© Dini Haberler 2020

Midyenin içindeki zehir

Denizlerimiz görülmemiş bir tehdit altında... İnsanoğlu doğal besin kaynağını yokediyor, yok ederken de denizin bereketi ürünlerini canlı birer bomba haline getiriyor.

Denizlerimiz görülmemiş bir tehdit altında... İnsanoğlu doğal besin kaynağını yokediyor, yok ederken de denizin bereketi ürünlerini canlı birer bomba haline getiriyor. Nasıl mı? Denize dökülen kimyasal atıklar, mavi evladı canlılarının adeta içine işliyor. Balıklar, kabuklular; kurşun, civa,bakır ve kadmiyum depoluyor. Hem bu canlıların varlığı tehdit altına giriyor, hem de bu canlılar tüketen insanların sağlığı...

Depolama konusunda midyeler daha şanssız... Bu canlılar denizde fazla hareket edemedikleri için yuva belledikleri alan kirletilince terki diyar vaziyeti alamıyorlar. Ölmeye yatarken, balıkçı tezgahlarına geldiklerinde de artık bizim için ‘tehlike’ etiketi asılmış bir deniz ürünü oluyor.

Kimyasal atıkların, en çok kabuklu canlıları etkilediğini ve insan ölümlerine yolaçtığını bulan Japonlar olmuş. Bazı bölgelerde iinsanların hastalanıp öldüğünü görünce, sanayi bölgelerine yakın yerlerde avlanan deniz ürünlerinde ağır metal atıkları tesbit etmişler. Sanayi bölgelerinde avlanmayı yasaklamışlar. Hatta kıyılarda bile yasak koymuşlar. Balık pazarlarını kapatmışlar.

Bizde de bazı yasaklar var. Midye avcıları önüne geldikleri yerde avlanamıyorlar. En azından bu kağıt üzerinde böyle. Bazen denetim falan yapıldığı da oluyor!

İşte böyle bir denetim Çanakkale’de yapılmış. Gıda Tarım ve hayvancılık İl Müdürlüğü uzmanları yanına polisi de almış, riskli bölgede Avlanan 2 ton mdyeye el koyup imha etmiş.

Açıklamada sadece şu bilgi var; ‘’ Ağır metal barındıran,insan sağlığını ciddi oranda tehdit eden 2 ton midyenin riski bölgelerde kaçak yoldan avlandığı tesbit edilip imha edilmiştir.’’

Editörlüğünü yaptığım ‘’Atilla Güner ile Akşam Postası’’ adlı radyo haber programında, yayına aldığımız İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Bayram Öztürk, denetim yapılması iyi de açıklama eksik’’ diyordu.

Bu midyeler Çanakkale’nin neresinde avlandı?

Taşıdığı risk nedir?

Yapılan analizlerde bulunan kurşun ve civa oranı nedir?

Midyenin tehilke saçtığını nasıl anlayacağız?

Balıkçı tezgahında avlandığı bölgeyi nasıl öğreneceğiz?

Daha pek çok soru... Bu sorulara akılcı yanıtı verilmeden, nasıl güvenip midyenin tavasını, dolmasını tiüketeceğiz?

İstanbul gibi büyük bir kentte yüzlerce midye satan mekan bulunuyor, seyyar satıcılar da cabası. Karaciğer hastalıklarına, özellikle kansere yolaçtığı belirtilen kurşun ve civanın, Marmara Denizi’de avlanan midyelerdeki oranını öğrenmeye hakkımız yok mu?

Programımızı hazırlarken öğrendim. Burada aktarayım. Türkiye kabuklu deniz ürünü yetiştiriciliğiyle ilgili mevzuata daha yeni kavuşmuş. İtalya yılda 500 bin ton çeşitli midyeyi üretip satıyormuş. Bizde henüz mdye yetiştiren çiftlik sayısı 3-4’ü geçmiyor. Umarım buraları da balık çiftlikleri gibi çevre sorunları çıkarmıyordur.

Her haberi hazırlarken bir şey öğreniyoruz.

Kirli dünyamızda hayat böyle geçiip gidiyor işte... 

Cengiz Erdil/TimeTurk

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER