Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH İNSANLIĞI KUR'AN'LA HİDAYET EDİYOR, MEHDİ VE MESİH'LE DEĞİL!..

" Çünkü, her ne kadar son saati ( herkesten) gizli tutmuşsam da,herkese çabasının karşılığı verilsin diye Son Saat kesinlikle gelecektir." ( Tâhâ sûresi, âyet 15)

Son Saat kesinlikle gelecektir; herkese çabasının karşılığı verilsin diye onun zamanını gizli tutmak istiyorum" ( Ebu Müslim'den Râzi). Alternatif bir anlam olarak , İbn Mes'ud bu ibareyi " Zamanını neredeyse ( kendimden) dâhi gizleyecektim" şeklinde yorumlamıştır.

Bu âyetin nasıl anlaşılması gerektiği etrafındaki görüş ayrılıklarının ilk nesle kadar uzandığını ifade eden Taberî, İbn Abbas'ın tercihini öncelikli olarak verir. Bizde onu tercih ettik. Tercihimiz "uhfîhâ " şeklindeki okumaya dayanmaktadır. Eğer " ehfiyehâ" kıraatı tercih edilirse , " İhfâ" kökünün hem " gizledi" hem de " açığa çıkardı" şeklindeki zıt anlamlı yapısı ortaya çıkar.( Kur'an Meali)

Konumuz dün bu gündür Müslümanları oyalamakta, inananları bir beklenti içersine sokmaktadır. Halbu ki, Mehdi, Mesih düşüncesi var olduğundan günümüze gelinceye kadar ne gelen olmuş, nede bu mes'eleyi temsil eden insanlar ortaya çıkmamıştır.

" Nitekim ( İsa'yı biz öldürdük diyen) kitap ehli Yahudilerden hiç kimse yoktur ki, onun ölümü arefesinde bu gerçeği tasdik etmiş olmasın. Zira Kıyamet Günü de o onlar aleyhine şahitlik yapacaktır. " ( Nisa sûresi, âyet 159)

Yani: " İsa'nın ölümü" Mevtihi'deki zamir İsa'yı gösterir. Zamirin Yahudileri gösterdiğini savunanlar olmuştur. Fakat bunun için zamirin çoğul gelmesi gerek. Böyle bir görüş ancak Übeyy'den nakledilen mevtihim okunuşuna dayandırılabilir. İsa'ya birinin benzetiilmesi lehum zamirine aykırıdır.

Kaldı ki, kelime le- yu'minne değil le- yu'minune'dir. Son cümledeki yekûnu'nun gizli öznesi ve " aleyhim"deki çoğul zamiri, elimizdeki mushafın okuyuşunu teyit etmektedir. Hz. İsa'nın ölümüne dair kilise tarafından icat edilen bütün bir dini efsanenin temelinde peygamberin beşeri tabiatını içine sindirememenin kafa karışıklığı taşır.

Efsane büyütüldükçe kafa karışıklığı daha da artmış, sonunda her şey içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir. İsa'nın öldürülmediği gerçeğini. Daha derinlerde; İsa ile ilgili yaratılış ve ölüm hakikatini...

" Burada büyük bir açmaz vardır. Şöyle ki; İsa (as) kıyametten önce yeniden dirilip, sonra bütün ehli kitap ona inanacaksa; ehl-i kitabın tamamının yeniden dirilmesi gerekir. Zira ölmüş kimse ona nasıl iman edecek? Bu ise imkânsızdır. Çünkü ayet, inanmayacak bir tek kişinin kalmayacağını haber vermektedir.

Ya da, ayet şu şekilde çevrilmektedir: " Kendi ölümlerinden önce İsa'nın Allah'ın kulu ve peygamberi olduğuna şahitlik edeceklerdir."

Halbu ki ayetin bunlarla alakası yoktur. " Nitekim İsa'yı biz öldürdük diyen kitap ehli Yahudilerden hiç kimse yoktur ki, İsa'nın ölümünden önce bu gerçeği tasdik etmiş olsan" Kendi ölümleri olsaydı,' mevtihi' olmaz, 'mevtihim' şeklinde olurdu.. Hâlbu ki ' mevtihi' kelimesinden ' hüve/o' zamiri İsa'nın ölümünü ifade eder.

Yine,' Çarmıha gerilen bir başkasıydı, İsa ona benzetildi' şeklindeki bazı âlimlerin yorumu da, çarmıh efsanesini esas alan Hristiyanların yaklaşımdır. Ayet Nisa 157) Eğer onların dediği gibi olsaydı, " şübbihe lehü/o ölürdükleri kimse İsa'ya benzetildi" olurdu.

Hâlbu ki ayet, İsa'nın çarmıha gerilmediğini , asılmadığını, Yahudiler tarafından öldürülmediğini belirtmektedir. " onlar onu öyle hayal ettiler, sadece onlara öyle olmuş gibi geldi." demektir. ' Şübbihe lî ifadesi; bana öyle geldi, ben öyle hayal ettim anlamındadır.

İsa'yı Romalılara ispiyonlayan kimsenin Allah tarafından İsa'ya benzetilip, onun çarmıha gerildiğine dair bazı kabullere de, ayetlerde bir destek yoktur Nisa 4/159 ayeti mealen şu anlamdadır: " Yahudilerin İsa'nın ölümünden önce , onun normal bir insan peygamber olduğunu anladılar, onun çarmıhta öldürülmediği gerçeğini gayet iyi bilirler.İsa'da ( kendisine iman etmemeleri , hıyanet etmeleri ve kendisine iftira etmelerinden dolayı) onlar aleyhine kıyamet günü tanıklık edecektir." ( Saadettin Merdin)

Bu ifade edilen Kur'an'a aykırı tüm uydurulmuş hadis formatındaki söz konusu zikredilen bu rivayetler yok farz edilmelidir. Diğer taraftan bir insanın gök yüzünün ikinci katında yaşaması,hayat sürmesi, idame-i hayat etmesi diye bir şey yaratılış sünnetine yani sünnetullaha , doğa yasalarına, tabiat kanunlarına baştan başa aykırıdır.

Bilindiği üzere, insanlar ancak yeryüzünde yaşar, ayağı toprağa basar, yemek yer su içer. Yine Allahü Teala " ( Ey Peygamber!) Biz, senden önce yaşamış hiçbir insana ölümsüzlük bahşetmedik. Hem sanki sen öleceksin de, onlar ebediyyen yaşayacaklar mı ?" ( Enbiya sûresi, âyet 34)

Söz konusu edilen ölümsüzlük kesin ve net bir dil ile vurgulanmıştır. Bu ' Hiç kimseye İsa peygamberde dahildir.Hazreti İsa'nın ölmediğini iddia eden, İsa'nın öldüğünü bildiren yüce Allah'ın ayetlerini inkar ediyor, yalanlıyor demektir.

Diğer taraftan, buna benzer tüm kıyamet alameti anlatımları, hikayeleri kıyametin ansızın ve habersiz kopacağını haber veren aziz Kur'an ayetlerine bühtan ve aykırı şeylerdir

Netice olarak;

Bilinmelidir ki, çağımız destani bir çağ değildir. Eski köy odalarında okunan Battal Gazi, Cenk kitapları zamanı hiç değildir.Zamanımız Kur'an'la buluşma,bilişme, okuma; anlama ve emirlerini yaşama asrıdır.

Günümüz dünyası, bilgi, araştırma, tarihi realiteleri tetkik etme çağıdır. Dünkü tarihlerde anlatılan İsa'nın Şam şehrinin beyaz Minaresine ineceği, Deccal'i öldüreceği, hatta yaşayan mezheplerden en ünlüsü olan Hanefi mezhebine intikal edeceği şeyler hikayeden başka bir şey değildir.

Çünkü Şam şehrinin beyaz minaresinin tarihi yakın bir tarihtir. Onun içindir ki, Mehdi, Mesih, Deccal, kıyamet alametleri tamamen şişirilmiş hikayelerdir. Eski köy odalarını süsleyen, insanların hoşça vakit geçirdikleri zaman dilimleridir.

Daha doğrusu, Mehdi, Mesih, Deccal hikayeleri tamamen insanlarını moralini bozmak, kötümser düşünce sahibi olmalarını sağlamaktan başka bir şey değildir.

Rabbimiz!... Bilgi çağında Müslümanları bilgi sahibi kılsın! Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın