28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ!..
Millet olarak; 1908 yılından beri darbelerle oturduk, ihtilallerle yatıp kalktık. Bilindiği üzere, II. A. Hamid Han'a karşı yapılan 31 Mart darbesi halen belleklerde, zihinlerde terü taze yaşamaktadır.
31 Mart'ta sokağa dökülenler, yürüyüş yapanlar bir şey talep ediyorlardı: " Şeriat isterük" !.. Oysa, Devlet-i Aliyye'yi idare eden, yöneten, imanından, İslamî inancından hiç bir kimsenin şüphe duymadığı insan, Ulu Hakan A. Hamid Han idi!..
Ama ne yazık ki, beynelmilel mahfiller, Mason locaları, Ulu Hakan'ın, hal edilmesine karar vermişler, Anadolu insanı bu durum karşısında ne yapabilirdi ki?..
27 Mayıs da öyledir!.. Mazlum Başbakan Menderes'in bigünah oluşunu, Türkiye insanları bildiği, şahitlik ettiği gibi, dünya milletleri de buna şehadet etmektedir. Menderes; on yıl bu millete hizmet etmiş, yol yaptırmış, teknolojiyi, tekniği, modern tarımı ülkemize getirterek, Türk köylüsüne hizmet etmiştir. Ezanı Muhammediyye'ye hizmetini Yüce Allah bilmektedir.
12 Mart'ta öyledir. 12 Eylül'de, " Bir sağdan, bir soldan" iğrenç sözüyle, suçsuz, günahsız bedenler dar ağaçlarına havale edilmiştir. " Netekim" sözünün kahramanı, dine el atmış, dindara söz atmış, kendine göre bir din uydurmuş zattı.
Ya 28 Şubat ucube düşüncesine ne demeliyiz?..
Üniversite kapılarına coplu görevliler konularak, bunlar gelene cop sallamışlar, direneni coplamışlar ve kodese tıkmışlardır. Bu gün, binlerce, 28 Şubat mağduru gencimiz, ahı vah etmektedir. Neden ve niçin?
İnançları gereğince, düşünceleri namına örtündükleri, kapandıkları, İmam-Hatipli, dindar, mütedeyyin oldukları içindir. Oysa, mes'elenin altında asıl yatmakta olan etken hiç de öyle değildi.Dindarı, müttaki insanı köşeye sıkıştırmak, 15 Temmuz haininin siparişlerini, emrivakilerini yerine getirmekti.
28 Şubat'ın merhum Başbakanı Erbakan'ı tasfiye etmek, onu etkisiz hale getirmek, veya üzerindeki Başbakanlık emanetini bırakarak, 28 Şubat darbecilerine teslim olmaktı.
O Erbakan ki, tüm liderler içerisinde bu gün, 15 Temmuz hainine karşı dik duruşu ile, taviz vermeyişiyle, beynelmilel proje ve mahfiller karşısında bükülmez şahsiyeti ile, eli öpülecek bir liderdi.
Bu gün, bana biri çıkıp da" Hangi siyasi lider, 15 Temmuz hainine karşı dik durmuştur?" diye sormuş olsalar, hemen iki zatı muhteremi işaret ederim: Birincisi merhum Erbakan, ikincisi Devlet Bahçeli'dir, derim.
Hakikaten, Erbakan hoca, 15 Temmuz rüyacısı, hayalcisi karşısında dik durmuş, bükülmemiş, hiç bir zaman da inancından ödün vermemiştir. Devlet beyde öyledir. Onun içindir ki,
28 Şubat, bu aziz millete çok pahalıya mal olmuş, ilim ve irfan yuvalarındaki çocuklarımız, tıpkı bir silindir gibi tankların paletleri arasında ezilmişlerdir.
Gönlümüz isterdi ki, Generalimiz, paşamız, subayımız işlerini yapsınlar, Diyanet; takmış olduğu sarığın hakkını versin, Yargı mensupları vesair üniteler uhdelerindeki görevlerini yapmış olsunlar. Ama, 28 Şubat darbesine kadar bu dürüstlük olmadı, boş yere millet bünyesinde kırgınlık, dargınlık meydana gelmiş oldu.
Sonuç yerine;
İnşallah; bundan sonraki millet hayatımızda, bu tür yanlışlar olmaz, ele, güne, dışa, fırsat bekleyen mihraklara kötü örnek olmayız!..
Çünkü, 15 Temmuz düzenbazı, halen dışarıdan salvo yapmaya devam etmektedir.. " Darbe yaparım, kaldığımız yerden devam ederim" (!) sinsiliğini, cüretkârlığını devam ettirmektedir.
Tabii ki, sayın Devlet Başkanımız R. Tayyip bey; bir din okulundan icazetli olması hasebiyle, bu işlerin üstesinden gelecek, rüyacıya, hayalciye, haşhaşiye, Mehdi'ye , Mesih'e meydanı boş bırakmayacaktır.
Yanı başında görev yapmakta olan Süleyman Soylu bey, uyanık, diri, ileriyi gören, tehlike nereden geliyor, bu tehlikeleri hakkıyla bilen, farkeden bir Bakandır. Allah, yâr ve yardımcısı olsun..
Ümid ederiz ki, bundan sonraki hayatımızda, ne darbe, ne ihtilal, ne da 28 Şubat gibi bir rezilet yaşanmaz. milletimiz, ümitle, azimle, aşkla, sevgi ve saygı ile ileriye bakar, evladlarımız, baş örtüsü, örtünme sıkıntıları çekmezler ve yaşamazlar.
Şairin dediği gibi. " Yüz üstü çok süründün" ifadesinde vurgulandığı gibi, baş örtüsünden, sakalından, saçından, takkesinden, tesbihinden dolayı çok ve çok yerlerde süründük. Rabbim! Bu aziz millete bundan sondaki zamanlarda, huzurlu, maneviyat yüklü yıllar, çağlar nasibi müyesser eylesin! Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın