Safiye Çetinkaya

Safiye Çetinkaya

Mail: safiyecetinkaya-@hotmail.com

Az biraz toprağımız varsa kendimiz ekip biçmeliyiz.

Önce kuş gribi dediler evlerimizdeki köy tavukları gitti.

Ülkemizin tavuk ihtiyacını karşılayan büyük şirketler iflas etti. Yerine birden Fransızlar geliverdi.

Onlar yeni çiftlikler kurdu.

Köylü yumurtayı ve tavuğu dışarıdan alır hale geldi.

Ardından 40 gün de 3 kilo olan bol antibiyotikli ve hormonlu tavuklar süsledi sofraları.

Dışarıdan ulaşılabilecek en ucuz gıda türü olduğu için de insanlar çok rağbet etti.

Tabi kırmızı ette de aynı şeyler oldu lakin tavuğa ulaşmak daha kolay olduğu için en çok onun verdiği zarardan etkilendik.

Eskiden 17, 18 yaşında ev geçindirebilecek kadar beceri ve akla sahip çocuklar koca adam oldular,

kadın oldular ama akılları hala gelmedi başlarına.

Aldığımız hormonlar ile bedenimiz büyüdü ama arif yönümüz gelişmedi.

Tavuk ve hormonlu sebzelerden geçen zehirler nedeniyle en küçük bir hastalıkta bile iyileşme süresi uzadı. Vücudumuz daha fazla antibiyotik bağımlısı oldu...

Sefer tasları gibi üst üste evlerde yaşamak uğruna köylerden ve topraktan uzaklaştıkça statik elektrik arttı vücudumuzda.

Huzursuz, halsiz, yorgun ve önümüze gelene bağıran, saatli bombalara döndük.

Ha birde ilaç sektörü...

Rockefeller ailesinin elinde olan bu sektör çok sinsice planlar yaparak gıdalar ile önce insanları zehirliyor sonra da ilaç satarak güya iyileştiriyor!!!

Küçük bir örnek; Rockfeller Vakfı dünyadaki en gelişmiş 46 bilim laboratuvarına kaynak sağlar ve bu labaratubvarlar 1986 yılında;

"Pirinç ve buğdayların içinde yeteri kadar A vitamini olmadığı için yeni doğanlar körlük riski ile doğuyor.

O nedenle daha çok ürün veren ve A vitamini fazla olan buğday ile pirincin ekilmesi gerekiyor" dediler.

O genetiği değiştirilmiş ve çok fazla ürün veren buğday ile pirinç piyasaya sürüldü.

Bu sektörün başında da Rockfeller ailesi var.

İnsanlar akın akın bu tohumları ekti çok ürün almak için. Genetiği değiştirilmiş buğdaydan yapılan bulgur, un vs evlerimizin baş tacı oldu.

Yedikçe şişmanladık, hastalandık, güdülebilir kıvama geldik, düşünme yetimizi yitirdik.

Günü kurtarma derdinde olan, midesinden başka birşey düşünmeyen canlılar haline geldik.

Hasta olduk hasta...

Bu defa da ilaç sattı bize...

Kullandığımız ilaçlar ile ne iyi olduk ne öldük.

Yarı ölü gibi, ilaç bağımlısı olarak bitkisel hayatta yaşıyoruz resmen.

Not: Rockfeller ailesi kökleri 16. Yüzyıla kadar dayanan Yahudi bir ailedir. Dünyanın en zenginidirler.

Onlar yüz yıl, iki yüz sonrası için planlar yaparlar.

Tek hayalleri dünya nüfusunu azaltarak, bir avuç elit Hristiyan ve Yahudi bırakmak.

Kendilerinin haricindeki kalanların ise onların yaşamlarını konforlu hale getirecek köleler olması.

Nüfusu 500 milyona kadar indirmeyi istiyorlar.

Bunun içinde ilaç ile, gıda ile insanları hem kısırlaştırıyorlar hem de zehirliyorlar.

Kalanlara da ilaç satarak zenginliklerini artırıyorlar.

Çözüm ne derseniz, acizane benim aklımın yettiği kadarını söyleyeyim;

- Doğduğu andan itibaren çocuklarımızı hazır gıdalardan uzak tutmalıyız.

- Ne kendimiz ne de çocuklarımız televizyon, internet bağımlısı olmamalı.

Çünkü orada tompalanan algılar ile biraz da böyle olduk. Reklâmlar ile en zararlı ürünler bile en faydalı gösteriliyor.

Hani bir dönem evinde ineği, süt keçisi olan insanlara amerikanın gönderdiği süt tozlarının daha iyi olduğu algısının yerleştirildiği gibi.

Tereyağı üreten bir köylünün margarinlerin daha iyi olduğuna inandırıldığı gibi...

- Her duyduğumuza inanmamak ve çocuklarımızı araştırmacı, düşünen bir kişilik olarak yerleştirmemiz gerekiyor.

- İlaca bağımlı bir yaşam yerine belki biraz daha doğal, bitkisel ilaçlara yönelmek...

- Vatan diye derdi olan çocuklar yetiştirmeliyiz ki,

"Ben farmakolog olacağım, ben doktor olacağım ve yabancı ülkelere gitmek yerine kendi ülkemin insanına faydalı olacağım" diyebilmeli...

- İmanlı çocuklar yetiştirmeliyiz ki, bir tavuk çiftliği yada bir sera kurarsa Allah korkusundan dolayı horman vermek yerine doğal ürünler yetiştirmeyi seçmeli...

(Neden hep gıdanın üzerinden gidiyorum derseniz, insanlar bir yıl boyunca yeni kıyafet almadan, eşya almadan durabilir ama yemeden duramaz.)

- Kendi yerli ilaç sanayimizi kuracak kadar donanıma, özgüvene, beceriye sahip çocuklar yetiştirmeliyiz.

- Belki de en önemlisi ata yadigarı az biraz toprağımız varsa kendimiz ekip biçmeliyiz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın