Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

160 Ülkeye Dal Budak Salan Ahtapot

160 ÜLKEYE DAL BUDAK SALAN AHTAPOT !.. 

     Maatteessüf; tarihi seyr içerisinde en çok mağdur olan  bir milletin evlatlarıyız. Böylesi bir mağduriyet, millet olarak bizim saflığımızdan değil, merhametli, düşküne acıyan, garibin elinden tutan, din denildiği zaman tüyleri diken diken olan bir millet oluşumuzdandır. 

     Selçuklu dönemini inceleyin, Osmanlı'yı baştan başa okuyun, karşımıza günümüzde yaşamış olduğumuz gibi acı, sıkıntılı, üzüntü veren vesaikler ve vak'alar çıkacaktır. 

      Sultan Alparslan'ın suç ve günahı ne idiki, hunharca, zalimce bir serserinin hançerine hedef olmuştur?.. Alamut kalesinde eğitilen, öğretilen esrarkeş, afyonkeş serseri şeyhi, lideri, reisi Hasan Sabbah'ın direktiflerini yerine getirmek için sultana tuzak kurmuş ve onu şehit etmiştir. 

      Kos koca imparatorluk, Batı topraklarında başarılı, düzeyli ve düzenli bir şekilde ilerler iken, bir an oluyor, içte ve dışta düzenlenen tertipler sonucu yüz geri, adım adım geri çekilmeye başlamış, hatta Türkiye toprakları bile bu aziz millet evlatlarına çok görülmüştür. 

     Cumhuriyet döneminde de, böylesi ahtapot vari örgütler çıkarak, Ermeni'nin, Rum'un güçlü olmasını istemiş, solun, sosyalizmin dal budak salarak, vatan evlatlarının beyinlerinde yuvalanmasını, örgütlenmesini talep etmiştir. 

     Şimdilerde 68 kuşağı diye biliinen, tanınan çeteler;  yere göğe sığdırılmamaktadır. Neyin kuşağı, ne yapmışlarda böylesi örgütler poh pohlanır olmuş, alkış görmüştür veya halende görmektedir. Tıpkı bunun gibi,

     160 ülkeye dün bu gündür kol salan ahtapot; rüya ile, sahte kerametlerle, Mehdilikle, Mesihlikle, Hızır anlatıları ile, bu milletin bağrına, bu vatanın kalbine zehirli, zağlı hançerini batırmıştır. 

      Böylesi bir zalim, gaddar, münafık, mülhid insancık (!); neden bir İslam ülkesini tercih etmemiş, neden Medine veya Mekke bir kutsal diyarda yaşamayı tercih etmemiştir? 

       Hani bu ahtapot, Medine hayranı idi, Mekke'ye aşık idi, ne oldu da bu diyarlardan nefret eder hale gelmiş, dört yüz kilo metrelik Pensilvanya katedralinde yaşamayı tercih etmiştir? 

        İslam tarihinde , böylesi bir zulme, şiddete, tedhişe rast gelmek mümkün değildir. Hz. Ebu Bekir (ra) iş başına geçer geçmez, hemen karşısında sahte peygamberleri bulmuş, onlarla mücadele ederek, epey bir zaman İslam'ın potansiyelini, enerjisini buralarda tüketmiştir. 

     Kos koca Hz. Ömer (ra); bir tertip, bir komplo sonucu yani Hürmüzan'ın plan ve desisesi sonucu Ebu Lü'lü tarafından hançerlenerek hakka yürümüştür. Neden ve niçin?  İslam ordusu,ilerliyor, hemde önü alınamaz şekilde ilerliyordu da onun için. Kadisiye ve sair beldeler bir bir fetih ordularının çizmeleri altında çiğneniyor, Pers putçuluğu yok ediliyordu. 

     Veya alın size, Hz. Osman'ın feci şekilde şehadeti, anarşizmin hortlaması, mübarek cesedinin bile geceleyin defnedilmesi hadisesi. 

      Demek ki, beynelmilelcilik, masonluk hareketleri boş durmamaktadır. II. Abdülhamid han, din, iman ve İslam için çırpınan, Kur'an'a, Müslümanlara hizmeti kendisine şiar edinmiş bir deha idi. Sonuç ne oldu? 

      Dünya masonları, farmasonları, el ele vererek, iş birliği yaparak, Filistin topraklarını zoraki elinden almışlar, Kerkük, Musul öz Türk diyarları yabancılara peşkeş çekilmiştir. 

        Onun içindir ki, söz konusu ahtapotun emeli, arzusu, gayesi, ideali nedir ki, bu aziz milletin bağrına hançerini batırmış, millet evladlarının arasına kargaşa sokarak, bunun maksadını bilmeyen, anlamayan bağlılarını devlete, millete, inancımıza, Kur'an'a düşman etmesini bilmiştir. 

      Binlerce suçsuz, bigünah bağlısı olan insanlar, hayatlarının baharında solmuşlar, soldurulmuşlardır. Neden ve niçin? Bunların mes'elesi din için midir? Kur'an uğruna mı fedayı can etmişlerdir? Hayır... hayır.. Yüz bin kere hayır!.. 

      Halbu ki, Şii Humeyni'ye özenen böylesi bir ahtapot, Şii Humeyni'nin ne denlu bir Şii bağlısı olduğunu unutmuş,onun mezhebi uğruna yardan, yarenden geçebilecek durumda olduğunu bir türlü hatırına getirememişti. Ya kendisinin bu uğurda ideali nedir?

     Kur'an desek değil, İslam desek değil, şeriat desek değil, vatan, millet, bayrak, istiklal desek değil, ya nedir bu ahtapotun esas gayesi ve emeli? Bana göre, kanaatimce, masonluğa hizmet, yeryüzü emperyal düşüncesinin İslam'ı yerinde, zamanında susturması, Allah diyen, Kur'an diyen müminleri tepelemekti!.. Ve kısmende olma başarılı da olmuştur. 

      Sonuç yerine;

      Dolayısıyla, bu aziz  millet evlatlarına, fertlerine, din, iman, vatan ve milet namına büyük görevler düşmektedir. Hasmı bilmek, tanımak ve bir daha böylesi bir ahtapotun zuhur etmemesi için müteyakkız durumda olmaktır. 

      " Kale içten fethedilir" fehvasını hiç bir zaman hatırdan, gönülden çıkarmamaktır. Zikredilen bu ahtapot, kaleyi içten fethetmeye, dost görünür düşman rolünü oynamaya çalışmış bir budaladır. 

      Olabilir ki, 160 ülkeden maddiyat, dolar toplayabilirsin, cer edebilirsin. Topladığın bu cerleri, ağlamalar sonucu elde bu tür pis, kirli meblağları ne yapacaksın? 

       Tabii ki, Cia, Fbı örgütleri bundan yeterince nemalanacak, vergilerini, masraflarını alacaklardır. Geri kalan söz konusu kirli, haram parayı nereye gömeceksin, nerede tutacaksın?

      Aziz milletimizin alın teri, ne yazık ki, böylesi aç gözlerin, cingözlerin menfaat aracı olmuş, olmaya da devam etmektedir. Şu günlerde, böylesi bir ahtapotun şerri, milleti, ordumuzu perişan etmesi elan devam etmektedir. Halbuki, subaylarımız, doktorlarımız ve tüm aydınlarımız uyanık olsaydı, kültürlerine sahip çıkmış olsalardı, sıkıntı, problem olmayacaktı!.. 

     Rabbimiz!.. Bu aziz millet evladlarına acısın!.. Her türlü ahtapotun şerrinden, münafıklığından muhafaza buyursun!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın