Haram olan su-i zan, yalan, gıybet ve iftira sosyal medyada helâl mi oluyor?
MEDYAİlmi kanaatimize göre Facebook ve Twitter sayfaları kişilerin özel özel alandır.
Mesela “Ali Rıza Demircan Facebook” da benim özel alanımdır. Bu sayfayı oluşturma amacım yazılarımın okunması, konuşmalarımın dinlenilmesidir. Sayfama girme iznim yalnızca saygılı insanlaradır. Burada saygılı bir dille ilmi itirazlar yapılabilir, eleştiriler getirilebilir. Buraya kadar tamam.
Sosyal medya sayfalarına yerici ve suçlayıcı ifadelerle girmek kötü zan, gıybet ve iftira olma yanı sıra Nur Suresinin 27. âyetine göre konut dokunulmazlığını ihlâl olarak da haramdır.
Pekiştirmek için bir daha değineyim. Kesin bilgiye değil de zanna dayalı olarak sosyal medyada konuşmak ve yazmak su-izandır ve haramdır. İnsanların yüzüne söyleyemeyeceğinizi söylemek gibi yazmak da gıybettir ve haramdır. Kişi hakkında bilmediklerimizi kanıtlı bilgiye sahipmişiz gibi yazmak da iftiradır ve haramdır. (Hucurat 12) Bir de fahişe yani çirkinlik olarak nitelenebilecek şeyleri yazarak yayılmasına sebebiyet vermek de Nur 19’a göre haramdır; dünyada cezalandırılacak suç ahirette azaba vesile olacak günahtır.
Hayret Ediyorum
Hayret ediyorum, dindar görünümlü ve ifadeli insanlar tam bir cehalet sergileyerek bir paragraf içinde değinilen dört beş haramı birden işleyebiliyorlar. Üstelik sosyal medyada işlenen haramlar daha büyük günahtır ve helâllik alınması da oldukça zordur.
Kur’ân ve Sünnet Çizgisi
Bu vesileyle kitaplarımı okumamış ve konuşmalarımı dinlememiş olanlara açıklamak isterim:
Ben Kur’an ve Sünnet çizgisini izlemeye çalışan bir insanım. İnancımla örtüşen siyasî tercihlerim olabilir. Ama bu oy vermede tercih ettiğim insanların bütün iç ve dış politikalarını onayladığım anlamına gelmez.
Hiçbir Bir Kişi ve Gruba Bağlı Değilim
Siyasî olan ve olmayan hiç bir kişi ve kurumun beğenisini kazanmak, onayını almak veya “Gündem”e gelmek gibi bir amacım olmamıştır.
Hiçbir fert ve kurumla Çıkar ilişkisi olmamış hür bir insanım. İhtiyaç duyulabilecek her şeye sahibim. Şükrüm Rabbimedir.
Hiçbir cemaate, tarikata, inanç ekolü ve siyasi kuruma bağlı değilim. İslâmî çizgide olan bütün mümin kardeşlerimi severim. Onları ismen ve alenen eleştirmemek de ilkemdir.
Yazılarım konuşmalarım ve cevaplarımda Kur’an ve Sünnet’e aykırı en ufak bir nokta tespit edebilen ehli ilim kardeşlerimden ricam, samimi ve saygılı bir tavırla ve ilmî bir dille beni uyarmalarıdır. Alınmam, üstelik duacı da olurum.
Ali Rıza DEMİRCAN
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…