BİR DİN YA İSLAM'DIR, YA DA DEĞİLDİR!..
" Allah katında din İslam'dır. Daha önce kendilerine mesaj gönderilenler, başka değil, yalnızca kıskançlıktan dolayı, kendilerine gerçeğin işareti geldiği halde farklı görüşlere saptılar. Kim Allah'ın mesajlarını inkâr ederse, iyi bilsin ki Allah hesabı en seri biçimde görendir. " ( Âl-i İmran sûresi, âyet 19)
" " De ki: Siz, ey kâfirler! Asla kul olacak değilim sizin kul olduğunuz şeylere, Siz de benim kul olduğuma kulluk edecek değilsiniz! Zaten ben asla kulluk etmedim sizin geçmişte kul olduklarınıza, Siz de benim kul olduğuma kulluk etmezsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana!" ( Kâfirun sûuresi, âyetler 1, 2, 3, 4, 5, 6)
Malum olduğu üzere, bilindiği şekilde, Allah ile birlikte başkalarına ilahlık yakıştıran birinin, gerçekte Allah'a hiç kulluk etmemiş sayıldığının açık beyanıdır. Lakin, kalbi mühürlenmiş, inatçı, inkarcı insanlar, kendi beşeri fikirlerini öne alıp, aziz Kur'anî ifadeleri fikirlerinee vagon yapanlar oldukça ortamda bol bulunmaktadır.
Halbu ki, onların ileri sürdükleri, iddia ettikleri fikirleri, düşünceleri pes paye, anlamsız, geçersiz düşüncelerdir. Çünkü, insanın peydahladığı, öne sürdüğü çarpık çurpuk fikirler, hiç bir zaman İlahi olmamış hiç bir mümin insanı da inandırmamış, tatmin etmemiştir. Şu alıntımızda ifade edildiği gibi;
" İslam, tüm bağlılarının yaşayışı üzerinde Allah'ı tek merci kabul eden bir anlayışa sahiptir. Kendine ait bir yaşam tarzı, ahlak anlayışı, ekonomisi, siyaseti, dünya görüşü, hayat anlayışı ve felsefesi vardır.
Bu yüzden İslam'la yan yana getirilen İslam Sosyalizmi, İslami kapitalizm, Müslüman ve laik olmak, Müslümanlık ve demokrasi, Nasyonalizm artı İslam, İslam hümanizmi gibi tüm ortaklıklar, İslam'dan sayılmazlar. Bir din ya İslam'dırya da değildir. Bu tarz yeni dinlerle İslam'ı barıştırma çabaları sonuçsuz kalacaktır.
Başka bir din kabul görmeyecektir. Söz konusu beşeri diinleri İslam'ın içerisine karıştırmaya çalışan, üstelik İslam'ın savunucuları, alimleri görünümündeki kimseler çok iyi bilmedirler ki , bu yetki Kâfirun Suresinde de ifade edildiği üzere Peygamberlere dahi verilmemiştir.
Bu surede Müşriklere verilen cevapta Hz. Muhamed'in (S) bir fonksiyonu bulunmamaktadır. Putperest müşriklerle uzlaşma, ve dini yaşayıştan taviz verme Peygamber'e (S) bırakılmış bir mesele değildir. Peygamber (S) dahi olsa böyle bir yetkisi yoktur. Yapılması gereken, itiraza yer bırakmayaacak şekilde bildiren, yöneten ve emri veren Allaah'tır." ( İktibas, Eylül 2010, say,21, H. Ertürk)
Hal böyle iken, maalesef günümüz dünyasında insanlar; bölük pörçük olmuş, gruplaşmışlar, kitlelere bölünmüşler, herkes kendisini, düşüncelerini öne alarak İslam'ı beşeri fikirlerine payanda yapmaktadırlar.
İslam Sosyalizmi diye bir kavrama, büyük Sahabi Ebu Zer Gifari (ra) da alet edilerek, böylesi bir ucube, sapkın düşünceye İslam'ın aziz bünyesinde, tertemiz itikadında, yer aramaktadırlar.
Bilhassa, solcu insanlar, komümizme meyyal kimseler, bu sapkın, batıl düşüncelerine salim bir kimlik kazandırmak, yer bulmak maksadıyla " İslam Sosyalizmi", " İslam komünizması" adıyla nezih itikad sahibi insanların düşüncelerini bulandırmak için dalavere çevirmektedirler.
Halbu ki, aziz İslam, nede doğuş sırasında, nede günümüz dünyasında hiç bir zaman beşeri fikirlere prim vermemiş, insani yapı ve düşünceleri geçersiz kabul etmiş onun kesinkes bir lisanla reddetmiştir. Durumu böyle iken;
" Hiç şüphesiz insanlar cahiliye düşünceleri iile iman kaynaklı düşünceleri birbirine karıştırabilirler. Özellikle daha önce doğru inanç sistemine tabi olan ve ondan sonra sapan topluluklarda bu tür karıştırmalar söz konusu olduğu gibi, bu topluluklar, sapma, döneklik ve karışıklıktan uzak yalın biir iman gerçeği karşısında en fazla direnen topluluklardır.
Bunlar gerçek inanç sistemini hiç tanımamış olan topluluklardan daha da katıdırlar. Çünkü bunlar sapıklıklarının ve dönekliklerinin kördüğüm haline geldiği durumlarda bile kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler.
İnançlarında, uygulamalarında görülen doğru-yanlış karışımı, yani iyi ile kötünün iç içeliği davetçiyi dahi aldatabilir. Bu durumlarda davetçiler , kendilerini onların iyi taraflarını kabul etme, kötü taraflarını da düzeltmeye çalışma cazibesine kaptırdıklarında büyük bir yanılgıya düşerler.
Bu yanılgı son derece tehlikelidir. Hiç şüphesiz cahiliyye cahiliyyedir. İslam'da İslam. Aralarında derin farklar vardır. Tek çare bütünüyle cahiliyyeden sııyrılmak ve yine bütünüyle İslam'a girmektir. Tek yol, içindeki bütün özellikleri ile cahiliyyeden kopup ayrılmak ve bütün özellikleri ile İslam'a göç etmektir. " ( a.g.d.)
Netice olarak;
Ne yazık ki, son zamanlarda, beşeri fikirler, yapılar, kendilerine kılıf bulmak, daha doğrusu aziz İslam'ın ününden, şanından, ulviliğinden istifade etmek için İslam'a, sapkın fikirlerine, düşüncelerine payanda olarak kullanmaktadırlar.
Yok "İslam Nasyonalizmi", yok " İslam Sosyalizmi", veya " İslam Faşizmi", " İslam Aleviliği" ve benzeri uyduruk düşünceler tam olarak İslami olmayıp, insanları kandırma, taraftar bulma çabalarıdır.
Hal böylle iken, İslam Aleviliğinden söz edilecekse, buyrun tıpkı Hz. Ali efendimizin İslam'ı yaşadığı gibi, anladığı gibi yaşayıp anlayalım. Davamızda, Hz.Ali gibi, Hz, Hasaneyn Hüseyin gibi İslam erleri olarak İslam yolunda yürümeye cehd edelim.
Gönlümüz öyle arzu etmektedir ki, camilerimiz lebalep doldurulduğu gibi, vem evlerimizde dop dolu olsun. o mekanlarda Hz. Ali (ra)'ın hayatı, yaşayışı, ilkeleri, Kur'anî yapısı gündem oliuştursun, oralarda toplanan cam olan insanlarda bu önemli halden bilgi edinsinler, daha doğrusu onlara , oralara Kur'an hakim olsun..
Kur'an dışı yapay hususlara prim verilmesin!.. Daha doğrusu, Hz. Ali efendimiz ibadet dışında tutulmasın. Mes'eleye, mezhebi yönden değil de Kur'anî yönden yaklaşılsın!..
Rabbimiz!.. Tüm Müslümanlara Kur'anî fehim ve anlayışlar lütfetsin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın