ANCAK SANA KULLUK EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ!
Bu günkü yazımda, Fatiha suresinin 5 nci ayetinin tefsiri, içeriği ile karşınızdayım. Aziz kitabımız Kur'an'ın bir özeti mahiyetindeki bu ayeti kerime, üzerinde düşündükçe, zihin ve kafa yordukça, tefekkür ve tezekkür ettikçe,bu sure ve ayet; dimağları durdurmakta, tüm hayal ve fikir gücümüzü, dünyamızı alt üst etmektedir.
Yüce Kur'an böyle buyurmuş iken, insanların, bu ayeti kerime mealini, emrini bir taraf ederek, aracı araması, şirk dünyasına dalması, onun bunun elini, eteğini öperek, onlardan istimdat, himmet istemesi, beklemesi, mümin olarak bizleri tiksindirmekte, nefret ettirmektedir.
Peygamber efendimiz (sav) Fatiha suresi hakkında şöyle buyurur: " Namazı ( Fatiha'yı) kulumla kendi aramda yarı yarıya paylaştım ve kulum dilediğini alacaktır. Kul ( namazda Fâtiha'yı okurken) " Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur." deyince Allah, " Kulum bana hamdetti.) buyurur.
Kul, " O, rahmândır ve rahîmdir." deyince Allah " Kulum beni övdü." der. " Ceza gününün tek sahibi." deyince, " Kulum benim yüceliğimi dile getirdi." der. " ANCAK SANA İBADET EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ." deyince, " Bu kulumla benim aramda ortak olan kısımdır ve istediği kulumun olacaktır."buyurur.
Kul, " Bizi dos doğru yola ilet; nimetine erdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların ve doğrudan sapmışların yoluna değil!" deyince Allah, " İşte bu, yalnızca kuluma aittir ve kuluma istediği verilecektir. " buyurur.
Fatiha'da amin demek!..
Fatiha'nın sonunda söylenen ve " Duamızı kabul buyur, bizi eli boş çevirme." anlamına gelen " Âmin" ibaresi Fatiha suresine dahil olmadığı gibi, ayet de değildir. Peygamberimiz (sav)'in, Fatiha'dan sonra "âmin" dediği ve böyle denilmesini öğütlediği ifade edilmiştir. Bu ifadeler, Müslim, Salât 72-76 sayfalarında da zikredilmektedir.
Hakikaten, her ne zaman ki, " İYYÂKE NA'BÜDÜ VE İYYÂKE NESTAÎN" " Ya Rabbi" Yalnız sana kulluk eder, ancak sendem yardım isteriz. " ayeti kerimesini okuduğum zaman, sanki, dilim tutulur, kendimi hafakanlar basar!.. Niçin neden?
Çünkü, asırlardan beri ümmeti ve bilhassa milletimizi meşgul eden, bu ayete mugayir, ters düşen yapılanmaların, tarikatların, pirlerin, şeyhlerin yaşantıları, tarzları, ve " kurtarıcı pozisyonuna soyunmalarındandır.
Halbu ki, şeyhlerde kuldur, fani insanlardır, ölümlüdür, amellerinin Allah katında ne olacağı malum değildir. Kendilerinin cennet ve cehennem için bir garantileri bulunmamaktadır. Onun içindir ki, Fatiha suresinin 5 nci ayeti kerimesi ve diğer şirki, türbeciliği, mezarcılığı men eden ayetler karşısında düşünen insanın normal, sağlıklı düşünmesi mümkün müdür?
" İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn" " Allah'ım!.. Yalnız sana ibadet ve kulluk ederiz, ancak Sen'den yardım isteriz, Bizi doğru yola, nimetine eren, azıp sapmamış ve gazabına uğramamış olan o bahtiyarların yolunu hidayet et, o yola götür."
Malum olduğu üzere, Fâtiha'nın bu muhteşem, mübarek ayeti kerimesi, Müslümanlara tam bir bağımsızlık ve özgürlük ruhu telkin etmektedir. Demek ki: Gerçek bir mümin, yalnız Allah'ına kulluk ve ibadet edecek, yalnız O'ndan yardım ve istimdat isteyecek, başka hiç bir kimsenin kulu, kölesi, uşağı, beyni alınmışı olmayacaktır.
İnsanın; kendisi gibi insanlara, şeyhlere, ermişlere (!), pirlere, keramet sahiplerine (!) köle olması, kulluk etmesi, kendi gibi bir insanı putlaştırması, onlardan acıma, merhamet, himmet dilenmesi, insanlık adına, insanlık asaletine var oluşuna, yakışmayan bir zillettir. Fâtiha'nın bu mübarek ayeti bunu en açık, en veciz, en beliğ bir ifade ile bizlere nasihat etmektedir.
Diğer taraftan bu ayeti kerimenin tertibi de dikkat çekmektedir: ALLAH'IM" YALNIZ SANA İBADET EDERİZ, ANCAK SEN'DEN YARDIM İSTERİZ." denilmekle Allah'tan yardım istemenin öncelikle iradesini kullanarak Allah'a kulluk ve kulluğunu yaptıktan sonra olabileceği anlatılmış oluyor.
Demek ki, Allah'ın tüm nimetlerinden tamamiyle istifade edebilmek, onun gösterdiği yolda yürümekle olabilecektir. " YA RABBİ! YALNIZ SANA İBADET VE KULLUK EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM İSTERİZ." demekle öncelikle O'nun yolunda, emri doğrultusunda yürüyerek çalışacağımıza söz vermiş ve çalışmalarımızla, yardım istemiş oluyoruz.
Cidden, türbe kapılarında, evliya, yatır yuvalarında, el etek öperek, şeyhin abdest suyunu bile yüzüne, gözüne sürerek medet arayanlar, bu ayet karışışında utanmalı, hem dünyada, hem de ahiret aleminde rezil rüsvay olacaklardır!..
Yani, Allah'tan başkasını " kurtarıcı" " önder" " şefaatçi" edinmek, büyük bir yanlış, büyük bir ayıp ve çirkinliktir. M. Şevket Eygi'nin bir kitabında okumuş olduğum bir sözü bana şunu anımsatmaktadır: " Şeyh, müridinin ailesi ile yatak halini bile görebilir, bir mahzuru yoktur." demesi, çok ayıp değil midir?
Şu rezalete bakınız!.. Bizzat kendim dinlemiş oldum. Cübbeli diyor ki: " Resulullah (sav) ve sahabeleri, kendi sümüklerini üzerlerine silerler, burun pisliklerini entarilerine sürerlerdi." Bu söz karşısında utanmamak, büyük Resul'den haya etmemek mümkün müdür?
Netice olarak;
Ne yazık ki, bin yıllık millet tarihimizde, hep böylesi handikaplarla meşgul edilmiş bir milletiz. Hakikaten, Allah'a iman etmiş Müslümanların önleri kesilmiş, onların Allah'a ubudiyyetleri önlenmiştir. Ya ne olmuş?
Ne olmuşu açık ve seçiktir!.. Allah'a kulluk yerine sahte tanrılara, ben ben, ene ene diyen kuruntu sahiplerine itaat edilmesi istenmiştir.
İsterseniz, Ankara'da Hacı Bayram Veli'ye uğrayınız!.. Ne göreceksiniz biliyor musunuz? Bir kısım zavallı, biçare hanımların, türbeye çikolata, küp şeker götürdüklerini, güya (!) boş gitmediklerini, hediye götürdüklerini göreceksiniz!.. Ayıp, vallahi çok ayıp!..
Daha olmadı, İstanbul'da Eyüp Sultan türbesine, yatırlarına yolunuz düşerse, lütfen bir temaşa ediniz!.. O civarda nasıl bir din dışı, Kur'an dışı çirkinlikler tezahür etmektedir!.. Halbu ki, günlük kırk rekat namazda, " Ya Rabbi!.. Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım isteriz" diyen bir Müslüman kitle, maalesef, türbe kapılarında, türbeye tapmaktan kendini alamamaktadır. Utanıyorum, hayıflanıyorum ve yazıklar olsun sizlere demekten kendimi alamıyorum. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın