Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZ!..

" Allah yolunda öldürülenler için " ölü" demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154)

Alimlerimiz, " Diridirler" ifadesinin" dirilecekler" anlamında kullanıldığını söyler. Bu, cennete girecekler için geçmiş zaman kipinin kullanıldığı âyetlerden kolayca çıkarılabilir. Dolayısıyla, Allah yolunda ölen veya öldürülen kimse, hayatını ve canını imanına şahit kılmıştır. Ancak böyleleri şehîd olarak adlandırılmayı hak ederler.

Malumdur ki, Şehîd " Tanık" anlamına , " hayatını imanına şahit kılan ve çağına şahit olan " anlamına geldiği gibi; " örnek, model" anlamına da gelir. Tercihimiz ikincisidir. Ümmetin " şehid" olması, insanlığın imanına şahit olan ve insanlığı imanına şahit olan ve insanlığı imanına şahit kılan ana yürekli toplum olması demektir. İmam ümmetin mânevi annesi, ümmet insanlığın mânevi annesidir.

Bu girişten sonra, ana mevzuumuza dönmek istiyorum: Malum olduğu üzere, "Çanakkale şehidlerimiz" dün bu gündür ciğerimizi dağlamış, dağlamaya da devam edecektir. Ne demek tam tamamına 253 bin şehid ve bir o kadarda yaralı, sakat olarak gazi kalmış kahramanlar!..

Çanakkale ölüm kalım şavaşları, dünya tarihinde eşine az rast gelinmiş bir savaştır.. Düşünmeliyiz ki, dünya süperleri ABD. İngiliz, Fransa, Yunan, Anzaklar ve benzeri maceracı emperyal güçlerin Çanakkale önlerinde toplanması, günlerce saldırıdan sonra bir bir püskürtülmeleri sonrasında gerisin geriye kaçmalarıdır. Merhum Akif'iin lisanıyla:

" Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i,
Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi!"

O mübarek Bedir savaşı ki, aziz peygamber (sav)'in komutasında Hz. Ali'nin, Hz. Hamza'nın hayatlarını hiçe sayarak müşrik ordusunu tepelemesi, Kelime-i Tevhid düşüncesinin ilanihaye bayraklaşması savası demektir. Tıpkı bunun gibi, Çanakkale savaşları da 1915 yılında ülkemiz topraklarında vukua gelmiş bir ölüm-kalım savaşıdır!..

" Ve Allah uğrunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin: O ( mesajını hayata taşımak için ) sizi seçti; ve O din konusunda sizi zora koşmadı. ( Sizden tek istediği) atanız İbrahim'in inanç sistemine ( tabi olmanız). O sizleri bundan önce de bu vahyin ( gelişinden) sonra da Müslüman olarak isimlendirdi ki, elçi sizin için iyi bir model ve tanık olsun, sizde insanlık için iyi bir model ve tanıklar olasınız." ( Hac sûresi, âyet 78)

Çanakkale harbi inceden inceye, derinden derine tetkik edilirse, görülecektir ki; İngiliz Hamilton'un dediği gibi, " Biz ülkeler olarak, Çanakkale'de Türklerle harbetmiyor, karşımızda " Yeşil Sarıklılarla!" savaşıyorduk gerçeğini vurgulamıştır.. Elde silah yok, yem yiyecek yok, o yıl okulların iptal edilerek cepheye sürüldükleri bir ölüm kalım hengamesidir!.. Şu gerçeği kat'iyyen unutmayalım!..

Çanakkale ve Teyemmüm!..

" ...Kirte muharebeleri sırasında, bölükler arka sıralarda hücum sıralarını beklemektedirler. Ön siperdekiler ileri fırlamış boğuşuyorlar. Yüzbaşı hücum için emir bekliyor. Askerin tamamı süngü takmış siperden fırlamak için hazır. Sinirler gergin. Dudaklar kıpır kıpır dualar okuyor, kelime-i şehâdet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaşı erlere sesleniyor:

" Yavrularım... Aslanlarım... biraz sonra Cenâb-ı Rabbül Âlemîn huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi! Tüfeklerimizin kabzalarına ellerimizi sürüp hep beraber teyemmüm edelim... Teyemmüm edilir.. Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı; " Çocuklarım... Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşlarımız şehit oluyor. Hem onlar için hem de vakit varken kendi cenaze namazımızı kendimiz kılalım. Kâbe karşımızda."

Arkadan Oflu Ali Çavuş bağırır. " Er kişi niyetine" O gün yapılan hücumda kendi cenaze namazını kılan pek az kişi sağ kalabilmişti. Onlar Allah'a verdiği sözü tuttular." ( E. Mütercimler, Gelibolu 1915, say. 495)

" Ey şehid oğlu şehid!.. İsteme benden makber!
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber!" ( M. Âkif)

Hakikaten, Çanakkale ölüm-kalım savaşları bu ahval ve şartlar altında gerçekleşmiş tarihe geçmiştir.. Merhum Akif, Teşkilat-ı Mahsusa görevlisi olarak Arabistan Necid çöllerindedir!.. Çanakkale'den gelecek müjdeli haberi beklemektedir!.. Nihayet Enver Paşanın müjdeli telgrafı kendisine ulaşır. " Hocam!.. Zaferi kazandık!" haberi üzerine , duygulu ve hisli insan Akif, o gece sabaha kadar uyumaz Rahmet-i Rahman'a dua ve niyazda bulunur.

Netice olarak;

Çanakkale savaşından yıllar sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Seyyid onbaşının köyüne uğrar.. Ve muhteşem insanı görmek ister.. İman gücüne bakınız ki, 276 kiloluk gülleyi sırtında taşıyarak namlunun ucuna sürmüş Ya Allah Bismillah! diyerek ateşlemiş!.. Yüce Rabbimiz!.. Tarihin nice badirelerinden geçmiş bu aziz milleti hak ile yeksan etmemiş, ilelebed etmeyecektir!..

Seyyid onbaşı, Ata'nın huzuruna getirilmiş, hoş beşten sonra, hala hatırı müteakip, " Seyyid Onbaşı benden bir isteğin; bir hacetin var mıdır?" Seyyid Onbaşı, "sağ ol paşam, hiç bir isteğim yok. Sadece bir balta ve bir ip parası istiyorum. Çünkü, rızkımı odun taşıyarak telafi etmem için bu miktar paraya ihtiyacım vardır" demiş.

Gerçekten Seyyid Onbaşı, Ulubatlı Hasan, Sütçü İmam, Rıdvan hoca, Şahin bey gibi yiğitler elleri öpülecek, sürekli dualarda yad edilecek kahramanlardır!.. Hamdü sena olsun, tarihimiz böylesi yiğitlerle dop doludur. Hatta, Nene hatunlar, Kara Fatmalar kadın kahramanlarımızdır!.. Tamamının ruhları şad, makamları cennet olsun!.. Rabbimiz, Çanakkale şehidleri ile Bedir şehitlerini komşu eylesin!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın