15 TEMMUZ DARBESİ, OLMAK VEYA OLMAMAK!..
" Sizin için sevimsiz bir şey olduğu halde, savaş size farz kılındı. Hem sizin hoşlanmadığınız bir şey de sizin için şerli olabilir. Allah, sizin bilmediklerinizi bilir." ( Bakara sûresi, âyet 216)
Bu ayeti kerime mealinden şu gerçeği anlamamız mümkündür: Doğruyu belirliyen sizin beğeniniz değildir; aksine siz beğeninizi doğruya göre belirleyin.
Bu girişten sonra şu gerçeği arzetmek istiyorum: Bilindiği üzere, 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü veya girişimi , hakim veya egemen güçlerin gönüllü uşakları tarafından millet iradesine yönelik düşmanca bir darbe girişimidir.
Diğerleri gibi tıpkı , korku meydana getirmek, milleti korkutmak, İslâm'a yönelişi engellemek ve kitlesel, işgal ve darbelere kendilerince haklı zemin oluşturmak...
O gece, yani 15 Temmuz gece yarısı tüm alanları dolduran inanmış insanlar, darbecileri büyük şaşkınlğa uğratmıştır. Böylesi bir darbe girişimine karşı insanımızın yaygın ve kitlesel tepkisi onurlu, şerefli,izzetli bir duruştur.
Meydanlarda yükselen direniş ruhu, aldatılmışların ve satılmışların zihin dünyasını alt üst etmiştir. Böylesi bir, millet silkinişi, ne 27 Mayıs'ta, ne 12 Mart'ta, ne 12 Eylül'de, nede 28 Şubat'ta yaşanmamış bir millet direncidir.
" Ölüme severek koşan, tanklara , bombalara meydan okuyan insanların hissiyatını darbecilerin üanlaması mümkün değildir. Toplumdaki dinamizm bir anda güçlü bir direniş ortaya çıkarmış ve adeta " Bu yerlerin sahibi siz değilsiniz , biziz!" dercesine, belki yıllarca konuşulabilecek güçlü bir meydan okuma sergilenmiştir.
Meydanları dolduran insanların adeta olmak yada olmamak şeklindeki eylemleri " direniş" , " devrim", " eylem" gibi kavramları kimseye bırakmayan sol, sosyalist çevrelerin kibirli insanlarını da şaşırtmıştır.
Gezi eylemlerinde çadırları zarar gören insanlardan direniş destanı çıkartanlar, tanklara meydan okuyanları , tankın üzerine çıkmakla kalmayıp şehadeti tebessümle karşılayarak tankın altına yatanları anlamakta zorlanmışlardır har halde.
Türkiye'de toplumsal kurallarla , ideolojik okumalarla uğraşan kesimler 15 Temmuz sonrası kitle eylemlerini dikkate alarak, bildikleri ne varsa ,tamamını gözden geçireceklerdir mutlaka. Darbelere , haksızlıklara karşı farklı bir isyan biçimi... Bir direniş ahlâkı... Ortaya çıkan birlik ruhu, mozaikleşen toplumun geleceği ile iilgili olarak iyimser bir taplo ortaya koymuuştur.
Zulme, darbeye karşı koymak için demokrasi havarisi olmak gerekmez. Zulme, darbeye karşı koymak her şeyden önce insani bir duruştur. Bu topraklarda yaşayan herkesin insanca yaşamaya hakkı var, Yaşanan süreçleri ve sonuçları Müslümanların lehine avantaya dönüştürmek mümkündür.
Aksi halde bir yanlışa karşı çıkma adına başka yanlışlara sarılmak durumuna düşülebilir. bir yanlışa karşı çıkma adına başka yanlışlara sarılmak durumuna düşebilir.
15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin diğerlerinden farkları yanları yok değil. Askerin tamamının darbe girişiminde rol almaması , cemaat olarak kendini tanıtan ABD-NATO destekli Fetullahçı Terör Örgütü'nün söz konusu darbe girişiminin içinde yer alması, halkın darbeye karşı direnişi, darbecilerin derhal tutuklanması.." ( Nida, A. M. Ünal, sayı 177, say. 12)
Elbette ki, 15 Temmuz darbe girişimi, sıradan bir mollanın, kıçı pisli bir cahilin başlı başına işi değildir. Darbenin perde arkasındaki odakları, planlayanları, poh pohlayanları iyi bilmek, iyi düşünmek gerekir.
O gecen, tatilim için ülkemde bulunduğum, ilmi bir eseri tetkik etmeye çalışırken, bir anda haberlerin susması, TV.ların karartılması ile karşı karşıya gelmiş olduk. Hemen akabinde gördük, yaşadık ki, milletimiz, yurdun her tarafında sokaklara dökülerek " daha ölmedik", dercesine sokaklara dökülmesi, isyancıların, sözde darbecilerin ümiğini sıkmış, belini kırmıştır.
Kıçı pislikli Feto, bu durum karşısında şaşkına dönmüş, kos koca dünya kendisine dar edilmiştir. Nasıl şaşkına döşülmesin ki, 45 yıllık emeği bir anda heder edilmiş, beyinlerini yıkamış olduğu beyinsiz insanları bir bir ele geçirilmiş, tutuklanmış ve halende tutuklamalara devam edilmektedir.
Netice olarak;
Milletimize, bu hususta büyük işler düşmektedir. Hayali bir düşünceyi, sahiplerini Allah'a hizmet eder olarak görmemektir. Bunların, bu çömezlerin asıl gayeleri vatanımızı başkalarına peşkeş çekmek, bunların elebaşılarının orda burda bu aziz milletin helal paraları çar çur edilmektedir.
Diğer taraftan, halen de orda burda yakalanan sefillere, akıllarını kiraya vermişlere üzülmemek, acımamak lazımdır. Çünkü, bu zihniyet insanların tertemiz İslam inançlarını ters yüz etmekteler, dos doğru sırat-ı müstekim yolunu hayal yolu, tahayyulat yolu durumuna sokmaktadırlar.
Bir kısım gençlerimiz, aldatılan yavrular, bu mes'eleyi bilmeden, derinliğine inmeden, düşünmeden alabora olmaktalar, ne kıbleleri belli, ne inançları dos doğrudur!..
İnşallah!.. Fetö denilen mendebur insancık, arzuladığı, yaşadığı ideallarin gerçekleşmesini görmeden, yani, aşık maşuka kavusmadan cehenneme zümera olarak gidecektir!..
Aslında, böylesii bir hain, gömüleceği yeri tesbit ettirmeli, hangi inanca göre defninin yapılacağını ifade etmeiidir. Cesedi diye bilinen kadavrası yakılacak mı, yoksa Siyonist ideallere göre mi merasimi yapılacak yoksa, masonların ilkelerine göremi defni yapılacaktır. Aksi halde,
Böylesi bir şarlatanı istemiyoruz. Bu topraklara gele bilmesi için, her şeyden önce şehidlerden af dilemeli, gazilerden af arzulamalıdır... Rabbimiz!.. Aziz milletimize bundan sonraki hayatta, başarı, idrak, kavrayış nasip eylesin! Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın