şarlatan hayatta, dünyada muvaffak olamayacaktır.
Onun içindir ki, insanımızın; dikkatli olması gerekmektedir. Bilhassa, biz, millet olarak, kos kocaman bir bin yılı böyle bitirmiş olduk. Artık, daha fazla gücümüz kuvvetimiz kalmadı bu tür " Din istismarcılarına"..
Artık, millet evlatlarının öldürülmesinin, katledilmesinin, yaralanmasının zamanı değildir. Şayet aramızdan böyleleri yine çıkar ise, yine kendi hayal gücünü devreye sokmaya çalışır ise, onun yüzüne tükürmeli, " Git lan" diyerek kapı dışarı etmesini bilmeliyiz.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın