Allah’a bağlanmak insanı özgürleştiriyor
İslam dini ile şereflenen Romanya vatandaşı Teodora (Fatma) Gabor, Akit’e yaptığı açıklamada, “Allah, Ali İmran Suresinde diyor ya: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”. Ondan sonra dedim ki, asıl O’na sarılmam gerekiyor. Allah’a bağlanmak insanı özgürleştiriyor. Bağlandıkça özgürleşiyorsun. Müthiş bir durum” ifadelerini kullandı.
İslam’ın bu topraklardaki varlığından rahatsız olan bazı iç ve dış odaklar sürekli yaptıkları yayınlarla başörtüsünü çıkaran kızları deist ve ateist olan Müslüman gençleri köpürterek haber yapıyor. İslam’dan kaçış dinden kopuş algısı oluşturmaya çalışan odakların iyi niyetli olmadıklarını hepimiz biliyoruz. Müslümanların çeşitli imtihanlarına rağmen İslam, ebedî ve ezelî bir din olarak insanlığa şifa sunmaya devam ediyor. Dünyanın her yerinde arayış içindeki insanlar İslam’la şerefleniyor hayatlarını güzelleştiriyor. Bugün dinimizle şereflenen Romanya vatandaşı Teodora (Fatma) Gabor ile arayış hikayesini konuştuk.
Hristiyanlığı sadece mum yakmak olarak gördüm
İslam’la şereflenme hikâyeniz nasıl başladı?
- Adım Teodora Gabor, Romanya vatandaşıyım. Aslında çok derin bir yolculukla başladı. Ölüm korkusu tetikleyici oldu. Bir gece balkona çıktım ve ilk defa haykırarak ağladım. Ben yetimhanede büyüdüm. O dönemde sürekli annemi aradım. Okumayı ve bilhassa yazmayı çok seviyordum. Yazmayı ilk öğrendiğim de ilk gayem anneme mektup yazmaktı. El yazısıyla ilk mektubu hazırlamaya başlamıştım. Kaligrafiye de önem verirdim. Ama anneme mektubumu yazarken ağlamıştım. Ve annemin duygumu hissetmesi için de gözyaşlarımın mektuba akmasına izin verdim. Kaligrafi bozulmuştu ama benim için mühim olan duygularımın annem tarafından hissedilmesiydi.
Anneniz cevap yazdı mı mektuba?
Annem mektubuma dönmedi. Bundan ötürü sürekli bir bağlanma arayışım oldu. Benim yolculuğumun da buradan başladığına inanıyorum.
Hristiyanlık iç dünyanıza bir şey sunmadı mı?
- Hristiyanlığı sadece okulda kiliseye gitmek, mum yakmak olarak gördüm. Daha fazlası yoktu.
İslam’la tanışıklığınıza kitaplar mı vesile oldu?
- Türkiye’de oturduğum binanın koridorunda geri dönüşüme gönderilmek üzere koyulmuş bir kaç kitap gördüm. O anda komşumun kapısını çalarak kitapları almak için izin istedim. İslam ansiklopedisi bir kitapla karşılaştım. Kitabı bilinçli olarak rasgele bir sayfa açtım. Açılan sayfada cehennem bölümü ile karşılaştım. Devasa bir kitap benim için. Türkçe zayıf ve onu anlayacak durumunda değildim. Komşuma gidip bunlarla alakalı bir kitap istedim. O da bana küçük bir ilmihal verdi. Aldığım kitaptan hiçbir şey anlamadım. Komşuma geri verdim. Ama bir şekilde başlamam gerektiğini düşünüyordum. Lakin kimseye ne demem gerektiğini de bilmiyordum. Komşumdan yine kitabı istedim ve lügat ile idrak etmeye çalıştım. Ama yine çok anlayıcı bir şekilde ilerleyemiyordum.
Kitapların dışında bir etki yaşadınız öyle mi?
- Bu süreç içerisinde, bir gün oruç ayında balkonun açık kapısından ezanı daha önce hiç duymadığım kadar güzel dinlemiştim. Beni çok etkilemişti. Aynı anda milyonlarca insanın aynı anda çatal kaşıkla bir musiki içinde yemeğe başlamasından çok etkilendim. O duygu ile ben de orucu tutmak istedim. 30 gün boyunca gusül nedir, kelime şehadeti nedir, imsak vakti nedir bütün bunları bilmeden oruç tuttum. Hatta hayız olmama rağmen yine oruç tuttum.
Komşularınızın tepkisi ne oldu?
- Komşularım beni öyle görünce duygulandılar. Onlara namaz kılmak istediğimi, bana öğretmelerini rica ettim. Bir gün komşum beni camiye götürmek istedi. Daha önce okulda da şort, eşofman giyerdim. İlk defa o gün etek giydim. Komşum başıma bir örtü bağladı. Daha sonra beni alıp en yakın camiye götürdü ve beni orada bıraktı.
Kur’an-ı Kerim’i nasıl öğrendiniz?
- Camiye gittiğim gün hoca bana elif cüzü verdi. İnanılmaz derecede duygular yaşadım. Ben Latin harfleri beklerken sağdan sola okunan bir alfabe ile karşılaştım. Ve bu harfler çok hoşuma gitti. Nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum, tıpkı yer yazısı gibi birbirleriyle bir hareket oluyor. O kadar çabuk öğrendim ki, 5. gün Kur’an’a geçtim. Anlamlarını hocama soruyordum. “Ya eyyühellezine amenü” ile başlayan cümleler çok hoşuma gidiyordu. “Altından ırmaklar akan cennet” ayetlerini de çok seviyorum. Komşularım her Cuma günü Kur’an okuyordu. Başlarda çok seviyordum. Hatta Yasin suresini de ezberleyene kadar her gün okuyordum. Komşularım Kur’an okuduktan sonra dua ediyor, yemek yiyor, günlük sohbetlerden konuşuyorlardı. Kısa bir süre daha devam ettim. İçimde hâlâ eksik bir şey vardı.
Namaza başlamanız nasıl oldu?
- Bizim evimizde namaza ilk ben başladım. Daha sonra büyük kızım başladı. Eşim ise daha geç başladı. Bir süre sonra komşularımla Kur’an okumaya ara verdim. Çünkü içimdeki aradığım şeyi o ortamda bulamadım. Bunu küçümsemek için söylemiyorum sadece derinlikte bir şey yaşıyordum ve açığa çıkması için yardım arıyordum.
Türkiye’den Müslüman yazarları okuduğunuzu görüyorum. Okumak sizin için ne anlam ifade ediyor?
- Ben bütün gayretimle Türkiye’deki yayınları okumak için Türkçe öğrenmeye çalışıyordum. Çünkü ancak okursam nitelikli insan olabileceğimi düşünüyordum.
Müslüman olduktan sonra hangi sorunları yaşadınız?
- Büyük kızım okulunu hep birincilikle bitirirdi. Ama daha sonra okumayacağına karar verdi. Çarşaf bile giymişti. Ben ise okumasını istiyordum. Evde çok sert tartışmalarımız geçti. Diğer aile üyeleri bile çok fazla camiye götürdüğüm için kızımın böyle bir karar verdiğini söylediler. Beni sorumlu tuttular.
Bu konularda size yardımcı olan var mıydı?
- İslam’a yeni giren kişilerin nasıl başlaması gerektiğini bilmiyorduk. İkimiz de zorlandık. Ben ise din hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Derin duygularım vardı. Daha sonra dönemin Sultanahmet imamı bize yardımcı oldu. Elinden geldiğince sorunların çözülmesi için bilgilerini aktardı.
Müslüman olduktan sonra hayatınızda ne değişti?
- Ben bir vâkıfa gitmeye başladım. İlk defa beni bir arkadaşım götürmüştü. Kızımın gittiği yere gittim. Herkes feraceli veya çarşaflıydı. Benim böyle bir beklentim yoktu. O görüntünün içinde olmak istemedim. Buna hazır değildim. Eve ağlayarak döndüm. Ama beni etkileyen ise büyük kızım oldu. Çünkü vakfa gittikten sonra davranışları çok değişti. Babasına, kardeşine, bana olan muhabbeti çok farklılaştı. Ve o vakit anladım ki, benim İslam’da aradığım işte bu. İçimdeki olan özlem oydu. Ve sonra hakikaten anladım ki dışa bakmak insan için çok bir şey ifade etmiyor. O feracenin altında taşınılan nitelikler çok önemli. Gidip-gelmeye devam ettim. İlk kampımızda mescidi süpüren bir kadın hadisi duydum. Dengem orada alt-üst oldu. Müslümanlar, oruçlu iken doktor da hizmetçi kadın da aynı anda yemek yemeye başlamaktadır. O an zihnimde farklı düşünceler canlandı. Misal olarak, bir kurum düşünelim. Bu yapının içindeki hoca, aşçısı, hizmetçisi, talebesi hepsi bir arada oraya hizmet etmek için çalışıyor. Sadece hocayı görürsek zulmetmiş oluruz. Çünkü Efendim Hz. Muhammed (s.a.v.) neden mescidi süpüren bir kadın için ağlasın? Orada esasında bir bütünlük ifade ediliyor. Namaz da yine aynı şekilde bir bütünü karşılıyor. Bunun gibi birçok etken oldu. Ayetlerde ve hadislerde benim içimi büyüleyen birçok şey vardı.
“İslam evrensel bir din"
Bilgiyi nasıl içselleştirmeliyiz?
- Çok eksiklerimiz var. Hadislerin anlatmak istediği şeyi, nefsimize göre anlamaya çalışıyoruz. Bu çok tehlikelidir. Bu yüzden Allah’ın adaleti ortaya çıkması mümkün değildir. Mescidi süpüren kadın benim için hayatın değişen noktası oldu. Hiç kimse diyemez ki ben bu kademdeyim. Baktım ki birçok insan hiçbir bilgi sahibi değil ama halleri o kadar çok güzel ki. Elbette bu yetmez çünkü İslam evrensel bir din. Hak ile batılı çok iyi bilmemiz gerekir ki hayat bulsun. Yani, her ikisi de lazım, ki yürüyebilmek için. İlk zamanlar içimdeki duyguyu ortaya çıkarmak için bir bilgim yoktu ama hissim vardı. Duvara ilk tosladığımda, oturup düşündüm “Rabbim ben ne yapmalıyım. Bana yolunu göster” diye dualar ettim. Öyle bir şey ki elimde malzeme olmadığı için bocaladım.
Herhangi bir Müslümanın hatasını görünce sizde nasıl his oluşuyor?
- İslami ortama girdiğimde cennete girmiş gibi algılıyordum. Sonra anladım ki her insan hatalı olabiliyor. Ki ben de hatalı biriyim. O zaman ben bunu nasıl yakalayabilirim? Tanıdığım Müslümanlara hocalara çok bağlandım. Daha sonra hata yaptığımı fark ettim. Allah, Ali İmran Suresinde diyor ya: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”. Ondan sonra dedim ki, asıl O’na sarılmam gerekiyor. Hocalar vesile olur. Ama o kadar zor ki. Tabii ki, Allah’a bağlanmak insanı özgürleştiriyor. Bağlandıkça özgürleşiyorsun. Müthiş bir durum.
İslam’ın evrensel diliyle alakalı düşünceleriniz nedir?
- Dinimizin gerçekten evrensel bir dili var. Diğer bütün dinleri kendi içinde kapsıyor. Ben buna inanıyorum. Güzel, çirkinliğin karşısında değer buluyor. Yani, batı düşüncesi olmasaydı hakikati bulmak çok zordu. Çünkü ben o zeminin içinde büyüdüm. Belki bir taraftan benim için avantaj oldu. Olgunlaşma sürecim devam ediyor. Kendimi yetiştirmeye okumaya düşünmeye devam ediyorum. Hakikat arayışım sürüyor.
“Her zaman yardım eden bir insan oldum”
İslam’la tanıştıktan sonra tavır davranışlarınız değişti mi?
- Komşularıma daha anlayışlı merhametli bir gözle bakıyorum. Her zaman yardım eden bir insan oldum. Allah Teala, Rad suresinde 11. ayet-i kerimede diyor ki: “Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlardaki bulunanı değiştirmez.” Eşimle olan muhabbetimiz arttı. Huzurumuz çoğaldı. Benim eşime hürmetim, saygım arttı. Ben İslam’ın istediği gibi değiştikçe, gördüm ki eşim de değişti. Kızlarımla olan iletişimim daha güzel oldu. Sokakta karşılaştığım insanlara daha fazla selam vermeye başladım. Daha fazla yardımsever oldum.
İslam, benim için çok dengeli bir din. Birçok ayetle karşılaşmam ile bunu kavradım. Hiçbir insan ben en son noktasına eriştim diyemez. O kadar güzel bir denge ki bu, insan oturduğu yerde kala kalıyor.
Kaynak:Yeni Akit
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın