İlahiyatçı İmamlar Neden Öğretmenliğe Geçiyor?
MEDYADiyanet\'te görev yapmakta iken çeşitli nedenler ile MEB\'e vaya başka kurumlara geçiş yapan ilahiyat mezunu din görevlilerinin sorunlarını sizler için masaya yatırdık. Diyanet\'ten ayrılan bu görevliler kuruma küserek mi gidiyor? Bu gidişin asıl nedeni ne? Diyanet bu gidişe dur diyecek mi?
DiniHaberler.com.tr: Altuğ ERDOĞAN'ın Haberi
Diyanet İşleri Başkanlığı uhdesinde imam, müezzin, murakıp, veya vhki olarak çalışan birçok din görevlisi kardeşimizin Milli Eğitim Bakanlığına geçiş yaparak öğretmenliği veya üstü görevleri tercih ettiğine yıllarca şahit olduk ve oluyoruz. Yıllara göre sayısal verilere bakıldığında Diyanet’ten MEB’e geçişlerde yoğunluk yaşanmakta olup, MEB’den Diyanet’e yapılan geçişlerin yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz. Bu durum üzerinde ciddi bir şekilde durulmalı.
Konunun detaylarına inmeden önce, öğretmenlik mesleğinin de çok kutsal olduğunu belirtmek isteriz. Din görevlisi olan bir kişi, eğitim alanında daha faal olacağını, genç kuşaklara dünyevi ve uhrevi ilimleri aktararak daha güzel hizmet edeceğine inanabilir ve bu doğrultuda tercihi öğretmenlikten yana kullanabilir. Bu yazımızda bu kardeşlerimizi tenzih ederiz. Bunun yanında çok az sayıda olsa da, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev alarak buradan MEB’e geçişlerin daha kolay olduğunu düşünen ve Diyanet’i bir köprü olarak kullanan kişiler bulunmakta. Yazımızda bu niyeti taşıyanlar ile ilgili birkaç satır bile yazmak gereksiz olacaktır.
İLAHİYATÇI İMAMLARIN DURUMU
Konumuzun ana teması ise, Diyanet İşleri Başkanlığı uhdesinde İmam, Müezzin ve Murakıp vs. görevlerde bulunan, ancak aldığı eğitim ve tahsil durumuna göre arzu ettiği yerde olamayan din görevlileri oluşturuyor. Görevlerini çok sevmelerine ve almış oldukları eğitime rağmen yıllarca köylerde cemaati olmayan camilerde kalmaktan sa, istemeyerek te olsa Diyanet’ten başka kurumlara geçmek zorunda kalan din görevlileri var. Bu kardeşlerimiz Diyanet’e kırgın olarak gidiyorlar. Birçok İlahiyat mezunu kardeşimiz neredeyse hiç cemaati olmayan köylerde yıllarca görev yapmaya mecbur bırakılıyor. Şimdi bazıları diyecek ki, bir din görevlisi köylerde görev yapmaktan niye kaçıyor, orası ülke toprakları değil mi?
Şimdi bu kadar eğitim aldıktan sonra cemaati olmayan yerlerde görev yapmak psikolojik olarak insanı yıpratır. Öğretmenler de köylerde görev yapıyor lakin onların öğrenci sayılarında sabit bir oran var. Bir okuldaki öğrenci sayısı belli bir sayının altına düştü mü okul kapanıyor. Ancak camilerde 3 cemaat te olsa orada imam göreve devam ediyor. Ayrıca şehirlerde yıllarca aynı camide görev yaptıkları halde İmam-Hatip mezunu ya da iki yıllık İlahiyat Önlisans veya farklı okul mezunu olan görevliler, bu yerlerini kolay kolay terk etmiyorlar. Madem köyler ülkemizin toprakları, birazda şehirlerde yaşamaya alışmış imamlarımız oralarda görev yapsın değil mi? Ama bırakın köyde görev yapmayı, yan mahalle camiine geçmeye bile razı olmayanlarına şahit olduk. Rotasyon sebebi ile gereksiz yere mağdur edebiyatı yapanları da oldu. Ama sonuç olarak merkezdeki imamların kılına bile dokunulmadı.
ROTASYON UMUTLARI KARŞILAMADI
2014 yılında uygulamaya konulan Rotasyon umutları yeşertse de beklenilen olmadı. Çünkü Rotasyona tabi olan görevlilere dengi camilere olma kaydıyla becayiş hakkı tanındı. Yani B grubu bir camide görev yapan bir din görevlisi yine kendi gibi B grubu bir camide görev yapan bir kişiyle yer değiştirdi. Böylece hem şehirden uzaklaşmamış oldu, hem de Rotasyon uygulamasından kurtulmuş oldu. Peki köylerde görev yapan kardeşlerimize ne oldu? Ne olacak aynı yerlerinde kalmaya devam ettiler. İşte bu gibi sebepler yüzünden birçok din görevlisi kardeşimiz, Diyanet’ten ayrılarak MEB bünyesinde öğretmen olarak çalışmayı tercih ettiler ve etmeye de devam ediyorlar. Umarız Diyanet bu hususta gerekli adımları atar.
MEB'E SADECE İMAMLAR GEÇMİYOR
Sorun yaşayan kesim sadece imamlar değil. Diyanet bünyesinde görev yaptığı halde sorun yaşadığı için MEB’e veya başka kurumlara geçen farklı ünvanda görev yapan görevlilerimiz de var. Mesela birçok defa Diyanet sendikaları tarafından dile getirilen ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan Murakıpların durumu. Pe ki ne istenmişti Diyanet’ten? İstenen murakıpların durumunda biraz düzenleme yapılmasıydı. Murakıpların il müfettişi statüsüne kavuşturulmasıydı. Ama tüm bu çağrılara kulan veren olmadı. Yetkililer bu sesleri nedense bir türlü duymak istemedi. Sonuç ne oldu pe ki? Diyanet’ten öğretmenliğe geçiş.
Diyanet İşleri Başkanlığı gerek imam ve müezzinler için, gerekse murakıp ve diğer görevliler için gereken adımları atmaz ise kurumlar arası geçiş hız kesmeden devam edecektir. Diyanet’te görev yapan yüksek tahsilli arkadaşlarımızın birçoğu kurum değiştirecektir. Umarız Diyanet İşleri Başkanlığı, İlahiyat mezunu din görevlileri ile ilgili somut adımlar atar da, kurumunu sevdiği halde mecburiyetten dolayı başka kuruma geçiş yapmak zorunda kalan din görevlileri haberlerini bir daha duymayız.
İLAHİYATÇI İMAMLAR DİYANET'TEN NE İSTİYOR?
İlahiyat mezunu olan imam kardeşlerimizin Diyanet'ten beklentisi, almış oldukları eğitimi aktarabilecek bir yerde ve ünvanda görev yapmak. Kendini yıllarca geliştirmeyen, görev yaptığı camide cemaate birkaç sayfa ilmihal okuyarak muazzam bir görev yaptığını zanneden kişilerin yerine bu kardeşlerimizin merkezlerde görev yapması gerekmez miydi? Şayet bu sağlanamıyorsa başka ünvanlarda bu kardeşlerimiz istihdam edilebilir. 2014 yılında Diyanet İşleri Başkanlığına yaklaşık 4500 adet vaiz kadrosu verildi. Ancak bu kadronun sadece 1600 tanesi dolduruldu. Gerçekten donanımlı ve vaaz yeteneği olan nice kardeşimiz yazılı sınavda bir iki soru ile elendi. Ne hikmettir ki, gerekli donanıma sahip olmadığı halde yazılıyı geçen, ancak mülakatta elenen birçok görevli oldu. Sonuç olarak Diyanet'e tanınan bu kadro hakkı gereği gibi doldurulamadan gitti. Şimdi ilahiyat mezunu olan bu din görevlileri için umarız iyi bir çözüm bulunur. Din görevlilerine yüz yüze vaaz kursu verilerek kapatılmaya çalışılan vaiz açığını, ilahiyat mezunu, donanımlı ve vaaz becerisi olan din görevlilerini vaiz yaparak doldurmak daha yerinde bir karar olacaktır diye düşünüyoruz. Diyanet'in bu hususta gerekli adımları atacağını umut ediyoruz.
İLİTAM MEZUNLARI HAKİR Mİ GÖRÜLÜYOR?
Bazı yerlerde İLİTAM mezunu olanlara karşı ön yargılı tutumlar sergileniyor şeklinde duyumlar aldık. Bu yaklaşım yanlış bir yaklaşımdır. İlitam mezunu olanlara verilen diplomanın diğerlerinden bir farkı yoktur. Ancak sitemize mail yoluyla ulaşan bazı din görevlileri, Diyanet tarafından duyurusu yapılan 2016 İhtisas Kursu Kursiyer Seçimi Sınavı’na başvururken İlitam mezunu olanların ayrı bir şıkkı seçme zorunluğundan bahsettiler. Daha önceki yıllarda başvuru esnasında böyle bir seçim zorunluğu yoktu diye biliyoruz. Ayrıca din görevlilerinin İKYS’de mevcut olan bilgilerinde bu durum açıkça ortadayken, sınav başvurusunda bunun ayrıca belirtilmesini zorunlu kılmayı çok iyi anlayamadık. Umarız bu söylentiler doğrultusunda bir uygulama olmaz. Allah (c.c.) tüm görevlilerimizin yar ve yardımcısı olsun.. (Âmin) Kaynak: Mihrap Haber
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…