Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ÇANAKKALE DESTANIMIZ !..


     " Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhidi,
        Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi!..
                                     .......
       " Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber;
          Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber!"  ( Akif)
                                    ........
      Çanakkale destanımız; dünyada eşine ender rastlanır bir zafer, bir destandır!.. Çünkü, bu destanı anlamak, idrak etmek, algılamak için, beyinlerin, düşüncelerin, analizlerin 104 sene öncesine gitmesi, öbek öbek dünya emperyal güçlerinin Çanakkale'de birikmesini, toplanmasını,. kin ve toptan yok etme planlarını hesap etmeleri gerekir. 

     Bir değil, iki değil, beş değil, tüm yürüye bilen, hareket edebilen güçlerin hareket ettiklerini, milletimizi; topluca katletmenin, tarih sahnesinden silmenin hesabının, kitabının, planının yapıldığı bir hengamedir. 

     Yani, Anzaklar'ın, Yeni Zelandalılar'ın, ABD'nin, Fransızların, İngilizler'in, Avustralya'lıların, İtalyan'ların, Yunan'lıların ve adını bildiğimiz ve hatırlayamadığım tüm güçlerin Çanakkale kıyalarında küme küme oldukları, gaye ve arzularının Türkiye topraklarında Ezan sesini susturmak, minareleri ebkem hale getirmek, camilerin kapılarına kilit vurmak içindi!.. 

     Tüm çağın gereksinimi olan ağır, teçhizatlı silahlarını, gemilerini,. mitralyözlerini toplamışlar, gelmişler Çanakkale kıyılarına!.. Lakin, İlahi takdire bakınız ki, Çanakkale önlerinde kalmışlar, bir mil , bir kilometre bile öteye gidememişlerdir. !..  Ne oldu bu inkarcı, sapık, mülevves güçlere?

       Karşılarında, baldırı çıplak gençler, bıyıkları terlememiş fidanlar, Hasan'lar, Hüseyin'ler, Ahmet'ler ve Mehmet'ler bulunmaktadır!.. Yiyecekleri azıkları bile yok, sırtlarında küçük küçük heybecikleri, ayaklarında tabansız çarıkları, çakar almaz tüfekleri bulunmaktadır!.. 

     Kimisi; Artvin'den gelmiş, kimisi Muş'tan, kimileri Samsun'dan, bazısı Maraş, Antep, Ankara, Aydın, İzmir, Çanakkale, Biga ve sair yerlerden!.. 

      Çanakkale bölgesinde ve kıyılarında, kağnı gıcırtıları, at , katır ve eşekle taşınan küçük küçük hafif silahlar; çağın tüm wampirlerini susturmuş, ağır silahlı gemiler durmuş, silahlar susmuş, elleri tetik çekemez hale gelmiştir!.. 

     Demek ki, imanın olmadığı yerdeki, kitleler, bir kıymet, bir değer ifade etmeyen kitlelerdir!.. Çanakkale'de toplanan gençler, yüce bir ideale inanmış, tertemiz bedenlerini, Hak yoluna, Kur'an namına, vatan, millet uğruna adanmış ruhlardır!.. 

     " Ateş yelleri esmek,
        Cihan kararmak,
       Denizin rengi kana boyanmak,
       Dünyayı tufan kaplamak,
       Kıyamet kopmak,
       Şehitlere yatak olmak,
       Toprağı ateşle, kanla yoğurmak!"
                        ........
     Maalesef, bu satırları kaleme alırken, computer'in tuşlarına dokunur iken, Yeni Zelanda'da  camide; Müslümanlar cuma namazında iken, İslamafobi yanlısı,  terörist; elindeki otomatik silahlarla , namaz kılan, dua halinde iken Müslümanların üzerlerine kurşun yağdırarak, 49 kişinin şehit olmasına, bir o kadarının da yaralanmasına sebep olmuştur!..

     Demek ki, Çanakkale önlerinde, günlerce Müslüman gençleri katleden, şehid eden wampirler, fanatikler aradan bunca yıl geçmesine rağmen, İslam'a ve Müslümanlara karşı kinleri, gayzları, öfkeleri, kin ve husumetleri devam etmektedir!.. 

     104 yıl önce, Çanakkale önlerine gelen emperyal güçlerin hedefleri, İstanbul'u almak, Ayasofya camiinde çan çaldırmak, minarelerini yıkmak idi!.. Yeni Zelanda teröristleri de aynı imada bulunmuşlar, Ayasofya'ya dokunulmamasını, camiye tahvil edilmemesini, edildiği takdirde, Türkiye Cumhurbaşkanını öldürecekleri tehdidinde bulunmuşlardır. 

     Hey gidi biçareler, hey!.. Ülen sizin atalarınız yüz binlerce askerle, ağır silahlarla geldiler de ne oldu?.. Aziz milletimiz, 253 bin şehid verdi ama, mabedlerini, minarelerini, ezanlarını, bağımsızlığını korumasını bilmiş, tüm işgalcilerin yüz geri kaçmasına sebep olmuşlardır.

       "Ölümü yaklaşan köpek" misali, sizlerin ölüm günleriniz yaklaşmış galiba!.. Çanakkale önlerinde Seyit Onbaşıların, Ezineli Yahya çavuşların ruhaniyetleri, o pırıl pırıl bıyıkları bile çıkmamış gençlerin azimleri, günümüzde de aynen yaşamakta, 253 bin şehid, 250 bin gazi olmuş olsak da, yine azmimizde, imanımızda bir nakısa olmayacak, dünyanın tüm sürüleri toplanıp gelseler bile, yüz geri tekraren dönüp kaçacaklardır!.. 

     Sonuç olarak;

     Çanakkale önlerinde vuruşan gençler, kahramanlar, tıpkı, Bedr'in aslanları gibi istilacı güçlere karşı direndiler, ölenler Hz. Hüseyin gibi, Hz. Ömer gibi şehid olur iken, hayatta kalanlar, birer Halid bin Velid gibi " niçin şehidlik nasip olmadı" diyerek kahırlanarak yataklarında öldüler!..

     Onun içindir ki, Çanakkale destanımız, kendi zamanının değil, gelecek tüm zamanların örnek alınacak, numune-i imtisal olacak bir zaferi, bir kahramanlığıdır.. 

     Tarihe şöyle bir nazar ettiğimiz an görmekteyiz ki, Çanakkale de hezimeti, yüz geri kaçmayı yaşadıkları gibi, Kıbrıs'da, Milli Mücadele yıllarında, Kore'de ve sair yerlerde de aynı akibeti iliklerine kadar yaşamışlardır!..

      Yüce Rabbimiz!.. Şehidlerin ölmediklerini, yeniden dünyaya çarpışmak, kan vermek, yeniden şehid olmak için münacaatta bulunduklarını emri ferman buyurmaktadır!.. 

       Rabbim!.. Bu aziz millete güç, kuvvet versin, birini bin yapsın!.. Şehidlerimizin makamları cennet, komşuları " Bedr'in Arslanları" olsun!.. Belam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın