Sünnete Ehil Olan ‘Ehli Sünnet’ Ünvanını Tekelleştirmez!
MEDYADiriliş Postası'nda yayımlanan "Ehli Sünnet’e operasyon" başlıklı yazısında Senai Demirci, ehli sünneti tekeline alan ve müdafaa hakkını sadece kendi grubu ve cemaatinde gören zihniyetin arka planını yazdı..
Sıcacık bir duygudur sevmek… Işıl ışıl tebessüm eder seven. Bir de sevip de sevilenler vardır. Sevdiğinin kendisini sevdiğini bilen… Gül kızılı bir mahcubiyetle tüllenir yanağı. Gözlerinin pervazından taşar minnet duygusunun şavkı. Bahar rüzgârına kapılmış erik dalları gibi ak pak bir sevinçle salınır. Sevilmeyi hak etmemişliğin hicabıyla, sevilmenin hakkını veremeyecek olmanın sızısıyla titrer dudakları.
Hele sevdiği Allah ise? Hele karşılıksız değilse sevmesi? Allah da onu seviyorsa? Hele hele Allah da onu sevdiğini ona söylüyorsa? Tarife sığmaz bu sevmenin heyecanı. Derin bir kuytudur böylesine sevilmenin mahcubiyeti. Sevilen, sevildiğini bilince, anlamlı bir suskunluk taşır kalbinde. Sevilmenin hakkını verememenin telaşıyla yüzü yerde kalır. Sevildiğini bilmenin utanmışlığıyla yaşar.
“De ki Allah’a muhabbetiniz varsa, bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin” diyor Âl-i İmran Suresi’nin 31. ayeti. Peygamber’e uymak için sevmeyi şart koşuyor, sevilmeyi vadediyor. Peygambere uymaya, sünnete ehil olmaya, sevmenin ve sevilmenin tüm çağrışımları üzerinden çağırıyor: “Severek uyun Peygamber’e!” diyor. “Önce kalbinizin eylemi olsun sünnete uymak, sonra kalıbınızdan görünsün!” demek istiyor. “İçinizden başlasın ehlisünnet olmak da, öylece dışınıza taşsın!” demeye getiriyor.
Zoraki bir eylem değil demek ki sünnete ehil olmak. Kaslarla başlamıyor, kalbin adımlarıyla gerçekleşiyor. Cebren kılığa girmek olmamalı ehlisünnet olmak. Dışına mecburi kıyafet dayatmak olmamalı. Gönüllü bir hareketle, kalbi bir akışla ehil olunur sünnete. Yükünü alır insanın sünnet; ehlini de kimseye yük etmez; çünkü muhabbet yük etmez, yük çıkarmaz. Sevmekle başlayan ehillik, kimseye nefret yüklemez; kimseye ayrıcalık bahşetmez. Peygamber’e(sas) ittiba, muhabbet akışının göllendiği yerdir. Sıcacık bir muhabbet meyvesidir, lezzetli sevmelerin çiçekli dal ucudur.
Sünnetin ehli, iki muhabbet arasındadır her daim. Allah’ı sevmenin sıcacık sevincini, Allah tarafından sevilmenin tatlı hicabını taşır kalbinde. Kalbini taşırır kalıbına; ona göre giyinir, ona göre konuşur, ona göre susar. Ona göredir tavrı, hali, edası… Sevdiğince ışıldar, sevildiğince nazikleşir. İçine doğru ışır ehlisünnet; mahcup adamdır, tevazuu ile var olur. Kendini inşa etme telaşı vardır; ona buna ayar vermeye heveslenmez. Toprağı incitmekten korkarak yürür, gök kubbenin ihtişamıyla sevindirilmenin izzeti vardır yüzünde.
Sarığının katmerini çoğalttıkça, başı açık erkekleri ve kadınları ötekileştirmek aklının ucunda geçmez sünnet ehlinin. Olur da, sakal bırakırsa, sevmekle işba’ olmuş kalbi, sakalsızları “sünnetsiz” diye aşağılamağı kaldırmaz. Kıblesi reytinge dönük “sidik yarışı” polemiklerine katılmaya tenezzül etmez, bu çirkin koşunun kazananı olmaktan bile utanır Ehli Sünnet. Kendini “ehlisünnet” diye markalayıp kendisi gibi düşünmeyenleri karalamaya vicdanı el vermez ehlisünnetin. Ölesiye korkar kendi tercihini sünnete eşitleyerek, Peygamberin hatırını kendi itibarına kalkan yapmaktan. Aklının ucundan geçmez “âlemlere rahmet” Resul’ün şahsiyetini “belli bir cemaate yahut zümreye rahmet” diye daraltmak, klikleştirmek. Sünnetin geniş caddesini herkese açık tutar. Resul’e tabi olmayı kendi şeyhine tabi olmaya kilitlemekten yüzü kızarır.
Seven adamdır Ehli Sünnet; şekilden ibaret görmez her şeyi, sığlaştırmaz Peygamber yolunu, derinlik derdindedir, incelik telaşındadır. Taklitçi takipçiler istemez; nesneleştirmez müritlerini yahut öğrencilerini. Yanında tahkik ehli, saygın özneler olsun ister. Üslupsuzluğunu “ehlisünnet savunması” diye kapatmaya kalkmaz. Kendine yapılan uyarıları “ehlisünnete operasyon” diye paketleyip taklitçilerin sığ akıllarını tahrik etmez.
Senai Demirci / Diriliş Postası
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…