Şikâyet ettiğiniz yaşam, belki de başkasının hayalidir!
Alıntı YazılarBeyzanur Yılmaz modern insanın niçin bu kadar çok derdi olduğu sorusu etrafında düşüncelerini dile getiriyor.
Dert üreticileri
Kimi zaman hayata dert üretme amacı ile gelmişiz gibi hissettiğiniz oluyor mu?
Her şey tıkırında giderken bir anda aslında şu da istediğim gibi olsaydı dediğiniz veyahut hiçbir şey ortada yok iken dertsiz başınıza dert açmak gibi bir tür dert üretme makinesi işlevi gördüğünüz…
Bütün bunlar size de tanıdık geldi mi?
Cevabınız çoğunlukla evet ise o zaman bu yazıya kulak vermeniz vacip oluyor belki de…
ÖNCE FARKINA VARMAK GEREK
Melankolik ve pesimist bir bakış açısı ile yaşamayı alışkanlık haline getirmiş kişilerin her şeyin olumsuz tarafını görme eğilimi oldukça fazladır. Dolayısıyla, bu kimseler için herhangi bir elma çürükken, tam tersi bakış açısına sahip başka bir kişi için aynı elma taze ve lezzetli olabilir.
“Bunun temelinde neler yatar?” dediğimizde:
Hayattaki anlam arayışına bağlı olarak ortaya çıkan sorgulayıcı bakış açısında olanı olumsuza yorumlama eğilimi ile doğru cevaba ulaşma düşüncesi, memnun olmama davranışının kısaca memnuniyetsizliğin bir hayat tarzı olarak kişilerde yer edinmesi ve bunun kişiye zarar verici yönünün olduğunun farkında olunmaması, hayat memnuniyeti ile ilişkili olup, hayatımızda önemli bir yere sahip olması gereken şükür olgusunu ifa etmeye gayret gösterilmemesi, olarak sıralayabiliriz.
Temelinde yatan nedenleri bilmek mühimdir. Çünkü sebebin kökenini bilmek, sorunun baştan farkına varmaktır ki, kendimizi bu anlamda sorundan sıyırarak yenilemenin ilk adımıdır aslında…
Farkına varma adımından sonra gelen “Ben ne yapıyorum?” sorusuna cevap bulmaktır.
“Hayatımda en küçük şeye bile şükredip, vardır bir hayır şeklinde mi ilerliyorum, yoksa en küçük şeyi bile dert haline getirip, olaylara ve durumlara karşı “Süpermen” misali her an çözüm bulmaya meyilli bir zihin ile melankolik bir algı ile mi yaşıyorum?
Bu soruyu kendimize sorup, cevabını en iyi şekilde analiz etmek gerekmekte…
ŞİKAYET ETTİĞİN ŞEY BELKİ BAŞKASININ HAYALİDİR
Kendimizi analiz etmek, biraz önce dediğim gibi sorunlar ile baş etmede en önemli basamaklardan biridir. Hatta belki de en önemlisi diyebilirim. Çoğumuz bu kısmı atladığı ve önem vermediği için devamında gelen sorunları ve sonuçlarını elimine etmede zorluk çekebiliyoruz. Bu yüzden sorunu kabullenme ve farkındalığını sağlama, baş etme yöntemlerinin önem arz eden ilk basamağıdır.
Burada bahsetmek istediğim konuda zaruriyet arz eden hususlar da var. Örneğin; kaygı bozukluğu ya da zihinsel temelli eş rahatsızlıkların istemsiz olumsuz düşünce oluşturması hususu apayrı bir konu. Yazıda bahsettiğim konuya bu rahatsızlıkların dâhil olmadığını belirtmek isterim. Bazı rahatsızlıklar, kişinin çabasına ek olarak dışarıdan uzman müdahalesi gerektirdiği için tedavi ile çözüme ulaşmakta. Ancak bu tarz rahatsızlıklarda da manevi bir yol haritası olarak yukarıda değindiğim hususları düstur edinmek de kişi için tedaviye ek olarak fayda sağlayıcı olabilir.
“Şikâyet ettiğiniz yaşam, belki de başkasının hayalidir.” demiş ya Tolstoy… Belki de bu sözü iyi bellemek lazım. Olana şükrederek, her anımızda mütebessim edecek küçük de olsa bir şeyin olduğuna inanarak onların varlığı için Yaradan’a teşekkür etmek… Memnuniyetin de böylece zincirin diğer halkası olarak hayatımızda var olduğunu görmek…
Esad Taha’nın şu açıklaması ile yazıyı bitirmek istiyorum;
Memnuniyeti oluşturmanın bir yolu yoktur. Memnun olmak bir karardır. Günlük hayatta hep karşılaştığımız ve hayatlarından memnun olduğunu gördüğümüz kişilerin hiçbir derdi yokmuş gibi gelir bize. Sonra fark ederiz ki, dertleri belki de bizim dertlerimizden daha acı… Ama onlar memnun olmayı seçmişler, şikâyetçi ve bıkkın olmak yerine. Memnuniyet bir yaşam tarzıdır. Başımıza gelen dertleri, hüzünleri ve zorlukları razı olmuş bir nefis ile ve Allah’a tam teslimiyet ile kabul etmektir. Çünkü O Allah ki izni ve bilgisi olmadan hiçbir şey gerçekleşmez.” (Esad Taha, Sana Bir Sır Vereyim mi?)
Şükür ve memnuniyetle bir yaşamak ümidi ile…
Beyzanur Yılmaz / Düşünce Günlüğü
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
İlginizi Çekebilir
Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…
Abdullah Yıldız, Gazze sayesinde Müslüman olanların ihtida hikayelerine göz atıyor.
Bir garib-ârif ölmüş diyeler..
Sözleri, güldürmüyor, düşündürüyordu ve herkes de ciddiyetle dinliyor ve hatibin, dile getirdiği ızdırablı, sosyal dertler, yüzüne de yansıyor ve cümleleri dudaklarına âdeta, yüreğinden yoğrulmuş olarak sâdır oluyordu.
Toplum kendisine 'Güzel ahlakı' öğretecek insanlar arıyor...
Yaşar Değirmenci, Müslümanların iyi örnekler olarak toplumun önüne çıkması gerektiğini ve insanlara öncülük etmesi gerektiğini ifade ediyor.
Kemalistlerin toplum üzerindeki baskısı giderek artıyor...
Ali Osman Aydın, 29 Ekim-10 Kasım gibi tarihler dolayısıyla Kemalistlerin toplumdan öç alırcasına hareket ettiklerine dikkat çekiyor.
Değerler eğitimi müfredata girmeli!
Ali Erkan Kavaklı, İslam düşmanları karşı çıksa da dünyadan örneklerle eğitimde değerler ve din öğreniminin zorunluluğuna işaret ediyor.
Değerlerine sahip çıkan bir gençlik için..
Abdullah Yıldız, ÇEDES projesi hakkında oluşturulan algı operasyonlarına karşı doğru yönetildiğinde programında önemli sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor.