Diyanet’te bayramlaşma
DİYANET HABER - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet merkez teşkilatında görev yapan personelle bayramlaştı.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet merkez teşkilatında görev yapan personelle bayramlaştı.
Bayramlaşma programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Geleneksel hale getirdiğimiz bu bayramlaşma buluşmasında öncelikle hepinizin geçmiş bayramını tebrik ediyorum. Nice bayramlara ailelerimizle, çocuklarımızla, milletimizle, iyilik içerisinde sağlık, afiyet içerisinde iman ve İslam içerisinde kavuşmayı Yüce Rabbim nasip eylesin.” diyerek sözlerine başladı.
Bugüne kadar nice bayramlaşmalar yaptıklarını ifade eden Başkan Görmez, “Biz bu bayramları nasıl geçiriyoruz? Gerçekten hakkını veriyor muyuz? Bayramları değerlendirebiliyor muyuz? Bunun üzerinde hep durmamız gerekiyor. Sevinç ve hüznün karışık olduğu bayramlar yaşıyoruz. Bir taraftan seviniyoruz, bir taraftan hüzünleniyoruz. Hac ibadetimizi ifa ettik. Haccın aynasından İslam dünyasına, biz Müslümanlara, ülkemize, milletimize baktığımızda hem sevinç duyacağımız hususlar görüyoruz hem de bizi üzen hadiselere şahit oluyoruz. Seviniyoruz çünkü; hac, kurban, bayram aynı zamanda umut aşılıyor.” dedi.
Başkan Görmez, Merkez teşkilatında görev yapan personele yönelik gerçekleştirdiği bayram değerlendirmesi konuşmasında şu hususlara değindi:
“Hac, kurban, bayram bize yeniden diriliş imkânı veriyor…”
Hac, kurban, bayram bize yeniden diriliş imkânı veriyor. Yeniden, hiçbir zaman İbrahim milleti, Hz. Muhammed’in (s.a.s) ümmetinin kıyamet sabahına kadar baki kalacağını bize müjdeliyor. Hac, kurban, bayram bizim daima ayakta kalacağımızı gösteriyor. Ama haccın aynasından İslam dünyasına baktığımızda üzülüyoruz. Hac bize bütün varlığa bütün mevcudata, bütün kâinata karşı şefkatli, merhametli olmayı öğretiyor, börtü böceğe bile dokunmamamız gerektiğini öğretiyor. Sivrisineğe bile dokunmamamız gerektiğini öğretiyor. Ama haccın aynasından İslam dünyasına baktığımızda kan gövdeyi götürmeye devam ediyor. Kardeş kardeşi katlediyor, insanlar ölüyor. Hac bize aynı zamanda eşit olmayı öğretiyor; ırkların, renklerin, dillerin Allah katında farklılık teşkil etmediğini, üstünlük teşkil etmediğini öğretiyor. Üstünlüğün takvada olduğunu öğretiyor. İhram giydiğimiz zaman bütün makamlardan, mevkilerden, bizi farklı kılan, Allah'a kul olmaktan uzaklaştıran farklılıklarımızdan bizi arındırıyor ama İslam dünyasına baktığımızda ırkçılık mezhepçilik almış gidiyor ve Müslümanlar Allah'ın istediği yerde değil.
“Haccın aynasından İslam âlemine baktığımızda; kıblesini, yönünü, istikametini şaşırmış bir İslam dünyası görüyoruz…”
Haccın aynasından baktığımızda hac bize aynı zamanda ahiretimizi gösteriyor. Bu dünyanın ne kadar fani olduğunu gösteriyor. Ahiretin ne kadar baki olduğunu, ebedi olduğunu gösteriyor ve bizim hepimizin aslında o dünyaya ait olduğumuzu gösteriyor. Ama haccın aynasından kendi halimize baktığımızda dünyevileşme girdabında kıvrandığımızı görüyoruz. Aynı şekilde hac bize tarihimizin, medeniyetimizin ayakta olduğunu gösteriyor. Yönümüzün, istikametimizin neresi olduğunu bir kez daha gösteriyor. Fakat haccın aynasından İslam âlemine baktığımızda kıblesini, yönünü, istikametini şaşırmış bir İslam dünyası görüyoruz. Haccın, bayramların ne kadar büyük bir umut olduğunu, ne kadar büyük bir dirilişi imkânı verdiğini bilmeliyiz ve ona göre bir çaba içerisinde olmalıyız. Bütün bu konularda bize büyük görevler düşüyor. Diyanet Teşkilatında çalışan her arkadaşımıza çok büyük görevler düşüyor.
“Yeryüzünde bir müminin sahip olabileceği en büyük talihe sahibiz…”
Nasıl ki bu bayramlarda herkes kendini hesaba çekiyorsa bizim de kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor. Hacda görevli arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde de ifade etmeye çalıştım; “Şükretmekten aciziz.” Cenab-ı Hakka ne kadar şükretsek azdır. Cenab-ı Hak bizleri yeryüzünde öyle bir yerde istihdam ediyor, öyle vazifelerde istihdam ediyor ki bizler ona şükretmekten aciziz. Çokça şükretmeliyiz. Peygamberlerin makamında, dinini öğretme makamında, kitabını öğretme makamında, insanların ibadetine rehberlik etme makamında istihdam ediyor. Az şükrediyoruz, çok şükretmeliyiz. Yeryüzünde bir müminin sahip olabileceği en büyük talihe sahibiz.
“15 Temmuz’u sadece biz değil bütün dünya yaşamış…”
Bu sene, Hacca 15 Temmuz şehitlerimizin ailelerini de götürdük. Fakat hacılarımızın 15 Temmuz’un gölgesinde Hac ibadetini yaptığına şahit olduk. Dualarında 15 Temmuz vardı. Bir şeye daha şahit olduk. 15 Temmuz’u sadece biz yaşamamışız bütün dünya yaşamış. Bütün İslam dünyası bizimle birlikte 15 Temmuz’u yaşamış ve hakikaten belki biz içinden geçtiğimiz için farkında değiliz, ilerde tarihler yazacak çok büyük bir badireyi atlatmışız. Düşünün, Allah korusun eğer başarılı olsalardı tıpkı Suriye'de olduğu gibi bütün tarih boyunca mazlumlara umut olmuş, bu topraklarda bu milletin evlatları, askerler belki kendi aralarında iki gruba bölünecek köşe başında silahlarla birbirlerini öldürecekti. Allah korusun. Polisle asker karşı karşıya gelecekti. Milletin fertleri karşı karşıya geleceklerdi. Biz, belimizi zor doğrulturduk. Onun için Cenab-ı Hak bizi çok büyük bir faciadan kurtarmış. Hamdolsun.
"15 Temmuz gecesi biz ne yaşadıysak Müslüman kardeşlerimiz de onu yaşamış.."
Hacda birçok ülkeden gelen Müslümanlarla konuştuğumuzda görüyoruz ki hepsi 15 Temmuz gecesi biz ne yaşadıysak onlar da onu yaşamış. Biz evimizde duramadık, onlarda duramamış. Biz, sokağa çıktık, onlar da sokağa çıkmışlar. Biz, camilerde salalar okuduk, onlar da okumuşlar. Biz, camilere gittik dua ettik, onlar da dua etmişler. Medine'de birisi anlatıyordu: “Biz Medine'de insanların gruplaşarak gece saat birden, ikiden, üçten sonra Mescid-i Nebevi'ye gelip Ravzayı Mutahhara’nın etrafında gözyaşı döküp, bir tek amaçla dua ettiklerini ilk defa şahit olduk. Suriye işgal edildi, Gazze'ye saldırı oldu. Biz, böyle bir şey görmedik. Dünyanın her yerinde, büyük hadiseler yaşandı. Farklı ülkelerde yaşayan insanların gruplar halinde gelerek Ravzayı Mutahhara’nın etrafında dua ettiklerini ilk defa şahit olduk.”
“Eğer Türkiye'de darbe başarılı olsaydı biz Gazze'de o gün umudumuzu kaybetmiştik dediler...”
Mekke’de, geleneksel hale gelen Dünya Hac Organizasyon Başkanları Buluşmasında 40’a yakın İslam ülkesinin temsilcileriyle bir araya geldik. Konuşma yapan bütün İslam ülkeleri temsilcileri sözlerine Türkiye’de yaşanan darbe girişimine değinerek başladı. Gazze'den gelen Bakan o gece Gazzelilerin nasıl ayakta olduğunu anlattı. “Eğer Türkiye'de darbe başarılı olsaydı biz Gazze'de o gün umudumuzu kaybetmiştik” dedi. Dünyanın her tarafından gelenler bundan söz ettiler.
Dünya genelinde 239 bin kurban kesildi
Bu sene bizi sevindiren bir husus da, Türkiye Diyanet Vakfı'nın kurban kampanyasında gösterdiği yüksek başarıdır. Biz, 2009-2010’lu yıllarda 16 bin kurban kesmişiz. Bu sene tüm dünyada 239 bin 400 kurban kesmişiz. Önümüzdeki yıl en az 250 bin keseriz diye umut ediyorum. Uzaktaki Müslümanlar, “Biz bayramın geldiğini Türklerin buraya geldiğinden anlıyoruz” diyorlar. Hem yurt içini hem de yurt dışını ihmal etmemeliyiz. Sayıyı çoğaltmalıyız.
Başkan Görmez, konuşmasının ardından merkez teşkilatta görev yapan personelle bayramlaştı.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın