15 Temmuz Kalkışması Demokrasiye Sıkılan Kuşundur
Bu günkü konumuza; bir hadisi şerifi arz ederek başlamak istiyorum:
" Allah'ım! Faydasız ilimden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım." ( Nesâî, istiâze , 64 )
Tabii ki, ilim tahsil etmede faydalı olunmadır. İnsanlık, toplum, birey ve tüm kitleler böylesi bir tahsil edilen ilimden, tahsilden yeterince müstefid olmalıdır. Hakka ittiba ederken, batıldan uzaklaşmalı, böylesi bir ilim, fert ve toplumu adım adım Allah'a götürmelidir. Ama,
15 Temmuz kalkışmasının aktörü olan hoca kılıklı zavallının, biçarenin; yıllarca camii kürsülerinden ağlaması, göz yaşı dökmesi, sel sümük akıtması ve sonucu gibi olmamalıdır. Demek ki,
Yapılan tahsil, inanç mes'elesi kalpte huşu duyulmuyordu ki, 150 küsur şehide, iki bin küsur insanın yaralanmasına, gazi meclisin bombalanmasına binlerce insanların mağduriyetine sebep olmuştur.
Demek ki, verilen vaazler, kalbine tesir etmiyor, darbeci çömezin gönlünde en küçük bir etki ve tepki bırakmıyordu. Neden ve niçin? Çünkü, doymuyordu, doymak bilmiyordu. Bir hiç uğruna, bir gelenek adına, bir batıl mistik inanç manzumesi namına, göklerde sahte uçmalar için, semavatta Resul'ü bile solda bırakmak sebebiyle, yani tahayyülat, halüsinasyon namına ne kadar uyduruk, hikaye var ise onun için, kitleleri kandırmak, uyutmak, uyuşturmak nedeni ile başarılı olamamış, olması da ölünceye kadar mümkün olmayacaktır.
15 Temmuz Deccali, dua dua yalvarıyor, bir o yana kaykılıyor, bir bu yana kaykılıyor, hıçkırıklarla hakka ilticada bulunduğunu iddia ediyordu. Sonrası malumdur. Tamamı fiyasko, " kabul olmayan dualar" olduğu müşahade edilmiştir.
" Doymayan nefis" ne kadarda azgın, azmış sapıtmış bir nefis idi!.. Ülkemizi, insanlarımızı, din, iman, hikaye, masal anlatımı ile söğüşledi, Afrika, Batı, ABD. Türkistan diyarlarını bile soyup soğana çevirmesine rağmen, o mendeburun pis midesi doymadı, doymak bilmedi.
Görmüş, duymuş anlamış bulunuyoruz ki, kodesten kurtulan müridanı, yeniden, dirilmek, yeniden milleti arkadan hançerlemek için toplanmaya, toplantı yapmaya, yeni yeni örgütlenmeye başladıkları oradan buradan duymaktayız.
Oysa, bu aziz millet bir kere arkadan hançenlenmiş oldu. Sanırım, ikinci defa, üçüncü defa oyuna gelmesi, kandırılması, el ense edilmesi, millet sırtından milyonlar toplanması, devşirilmesi mümkün değildir.
15 Temmuz; bu aziz millete bir us, bir akıl dersi olmuştur. Birliğine, beraberliğine, millî iradesine, millet bütünlüğüne sıkılmış kurşun olduğu düşüncesiyle, bundan sonra millet hayatımızda hiç bir proje, böylesi yapılanmalar kıpırdanma, ayaklanma, millete kurşun sıkma imkanı bulamayacaktır.
Aman Ya Rabbi!.. Neydi o karanlık gece?.. Yıllardır din kisvesi altında, milletin imanını, dinini çalan, hırsızlayan bir hödük, bir meczup, uçakları, helikopterleri uçurmuş, tanklar yollara dökülmüş, zırhlı araçlar kan döküyordu. Hem de acımadan, merhamet etmeden!.. Ancak;
Bu yiğit millet evlatları; mes'elenin, tuzağın,, çevirilen fırıldağın farkına vararak, Baş komutanından tutunda erine kadar, polisine, memuruna, tüm devlet hadimlerine kadar sokaklara dökülmüş, şarlatana meydan okuyordu.
Erkeği, kadını, kızı, kızanı, yaşlısı genci " Allah Allah" haykırışları ile, nidaları ile, bu uydurukçu, din düşmanı sahtekarın oyununu bozmuş, çömezleri bir bir der dest edilerek, yargının huzuruna gönderiliyorlardı.
O gece, hoca efendiler, Diyanet, Müftüler, İmamlar, Müezzinler, hepsi birer "Rıdvan hoca" misali ayaklanmış, minarelerde, Resul'e selamlarla, salavatlarla, tekbirlerle " Biz ölmedik", " Bu milleti öldüremezsin" marşlarını andırır ilahiler, na'tlar, kasideler okuyorlardı.
O gece, hoca efendilerin, haykırışları, gecenin karanlığını, zifiri korkunçluğunu yırtıyor, millet fertlerini bir araya topluyor, bu toplantılar günlerce sürüyordu. Millet evlatları meydan okuyordu: " Behey Dürzi, behey sapık!.. Yine gel, yine gel!" diye meydan okuyorlardı.
Netice olarak;
Millet uyanmış, devlet ricali uyanmıştı!.. Bu din simsarı daha önceki, devlet ricalini kandırırır iken, "kuzu postuna bürünmüş kurt" misali iken, 15 Temmuz ayaklanmasında, artık kimse bu yobazı, hikayeciyi, bu safsatacıyı dinlemiyor, Kur'an'ı dinliyor, onu okuyor, onu anlıyor ve emirlerini yaşamaya çalışıyordu.
Demek ki, millet, kendisine çevrilen namluları, elinin tersiyle itmesini bilmiş, kendisine uzatılan namluları, 15 Temmuz yobazının suratına suratına çarpıyordu. Necip Fazıl üstadın ifade ettiği gibi;
" Kurtulur dil, tarih,/ ahlak ve iman/ Görürler nasılmış/ Neymiş kahraman/Yer ve gök su vermem/ dediği zaman/ her tarlayı sular/ arkımız bizim..."
Son söz olarak; bu aziz milleti kutluyorum: Böylesi, nice badireleri elinin tersiyle itmesini bilmiştir. Haşhaşiler, Şeyh Bedrettin, Sabetay Sevi ve benzeri ahlaksızlıkları tarümar etmesini bilmiştir.. Bu millet evlatları nur olsun, ayaklarına taş, çalı dikeni dokunmasın!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın