Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ALLAH' I ZİKRETMEK !..  

" Şu halde, beni anın ki ben de sizi anayım! Ve bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin!" ( Bakara sûresi, âyet 152) 
     " İki âyetin başında yer alan edatlar gerekçe gösterilerek âyetlerin birbirinin devamı olduğu söylenmiştir. Bu durumda mana şöyle olur: " İçinizden, size âyetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitab'ı ve hikmeti öğretecek bir elçi göndererek sizi andığım gibi siz de Beni anın.." ( Kur'an Meali).
     Yüce kitabımız Kur'an'ın emirlerine, İslam tarihçilerinin beyanlarına göre, günümüz dünyasında icra edilen bir zikir çeşidine bidayette rast gelmemiz mümkün değildir. 
      Hangi alim, hangi zatı muhterem diyebilir, iddia edebilir ki? Rasulullah (sav), sokaklarda, izbe yerlerde, evlerin odalarında bağıra, çağıra zikir yapıyordu, başını sallayarak, tııpkı mecnun vari bir zikir yapıyor, insanlara gülünç oluyordu? Çünkü,
      Elde Kur'an, dilde Kur'an, gönül ve kalplerde Kur'an gibi bir kitap bulunur iken, sokak ortalarında sarhoş gibi sallanmalara, çırpınmalara lüzum olabilir midir? Şu alıntı yazımda ifade edildiği gibi:
     " Tarif edilen bu zikir şekli yanında toplumda Kadirilerin, Rıfailerin, Aczmendilerin ve diğer bir takım tarikat mensuplarının hay huylarla, cinnet nöbeti tutmuş gibi üst başlarını dağıtarak çırpınma ve tepinmelerle, şişler batırarak ve kızgın demirlerle dağlayarak keramet adı altında insanların gözlerini büyüleyen sihirbazlık veya cambazlıklarla nasıl zikir yaptıklarını bütün vatandaşlar bilmekte ve  ekranlardan seyretmektedir.      Müzik eşliğinde ve bir şef yönetiminde koro halinde yapılan bu seansların, cinnet nöbetlerinin, perişanlık manzaralarının İslam ibadetiyle hiçbir ilişkisi yoktur.      İslam'ın kötü gösterilmesinde ve topluma ürkütücü olarak sunulmasına bu bidat zikirlerin ve mensuplarının etkisi misyonerlerin yıkıcı etkilerinden az değildir.      Yine, saf ve cahil vatandaşlara İslam'ı bu şekilde ürkütücü ve meczupların dinii şeklinde gösteren bu seansların zararı, İslam'a azılı düşmanlık yapan her türlü küfür cephesi mensuplarının  zararından hiç de az değildir.      Şüphesiz bu bidat zikirlerin veya ayinlerin toplumda revaç bulmasında Allah'ın dinine düşmanlık üzere kurulmuş statükonun rolü olduğu kadar, Allah'ın dinini bütün açıklık ve mükemmelliğiyle kitlere ulaştırmayan, Kur'an ve Sünnetle yüz yüze getirmeyip ataların kültürel miraslarıyla oyalayan, yahut Türk İslam'ı, Arap İslam'ı, İran İslam'ı diye milli İslamlar türeten resmi ve gayri resmi hocaların da rölü büyüktür.      Bu olumsuz manzaranın oluşmasında tasavvufun toplum hayatına soktuğu bidat ve hurafelere sarılmakta direnen ve bu bidatları tervic eden bütün ilahiyatçı aydınların rölü bulunmaktadır. Umarız insanlar Allah'ın kitabıyla ve Peygamber'in sahih sünnetiyle yüz yüze gelir ve bu çirkin imajdan kurtuluş imkanı bulurlar..." ( Prof. İ. Sarmış, sayfa 547) 
      Neûzü billah, sanki sessiz, içten, bağıra çağıra olmayıp zikir yapanları, Kur'an okuyanları yüce Allah, bilmemekte, duymamakta ve görmemektedir. İllaki, sokaklarda, köşe başlarında, izbe yerlerde kendinden geçerek zikir yapacaksın. 
     Sanırım, bu kitleler, Kur'an okumasını bilmemekte, okusalarda kalpleri tatmin olmamaktadır. İllaki, kendilerinden geçercesine, yırtınarak zikir yapacaksın.
     Netice olarak;
     Lütfen kendimize gelelim ve gelmeliyiz. Bu mevzuda önerim şu olmaktadır: Sesiyle, soluğuyla mükemmel bir hafızı kelamı dinleyiniz. Onun okuduğu Kur'an'ın da tercümesine, anlamına dalınız. 
     Ne görecek, ne duyacak, ne hissedeceksiniz biliyor musunuz? Kalplerin eridiği, ezildiği, kendinden geçdiği haller hasıl olacaktır. Ama, bir de defler, çalgılar, dambıralar eşliğinde yapılan zikir ayinlerini temaşa ediniz. Emin olun ki, hemen anlayacak, mes'elenin yapay olduğunun farkına varacaksınızdır!.. 
      Çünkü, ne  aziz Peygamberimiz (sav), ne sahabe-i kiram böylesi bir sokak gösterilerine fırsat vermemiş, göz yummamıştır. Zaten bunlar, Asr-ı Saadet döneminden üç asır sonra icad edilmiş,  uyduruk davranışlardır. 
     Zikir yapmak, Kur'an'la içli dışlı olmak, onu taa dimağlarımızın derinliklerinde hissetmektir. Yani, zikir yapmak, zikirle meşgul olmak, hayatımız boyunca Kur'an'la oturup kalmak, onun vermiş olduğu mesajları ömür boyu hayatımızda hissetmek, uygulamak ve yaşamaktır.. Selam ve dua ile...
      Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın