Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

 1 MAYIS BAHAR BAYRAMI!.. 

 " O'duru gökten suyu indiren; ondan hem siz içersiniz, hem de hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler." ( Nahl sûresi, âyet 10) 

     " Onunla sizin için ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve daha nice ürünler bitiren  O. Unutmayın ki bütün bunlarda, düşünen bir toplum için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. ( Nahl sûresi, âyet 11 ) 

        Ayetlerde belirtilen ders gayet çok açık ve nettir. Nasıl ki su biyolojik hayatın kaynağıysa, vahiy de manevi hayatın kaynağıdır. 

     Suyun seması gök, vahyin semasıda arştır. Suyun indiği kalp toprak, vahyin indiği toprak akleden kalptir. İkisi de " indiriilmiş" bir nimettir. Âlemlerin Rabbinin indirdiği su ile hayat bulup da Onun indirdiği vahye sırt dönmek , nankörlüğün daniskasıdır. 

     Onun içindir ki, gece ve gündüz var oldukça iyi-kötü ve bu ikisinin savaşı da devam edecek, var olacaktır. Aziz Kur'an; tek Allah'ın yaratışındaki çok çeşitliliğe dikkat çekiyor. Yaratan tek, yaratılan çoktur. 

     Yaratanın tekliğini, bir oluşunu ihlal eden her türlü inanç, felsefi görüş, sol, solculuk, sosyalizm, liberalizm, kapitalizm, ateizm, deizm ve benzeri yaklaşımlar şirk adı altında nasıl mahkum ediliyorsa , yaratılandaki çokluğu reddeden her türlü yaklaşım da şirkin ve şirk dünyasının bir kutbu olarak görülüp dolayısıyla mahkum ediliyor.

     Yüce vahyin inşa ettiği aklın her türlü batıl, sapık, inkarcı tavırları bir sapma olarak görmesi, elinin tersi ile itmesi, ötelemesi telkin ediliyor. 

       Ne acı ki, Müslüman dünyanın elinde Kur'an vahyi gibi bir nimet bulunur iken, oraya, buraya yalpa yapması, Müslüman nesillerin rast gele savrulması doğru mudur?

      Bilhassa, ülke olarak, millet olarak her yıl sokaklarda, bağıra bağıra, nara nara  haykırışlarla, yumruklar sıkılarak kutlanan 1 Mayıs işçi bayramlarından usanmış, her yıl verilen nica canların ölümlerine içimiz yanmıştır. 

        Bir Batı ülkesinde yaşamış olduğum için zaman zaman 1 Mayıs günlerin Batılı insanların gidişatını, bu güne nasıl ve ne şekil baktıklarını takip etmekteyim. 

       Bizdeki gibi, böylesi bir uğursuz, çapsız, mesnetsiz, dayanaksız günü kutlamak için, naralar atarak İstanbul Taksim meydanına yürümek isteyen zavallı, biçare, avare işsiz, dar gelirli kitleleri gözlemlerim. 

      Taksim alanındaki o menfur kargaşayı, hay huyları kat'iyen unutmam. Ve ha bre  sebep olanlara, gariban insanların ocaklarını söndürünlere, evladlarını babasız bırakanlara beddua etmekteyim. 

      Halbu ki, böylesi rezil bir günü varsın sosyalist ülkeler kutlasınlar, Rusya, Çin Maosu ve benzeri yerler, canhıraş kutlamış olsun, Türk insanının, Türkiye ülkesinin böylesi bir sefil, rezil günle ne alakası olabilir ki, kutlamaktadırlar? 

      1 Mayıs solcu, sosyalist işçi bayramını, bu güne kadar kutladıkda ne faydası olmuştur? "Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir" slogani ile hareket ettiğimiz için, gariban, zavallı, dar gelrli insanlar pisi pisine, körü körüne ölür iken, böylesi rezil bir günü kutlayanlar, fişekleyenler, insanları sokağa salanlar hep rahat etmişler, hep cepleri, keseleri dolu dolu yaşamışlardır. 

      2021 Mayıs ayına girmiş olmamıza rağmen, durum kat'iyyyeen değişmemiş, bundan sonra da değişeceğine kani değilim. Yine, masa başından insanları sokaklara sürenler; göbeklerini şişirecekler, içkilerini yudumlayıp ölenlere kahkahalarla gülecek ve keyifleri çatacaktır. 

     Halbu ki, millet olarak 1 Mayıs Bahar bayramı bizim bayramımızdır. Tabiatın silkindiği, yeşermeğe başladığı, börtü böceğin ötüştüğü, havaların sıcaklarının arttığı, çalışmanın, alınların terlediği günlerin başlangıcıdır. 

      Bendeniz, Batılı insanların 1 Mayısta neler,yapıp ettiklerine şahidim. Üretim, üretim ve çalışmaktan öte bir meşguliyetleri bulunmamaktadır. 

      Batılı insanlar, sütçülük, tavukçuluk, yumurtacılık, mantarcılık, envai çeşit üretimde bulunur iken, bizim insanımızda ha bre Taksim alanına çıkmayı ümit etmekte, oraya çıkmak, o mahalle batıl çelenklerini koymak için neler vermekteler, nelerden geçmektedirler. 

      Be kardeşim, Taksim alanında hiç bir şey yoktur. Bildiğiniz bir alan, orada bir anıt vari bir dikili şey var, bunun dışında oraya çıkmak için ölmenin, ocakları söndürmenin bir anlamı bulunmamaktadır. 

     Sonuç yerine;

     Bir Mayıs günlerinde, Anadolu, Türkiye toprakları bu milletten hizmet beklemektedir.  Bağların çapalanması, ağaçların budanması, ekinlerin sulanması, bozkırın yeşillendirilmesidir. 

      Allah aşkına, ülkemizin kimi yerlerine bir nazar ediniz, ne göreceksiniz biliyor musunuz? Yeşilliğ kurumuş, ağacı olmayan, suları çağıldamayan topraklar!.. 

     Öyleyse ne yapmalıyız? Bırakalım bir Mayıs sosyalist bayramlarını, kendi işimize, gücümüze bakıp, vatanı, vatan toprağını yarınlara hazırlayalım. Orman dikelim, ağaç yetiştirelim, çoraklaşmış arazilere su götüreim, nehirlerimizin suyu Akdenize, Karadenize, Ege denizine boş yere akmış olmasın!.. 

       Bırakalım, boş kuruntuları, elin bir Mayıs rezaletini, kendi işimize bakıp, alınlarımız terlesin, çoluk çocuğiumuz Allah'ın nimetlerinden müstefid olsunlar.

       Ülkemiz toprakları, bölgesel olarak can bitirecek topraklardır. Malatya kaysısı, G. Antep fıstığı, zeytini, K. Maraş'ın biberi, balıkçılığı, Karadenizin hamsisi, kıyıların insanımıza hizmeti, Aydın'ın inciri, Manisa'nın üzümü dillere destan nimetlerdir. 

     Tüm bu nimetleri bir taraf ederek, Adana'nın bakir topraklarını ihmale uğratıp, sokaklarda Sosyalist bayramı kutlamak, bağırmak, çağırmak ne demektir? Rabbimiz, bu aziz millet evladlarına sağ duyu, basiret, ileri görüş bahşeylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın