Yeni Ramazanlar ve Siyonist müdahaleler
Günümüzde Ramazan’ı bir eğlence kültürünün öğesi haline dönüştüren zihniyet terk edilmiş yeniden özüne uygun ihya edilmeye başlanmıştır.
Yazıya başlarken bir hakkı teslim edelim, sonrasında özeleştirimizi yapalım.
ARTIK ‘YENİ RAMAZANLAR’IMIZ VAR
Günümüzde Ramazan erken Cumhuriyet dönemine göre daha anlamlı hale gelmiştir. “Nerde o eski Ramazanlar”diyerek Direklerarası tarzı eğlence kültürüne özlem duyan serzenişler giderek yok olmakta. Kanto, müzik, eğlence ve Ramazan! Bugün bunu anlamak mümkün değil. Günümüzde Ramazan’ı bir eğlence kültürünün öğesi haline dönüştüren zihniyet terk edilmiş yeniden özüne uygun ihya edilmeye başlanmıştır.
Kentte yaşanan Ramazan’ın güzellikleri olarak; Ramazan çadırları, dini içerikli TV programları, sivil toplumda sohbet-söyleşi kültürünün gelişmesi, yeniden cami gezme geleneğinin canlanması, üniversitelerde öğrenci kulüplerinin Ramazan etkinlikleri, küçük çaplı kitap fuarlarını görmek mümkün.
‘ORUCU BOZAN ŞEYLER’İ BİR TÜRLÜ ÖĞRENEMEDİK
Ramazan’ı toplumsal açıdan ihya etme konusunda yeni bir vizyon ortaya koyduk ve fakat toplum olarak ortaya konan bu vizyon ile birlikte dindar kitlenin dini fıkıh bilgisi aynı derecede gelişmekte midir? Bu sorunun cevabını acaba TV programlarında arayabilir miyiz?
Bu açıdan bir tıkanmışlık hissediyorum. Şöyle ki; TV’deki Ramazan programlarına baktığımızda her sene aynı tekrarı görüyoruz. İzleyici sorularına baktığımızda her yıl ‘orucu ne bozar, ne bozmaz’dan öteye geçemiyoruz. Oysa bu gibi basit fıkıh sorularını okulda, aile içinde çözebilmemiz gerekiyor. Maalesef başlangıç düzeyindeki fıkıh bilgisine takılı kalmış olmamız, medya alanlarında Ramazan’ın daha farklı, daha toplumsal veya daha derin boyutlarını konuşmaya fırsat vermiyor.
“RAMAZAN İÇE DÖNÜŞ AYI” MIDIR?
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Emr-i bil-maruf ve nehyi ani-l münker ile sorumlu bir ümmet için Ramazan’ı şu çağda manevi dinginliğin derinliğinde yaşamak bir lükstür. Konformizmin en son noktasıdır bana göre.
Madem Ramazan’da Müslümanlar gündelik işlerinin ötesine geçerek yılın muhasebesini yapmaktadırlar, o halde bu muhasebe kul olarak yükümlü olduğumuz tüm alanları kapsamalı. Açmak gerekirse;
Eğer Ramazan daha iyi Müslüman olma çabasıysa kendimize şu soruları da sormalıyız;
İyiliği emredip kötülükten nehyetme adına ne yapıyorum?
Cihat emri için ne yapıyorum?
Kıymetli ve kutsal gördüklerim için ne yapıyorum?
Batı hegemonyasına alternatif olacak bir medeniyet ve adalete susamış insanlık için ne üretiyorum?
Din olarak seçtiğim İslam ile ne kadar dönüşebiliyor, ailemi, çevremi ne kadar dönüştürebiliyorum?
Bu sorular kapsamında; Kudüs işgalcilerin zulmü altında inlerken, ümmet esaret halindeyken, Ortadoğu kan deryasında yüzerken… Ramazan’ı her gün bir cüz okumakla, iftar sonrası teravihlere giderek televizyon yayınlarıyla evlerimize ulaşan dini sohbetler üzerinden gözyaşı dökmek suretiyle geçiştiremeyiz, bir mümin olarak bununla yetinemeyiz.
“SİYONİST-YAHUDİLER HER RAMAZANI BURNUMUZDAN GETİRİYOR”
Doğrudur, Siyonist kafa yeryüzü Müslümanlarının tamamını aynı anda, aynı halka içine alan ve müthiş bir sinerji oluşturan ‘Ramazan birlik ruhu’nu hazmedemiyor. Yüzyılı aşkın bir süredir uğraştıkları böl-parçala-yok et mantalitesi, sınırları aşan bir manevi kuşatmayla yok oluyor çünkü.
Bu hazımsızlıkla, bu kin ve nefretle neredeyse her Ramazan Gazze’ye bombalarla saldırıyorlar. Bu sene de işgalin boyutlarını bir aşama daha ilerleterek yine Ramazan’da “keyfimizi kaçırdılar!” Bu tabiri tırnak içine aldım çünkü Ramazan daha önce belirttiğim gibi sadece bir içe dönüş değil aynı zamanda ümmet ölçeğinde ‘kendine geliş’i sembolize etmelidir. İsrail Gazze’ye saldırmadan önce dönüp şöyle bir boy aynasında kendimize bakmalıydık. Onlar vurmadan, işgal altındaki Kudüs için ne yapabiliriz’i konuşmalıyız, konuşmalıydık…
Oruç insanı ve toplumu pasifize eden, bitkin bir şekilde iftarı beklemek suretiyle aklı ve fikri dumura uğratan bir ibadet değildir.
Son yıllarda bu noktada farklı aksiyonlar görmekteyiz.
Mısır’da Rabia Meydanı’nda halk darbeye tam da Ramazan ayında direniş göstermiştir.
2018 Ramazan’ındaki İstanbul Mitingi de İsrail zulmüne karşı tarihe geçmiştir.
Dileğimiz ve duamız;
Ramazan ümmete can suyu olsun.
Ümmet Ramazan’da hayat bulsun.
Betül Soysal Bozdoğan
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın