BİLGE İNSAN; ALİYA İZZETBEGOVİÇ'İ NASIL ANLAMALIYIZ ?..
" Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir." ( Âl-i İmrân sûresi, âyet 185 )
Bu ayeti kerimeyi referans alarak, konuma girmek istiyorum: Başlıktan da anlaşılacağı üzere, bilge insan, korkusuz yiğit, İslam mücadili, Kur'an inkılapçısı Aliya İzzet Begoviç'tir.
Bilge insan, Aliya'nın; bu gün vefatının 14 ncü sene-i devriyesidir.. Kendisine Allah'tan rahmet diler, makamının cennet, komşularının Resulullah (sav) ve sahabe-i kiram olmasını niyaz ederim.
Aliya'nın kimliğini, dini görüşlerini, Kur'anî anlayışını tanımak için, ülkemizde Mehmet Akif'i, A. Hamdi Aksekili hocayı, İran düşünürü Ali Şeriati'yi, Pakistan milli şairi Muhammed İkbal merhumu bilmek lazımdır!..
Onun içindir ki, bilge mümin Aliya; gelenekçi, atalarcı, klasik, hurafeci, bağnaz, İslam'ı " bir lokma bir hırka" şeklinde anlayan biri olarak bilmemek gerekir.
Zaten, gerek ülkemizin, gerekse alemi İslam'ın sıkıntısı, sorunu , çaresizliği, ızdırabı bu değil midir? Okumamak, tembellik, yan gelip yatmak, kör kadercilik, yanlış tevekkül, geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalmaktır.
Bilge insan Aliya, Batı'nın, tüm vahşeti karşısında dik durmuş, bir avuç milletini Batı zulmünden, yanan ateşinden kurtararak, küllerin, dumanların, vahşetin, trajedinin içerisinden bir devlet vücuda getirebilmiştir.. Makamı cennet olsun!..
ALİYA; BİR KUR'AN MÜSLÜMANI İDİ!..
Onun zihin dünyasında, mezhepçilik, şuculuk, buculuk bulamazsınız!.. Falan tarikat, filan dervişlik, öteki tasavvufçu dünyası onun yanında olmamış, olanları da genelde takbih etmiştir!.. Onu tanımak için, okuduklarını, tasvip ettiklerini bilmek gerekir:
" Muhammed İkbal'den, Kierkegard'a, Hay bin Yakzan'dan Erich Fromma, Aristo'dan Adorno'ya, İmam-ı Gazali'den Fazlurrahman'a... Onlarca ismi zihinsel yolculuğunda hapishane arkadaşı edinmiş bir lider hiç kuşkusuz dünyayı ve ukbayı kavrayışında da emsallerinden ayrılacaktır."
Bakınız, din için ne güzel söz söylemiştir: " Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder." Kabri nur olsun!.. Tam da, taşı gediğine koymuştur. Yani, " Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın." Hal böyle iken;
İsterseniz, bu günkü alemi İslam'ın niçin perişanlık içerisinde çırpındığına iyice nazar etmeliyiz!.. Mezhep kavgaları, imam düelloları, şeyh sapkınlıkları, Mehdi ve Mesih saçmalıkları, alemi İslam'ın belini doğrultamaz hale getirmiştir.
Anadolu Müslümanları, aziz Kur'an'ı, yukarılara, tepelere, yüksek yerlere duvarlara, erişilmeyecek, ulaşılmayacak noktalara asarken, anlamadan, farkına varmadan hatimler devirirken, ölülerin ruhlarını düşündükleri kadar, dirileri ihmal ederken, bakınız; bilge Aliya ne demiştir!..
" Kur'an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O'na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır."
" Camii minarelerinden ve televizyon vericilerinden halka yönelen mesajlar birbirine zıt olursa ne elde edebiliriz?"
Bilge Aliya'nın hayat serancemesini iyi okumalı, neler çekmiş olduğunu, zindanları nasıl arşınladığını, hatta, "burası zindandır" diye boş oturmadığını, cilt cilt kitaplar neşrettiğini, ve o sayede, Batı aleminin tam da ortasında, dip diri, yep yeni bir Bosna-Hersek devletini kurduğunu unutmamalıyız!
Varsın, Kuzey Irak topraklarında, Barzani denilen herif, ırkçı yaklaşımlarla, İslam dışı davranışlarla, referandum adı altında ırkçılık, soyculuk, kabilecilik, asabiyet hastalığı içerisinde çırpınıp dursun!.. Ne olacak?.. Behey sersem adam!.. Zaten, alemi İslam, parça parça olmuş, sen de onun bunun kırkırtması ile bir oluşuma gidersen ne faydasını göreceksin?
Lakin, bilge Aliya, böyle bir hastalığı tercih etmedi!.. Sırbistan çetelerinin arasından bir millet meydana getirdi!.. Türkiye ile, yakın iş birliğine girerek, ülkesinde, minareler, minarelerde ezanlar okuttu. Onun içindir ki,
Onu anma gecesinde, kürsüde konuşan sayın Tayyip hoca, hislimi hisli, efkarlı mı efkarlı idi!.. Bir seyahatten dönerken, Aliya'nın ağırlaştığı haberini alıyor ve uçağın yönünü Bosna-Hersek'e çevirttiriyor.. Merhumu, hasta yatağında, son anlarında ziyaret ediyor!.. Allah razı olsun!..
Netice olarak;
İşte, lider bilge insan Aliya'dır!.. Onun toplumlara intikal eden İslami ve Kur'anî görüşleridir. Belki de, bir kısım tekkeci, dergahcı, şeyhçi, müridan onun bu halinden hoşnud olmayacaktır!.. Belki de, mezheplerin sırtından geçinen mollalar da rahatsız olacaklardır.
Varsın olsunlar!.. Bilge insanı anlayan, alkışlayan, bizler varız ya!.. Varsın, softalar, sofiler , mistik insanlar da, mezhepçi kesimlerde onun bu fikirlerinden ürksünler ve korksunlar!..
TRT'yi kutluyoruz!.. TRT. onun fikirlerini, görüşlerini, düşüncelerini içeren belgesellerle millete yönelmiş bulunmasından ötürü tebrik ediyoruz!..
Ümid ederiz ki, bilge Aliya'nın, belgeseli, hayatı, eserleri, tüm görüşleri Türkiye gençliğine anlatılır da, gençliğimiz, sokaklarda kuru mezhepçilik yapmaktan, TRT. Diyanet'te " şu mezhebe göre böyle, şu mezhebe göre böyle" geleneğinden kurtulmuş olur.
Bilge Aliya'yı vefatının 14 ncü yılında bir kere daha dualarla anar, makamının cennet olmasını niyaz ederim.
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın