© Dini Haberler 2020

İmamlar Namaz kıldırma memuru mu? İmam mı olsun!

DİYANET HABER- Ahmet Taş\'ın Kayseri Gündem Gazetesindeki Köşesinden güzel bir yazı.... İmamlar Namaz kıldırma memuru mu? İmam mı olsun!

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr: 

Hepimizin az çok bildiği gibi İMAM önde olan, takip edilen, önder insan anlamlarına gelir.

Bu yüzden Hz. Ali için İMAM Ali. Hz. Hüseyin için İMAM Hüseyin tabirleri kullanılır. Bugün ülkemizde cami ve mescitlerde devletin memuru olarak namaz kıldırmakla görevli olanlara daha çok İmam-Hatip halk tabiriyle de İMAM denir. Camilerde İmam-Hatiplik yapan görevlilerden mahalle toplumunun beklentisi oldukça fazladır. Cenazelerin yıkanması, namazının kıldırılıp defnedilmesi, mahallenin çocuklarına dini eğitim verilmesi, cami cemaatine vaaz verilip din konusunda irşat faaliyetlerinin yürütülmesi, namaz vakitleri öncesi cemaate Kur'an’ı Kerim, hadisler, siyer ve ilmihal okuyup izahatlarının yapılması hep beklentiler içindedir.

Rahmetli Mehmet Akif Ersoy Safahat Adlı eserinde Köse İmam diye birinden bahseder. Ve şöyle tanımlar, “İlmi az, görgüsü çok, fıtratı yüksek bir İMAM tanırım ki sağlığıda tanıtmıştı babam”. Bahsedilen Köse İmam Akif’in bahsettiği mahallenin akil insanıdır da. Aile problemlerinden hastaların haline, yoksulluk çekenlerden, sarhoşlara kadar mahalledeki her türlü olumsuzluk ve bunların çözümünden Köse İmam sorumludur. Hiçbirine karşı neme lazım, banane, benim görevim değil demez. Bugün özellikle mahalle ve köy camilerinde görev yapan İMAM-HATİP arkadaşlara baktığımızda istisnaları bir kenara bırakır isek, büyük çoğunluğu “NAMAZ KILDIRMA MEMURU” olan arkadaşlarımız kardeşlerimizdir.  Namazdan 5-10 dakika önce camiyi açarlar abdestini alıp namaza hazırlanırlar. Az da olsa bir kısmı çoğunlukla içinden 1-2 sayfa Kuran’ı Kerim hadis gibi dini kitaplar okurlar. Bu arada namaz vakti geldiği için cemaattin birinin müezzinliğinde namazı kıldırırlar. Haklarını yemeyelim namazdan sonra kısa da olsa izahını yapmamak şartıyla Kuran’ı Kerim okuyup dua ile namazı tamamlarlar. İşteNAMAZ KILDIRMA MEMURU tabiri bu arkadaşlar için kullanılıyor olsa gerek.

Ne yazık ki! Özellikle mahalle camilerinin istisnalar dışında büyük bir bölümünde camilerin çevresi toz pis işçinde olup, mezbelelik halindedir. İmam-Hatip kardeşimiz mahalleyi teşvik edip onlarında desteği ve katılımı ile en az haftada bir cami etrafını nezih hale getirip buyur burada namaz kılabilirsin şeklinde albenili hale getirmeyi düşünemez. Acaba diyorum! görevli arkadaşlar bu benim görevim değil bunu da belediye ya da muhtar yapsın mı diyorlar bilemiyorum. 

Müftülükler ve imamlarla ilgili bağlı oldukları sendikalar keşke! düzenleyecekleri hizmet içi seminerlerle bunları da ilgili arkadaşlarımıza anlatsalar. Ani ve habersiz yapacakları denetimlerle karşılığında maaş aldıkları, görevli oldukları camilerin iç ve dış temizliği ile ilgili ihmali görülenlere caydırıcı cezalar verseler sanırım güzel sonuçlar alınır.

Diyanet İşleri Başkanlığının Camiler gün boyu açık olacak ve İmamlar Camilerde bulunacaklar yaklaşımını gönülden destekliyorum. Keşke diyorum! İmam-Hatipler namaz kıldırma memurluğundan vazgeçip İMAM olmayı düşünebilseler. İlmi donanımları ile, giyim kuşamları ile, hal ve hareketleri ile gıpta edilecek örnek alınacak şahsiyetler olarak kendilerini yenileyebilseler de! vatandaşlar günün her saatinde İmamları camilerde bulup günlük hayatlarıyla ilgili dini öğretileri onlarla paylaşıp öğrenebilseler. 

Bir zamanlar televizyonlarda bir reklam vardı. Sabah erkenden çantasını sırtlayıp okulun yolunu tutan minik bir öğrenci şöyle diyordu, “ÇOOOOK ÇALIŞMAM LAZIM ANNE ÇOKKKK”. Sanırım namaz kıldırma memurluğundan imamlığa geçmek içinde ilgili arkadaşların çok çalışması ve her türlü denetime hazır olgun bir şahsiyete ulaşmaları gerekiyor. 

Yıllar önce Kurban Bayramı vesilesiyle KIRIM’a yaptığım seyahatte GÖZLEVE şehrinde Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan tarihi bir camiyi ziyaret etmiştim. Müştemilantıyla birlikte tarihi temiz ve bakımlı bir cami idi. Girişte İmam odası diye hazırlanan bölümde Cami imamıyla tanışmış muhabbet etmiştim. İmam arkadaş gün boyu burada kaldığını camiyi ziyarete gelen her insana ister Müslüman ister gayrimüslim olsun cami hakkında bilgi verdiğini İslam dini ve ibadetleri konusunda irşat faaliyetinde bulunduğunu söylemişti. 

Eğer alınacak sıkı tedbirler ve verilecek hizmet içi eğitimlerle İmam Hatiplerimiz İmamlığa terfi ettirilebilir, camilerimiz gün boyu açık bulundurulur, İmamlığa terfi eden arkadaşlarımızda başka işlerle uğraşmayıp mahallenin her türlü probleminin danışıldığı ve çözümü için tedbirler üreten bir olgunluğa gelebilir ise (Bunlar devletin ve toplumun sağlayacağı imkanlarla desteklenerek) sanırım camilerimiz ve mahallelerimiz namaz kıldırma memurlarından değil İmamlardan sorulur hale gelir. Eğer bunları başarabilirsek camilerimiz ve imamlarımız 15 Temmuz kanlı darbe döneminde olduğu gibi Milli ve Dini direnişinde merkezi haline gelmiş olur.

Selam ve dua ile…

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER