ÇANAKKALE DESTANIMIZ !..
Müslüman Türk tarihinin şanlı destanlarından en önde geleni olan Çanakkale zaferimizin 106 ncı yılını kutlamaktayız. Çünkü, böylesi bir ölüm-kalım gününün unutulması, savsaklanması mümkün değildir.
" Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhidi,
Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi."
Aman Allah'ım!.. Milletçe; Bedir cengine gitmeliyiz ki, Bedr'in 13 şanlı şehidleri ruhen dirilmişler, sanki Çanakkale'de Mehmetçiklere yardım etmektedirler.
Çanakkale'de; metrekaresine 680,000 bin merminin düştüğü vatan toprağının seraha kanla, insan cesedleriiyle, kodllarla, bacaklarla, kafalarla dop dolu olduğu bir ortam!..
Miletimiz, 1914-1918 yıllarında Birinci Dünya Savaşında dokuz cephede can veriyor, kan döküyor, Müttefikler Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan yanında savaşa girmişti.
Diğer cephede ise, İngiltere, Fransa, ABD. Yunan, Avustralya ve tüm batı ülkeleri Çanakale önlerine gelmişler, İstanbul'u işgal etmek, bir Türk şehri olmaktan kurtarmak için tüm imkanlarıyla saldırıyorlardı.
253 bin milletimiz şehid verir iken, bir o kadarda yaralı verecek, Çanakkale savaşından galip olarak çıkmış olduk. Küfür cephesi ise. 285 bin ölü vererek, yüz geri kaçmak zorunda kaldılar. Ama, ne hazindir ki;
Hey on beşli on beşli!..
" Gerçek şehidlere karşı işlediğimiz günahlar burada kalsa iyi... " Hey on beşli on beşli" türküsünü bilmeyenimiz yoktur. Müziği pek coşkulu, oynak bir türküdür. Müzikolog Erdoğan Gökçe ( Edirne Liseliler dergisinde) diyor ki:
" Çalınınca hemene kalkar, oynar, göbek atarız. Tabii ne olduğunu bilmediğimiz için oynuyor göbek atıyoruz. Amma gerçek farklı. " Nedir gerçek?" Yine yanıtı Gökçe veriyor.
Bu türkü, Çanakkale savaşı sırasında askerlik çağına gelmiş ancak askere alınacak kimse kalmaması üzerine, Hicrî 1315/ Milâdî 1899 doğumluların 16,5 yaşında askere çağrılmaları üzerine yakılan türküdür. Bu türkü faciayı anlatır. Bilinçsiz halkımız bu türkü ile göbek atıyor."
Facia için yakılan türküde göbek atanlar, şehitlikleri oto park yapıp üç-beş kuruş kazanınca da göbek atıyorlar! Yavaş yavaş şehitlikleri tüketerek , gelecek nesillere ne bırakmayı tasarlıyor olabilirler?
Yoksa tarihin izlerini silerek belleğimi yok etmeye çalışıyorlar? Doksanıncı ( yüz altıncı ) yılda yazmamız gerekenler bumu olmalıydı?" ( E. M. Gelibolu 1915 )
1915 yılında, bir kısım okullarımız mezun verememiştir. Nedeni ise, mezunu olacak öğrencilerin Çanakkale gitmeleri, van müdaafasında bulunarak şehadet şerbeteni içmeliridir.
Onun içindiri ki, Çanakkale destanının yazıldığı anı, vak'ayı unutmamız mümkün değildir. Türkiye'nin her bölgesinden, gençlerimiz akın akın Çanakkale'ye gitmişler, bir daha da geri dönmemişlerdir. Harp alanında yaşanılan zorluklara, imkansızlıklara ne demeliyiz?
Çanakkale ve Teyemmüm!..
" .....Kirte muharebeleri sırasında, bölükler arka sıralarda hücum sıralarını beklemektedirler. Ön siperdekiler ileri fırlamış boğuşuyorlar. Yüzbaşı hücum için emir bekliyor.
Askerin tamamı süngü takmış siperden fırlamak için hazır. Sinirler gergin. Dudaklar kıpır kıpır dualar okuyor, kelime-i şehâdet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaşı erlere sesleniyor:
" Yavrularım... Aslanlarım... biraz sonra Cenâb-ı Rabbül Âlemîn huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haaydi! Tüfeklerimizin kabzalarına ellerimizi sürüp hep beraber teyemmüm edelim... Teyemmüm edilir...
Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı; " Çocuklarım... Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşımız şehid oluyor. Hem onlar için hemde vakit varken kendi cenaze namazımı kendimiz kılalım. Kâbe karşımızdadır."
Arkadan Oflu Ali çavuş bağırır: " Er kişi niyetine" O gün yapılan hücumda kendi cenaze namazını kılan pek az kişi sağ kalabilmişti. ONLAR ALLAH'A VERDİĞİ SÖZÜ TUTTULAR." (. a.g.e. sayfa 495)
" Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber!"
Muhteşem sözü burada hayata geçiyor, yüz binlerce fidan gibi henüz bıyıkları yeni terlemeye başlamış delikanlılarımız bir bir kara toprağa düşüyorlardı.
Sonuç yerine;
Çanakkale destanı bizlere örnek olmuştur ki, bu aziz millet için bu tür zaferler, destanlar devam edeceektir. İsterseniz, "artık bu iş burada bitmiştir!" deyiniz.
" Görünen köy kılavuz istemez" derler. Dünkü zamanlarda Çanakkale ölüm-kalım günleri, Milli Mücadele sıkıntıları yaşanır iken, günümüzde de Tel Abyab, Afrin, Irak'ın tüm kuzey bölgesi sıkıntıları yaşanmaktadır.
Söz konusu saldırılar, hainlikler, hinlikler devam edeceğe benzemektedir. Böyle olmakla beraber, bu aziz vatan toprakları, üç buçuk çapulcuya terkedilemeyeceğine göre, bizler, imanımızı, Kur'anımızı silah yaparak, tetikde hazır olda beklemeliyiz.
Çünkü, emperyal güç ve devletler, her an, her daim tetikte beklemekte, fırsat aramakta, her anı değerlenmektedirler.
Emperyalist güçlere, içimizdende destek verenler, terr örgütleri, Feto sapkını onlara goygoyculuk yapmakta, Türkiye'nin parça parça edilmesi için, destek olmaktalar.
Rabbimiz!.. Çanakkale destanının 106 ncı yılını mübarek eylesin!.. Şehid ve gazilerin mekan ve makamları cennet olsun!... Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın