İnsan nefsi ve şehirler
MEDYAMuhammed Sâdık'ın talebeleri için kaleme aldığı bir eser olan Risale-i Mahbûb'da nefsin dört mertebesi sembolik bir lisanla, her biri bir şehre...
...
b) Mahalle-i Mücâhidîn: Ol mahallenin ahâlîsini gördüm; cümlesi âlim-i âmil ve fâzıl u kâmil ve mücâhid-i Âkil, zâkir ü şâkir, namâz ve oruç ibâdât ve riyâzât, huzû'u huşû' ve za'îfü nahîf ve halvette ve uzlette sâkin [ü] sâkit bîçâreler cümlesi mahalle-i mücâhidînde sâkin olmuşlardır ve cümlesi ahlâk-ı zemîmeden ve şirk-i hafîden ve gafletten âzâd olmuşlar tecelliyât-ı esmâ ve ef'âl ve sıfâtla yanmışlar. Gözleri yaşı revân olup bu ibtilâlarla kalmışlar. Gâfil olan avâm-ı nâs ise bu makâmda olan kimseleri gördükte insân-ı kâmil zannedip ziyâretlerine varıp ayağına yüzler sürüp himmet taleb ederler.
Beyt
Kendi de muhtâc-ı himmet ey dede
Kande kaldı gayriye himmet ede.
Fakîr dahi ol mücâhid mahallesinde nice seneler ikâmet edip onlarla ülfet ve sohbet ve hâllerine mahrem olup bâb-ı rızâda mukîm ve sabr u tahammül ve kanaat ve tevekkül ve gayret-i mücâhede ve zikr ü fikrden hâli olmadım.
Badehû ol mahalle-i mücâhede sâkinlerinden bir âlim ve âmil ve fâzıl bir câna derd-i derûnumu nakleyledim ki;
"Azizim fakîr dâîniz garîbü'd-diyâr ve âşık-ı bîçâreyim. Şirk-i hafî ve gaflet ve zulmet illetine mübtelayım. Bîgönül olmuşum. İnâyet edip merhem-i şâfî kerem buyurasız" dedikte cevâb ettiler ki;
"Senin tâlib olduğun merhem-i şâfî bilir mürşid-i kâmil ve tabîb-i hâzık bu mahalle-i mücahidînde sâkin olmazlar. Onlar hâlen kal'a-i 'mutmainne'ye karîb bir mahalle-i murâkıbîn vardır, onda sâkin olurlar ve maraz-ı kalbe devâ ederler. Senin aradığın tabîb-i kulûb olan cânlar onda mevcûddur" dedikte;
c) Mahalle-i Murâkıbîn: Hemen mahalle-i mücâhidînden fâriğ olup mahalle-i murâkabeye varıp onda sâkin olup ahâlisini gördüm ki her bir murâkıb baş zemînde zikr-i kalbîde veled-i kalb sâhibleri olup huzû'u huşû' ve huzûrda melûl ve mahzûn ve mağmûm ve bî-nutk ve bî-lisân hayret-i hayrân ve sergerdân olup zâhirleri harâb ve bâtınları mamûr ve meşrebleri halîm ü selîm ve teslîm ü rızâda havf-ı Hudâ'dan birbirleriyle ülfet etmezler ve ilm-i hikmetle birbirlerini meşgul etmezler. Ve birbirlerinin murâkabelerine ve muâmelelerine bâr olmazlar.
Fakîr dahi ol murâkabe mahallesinde onlar gibi sâkin olup murakabede olup hakîkati murâkabe, tecellî-i esmâ sıfâta muntazır ve müterakkib olmak imiş, bildim. Gafletten âzâd oldum. Amma şirk-i hafîden temâm halâs olmadım ve gönül zulmetinden âzâd olmadım ve bir dem şâd olmadım. Evvelki hâlimden ziyâde gözlerim yaşı revân olup hayrette hayran ve sergerdân olup bir nevi derde dahi giriftâr oldum ki takrîr edemem. Her ân ve her sâatte ölüm -ki razı oldum- ammâ ihtiyârımla olmadı. Ve ben dahi ölümden gayri bu derde çare olmadığın bildim. Amma "Mûtû"ya mazhar olmanın tarîkını bulmadım.
Bu mahalle-i murakabe ahâlîsinin her birerleri bir belâya giriftâr olmuş bulmuştum. Bu makâmda sırr-ı vahdet dil-i uşşakta zâhir olmağla kimi tecellî-i ef'âle ve kimi tecellî-i esma [ve] sıfât sırlarına gönüllerinde vâkıf olup benlikten ve şirk-i hafîden halâs olmazdan evvel zuhûr edip insân-ı kâmil zannolunup ve kendi dahi keşf[ül kerâmet ile mesrûr olup itibâr-ı nâs ise tâlibe berzah olmağla ol şahsı tarîk-ı Hak'ta kat'-ı merâtibde te'hîre sebep olup belâya giriftâr olmuşlar. Bir nicesi bu makâmda nimet-i dünyâ kendüye ziyade teveccüh etmekle himmet-i Hak'la mütelezziz olup nimet-i huzûrdan dûr olmuşlar ve bir nicesi bu makâmda hâline sabredemeyip teennîyle geriye avdet edip —ne'ûzü bi'llâh— emmâreye değin tenezzül etmişler ve ahkâm-ı şer'u'llâh ile âmil olmayıp itikâdlarında fesâd vâki olup kimi hulûlî ve kimi ibâhî ve kimi dehrî olup bunca emekleri zayi olmuş.
Risale-i Mahbûb: Nefsin Şehirleri, Muhammed Sâdık, Büyüyen Ay Yayınları, İstanbul 2013
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…