© Dini Haberler 2020

Çocuk Yetiştirmenin 7 Altın Kuralı!

Zaman zaman çocuklarımıza sesimizi yükselttiğimiz, onlara kızdığımız, -hatta- belki de onları dövdüğümüz anlar oluyordur. Fakat hemen akabinde vicdanımız sızlıyor ve pişman oluyoruz. Vicdanımızın sızlıyor olması, esasında bizim bir yerlerde hata yaptığımızın bir belirtisidir. Demek ki bu durumda kendimizi sorguya çekmemiz gerekmektedir.

Zaman zaman çocuklarımıza sesimizi yükselttiğimiz, onlara kızdığımız, -hatta- belki de onları dövdüğümüz anlar oluyordur. Fakat hemen akabinde vicdanımız sızlıyor ve pişman oluyoruz. Vicdanımızın sızlıyor olması, esasında bizim bir yerlerde hata yaptığımızın bir belirtisidir. Demek ki bu durumda kendimizi sorguya çekmemiz gerekmektedir.

Zaman zaman çocuklarımıza sesimizi yükselttiğimiz, onlara kızdığımız, -hatta- belki de onları dövdüğümüz anlar oluyordur. Fakat hemen akabinde vicdanımız sızlıyor ve pişman oluyoruz. Vicdanımızın sızlıyor olması, esasında bizim bir yerlerde hata yaptığımızın bir belirtisidir. Demek ki bu durumda kendimizi sorguya çekmemiz gerekmektedir. Kendini sık sık sorguya çeken, yaptığı hatalarını daha çabuk gördüğü gibi tekrar aynı hataları yapmamaya da daha yatkındır.

Yapılan hataların başında annenin ruh halinden kaynaklanan öfke patlamaları gelir. Nitekim annenin psikolojisi çocuk eğitiminde ve çocukla iletişim kurmakta oldukça büyük rol oynamaktadır.

Stresli, öfkeli, huzursuz ve mutsuz anneler çocuklarına karşı tahammülsüzlük göstermeye daha ziyade eğilimlidirler. Buna karşı sabırlı, hoşgörülü, maneviyatı yüksek ve bundan dolayı mutlu ve huzurlu anneler çocuklarına karşı daha tahammülkâr, daha sabırlı ve daha sakindirler. 

Çocuklarımızla aramızda güzel bir bağ kurabilmek, çatışmaların, gerginliklerin ve sonradan pişman olacağımız davranışların önüne geçmek ve zaten oldukça zor olan çocuk eğitim sürecini daha da zorlaştırmamak için şu adımları takip edelim:

1.EMANET BİLİNCİ

Çocuklar bize Allah’ın birer emanetidirler. Emanete iyi bakmak, onların temiz fıtratlarını korumak, onlara güzel ahlakı öğretmek, doğruyu ve yanlışı bildirmek ve onlara İslami hassasiyet kazandırmakla görevliyiz. Dolayısıyla ‘Bu çocuk benim, istediğimi yaparım’ anlayışı asla söz konusu olamaz. Bu çocuk emanettir ve bir gün gelecek emanet sahibi emanetini bizden geri alacak. İşte bu bilinç ile hareket edersek, çocuklarımıza karşı daha duyarlı, daha temkinli ve daha şefkatli oluruz. 

2. İMTİHAN ŞUURU

Evlatlarımız bizim dünya imtihanımızın bir parçasıdır. Onlarla cenneti kazanabileceğimiz gibi Allah korusun cehennemi de hak edebiliriz. Çocuklar asla bize Allah’ı unutturmamalı, bilakis hatırlatmalı. Onların varlığı, bakımı ve eğitimi, bizi Allah’ı anmaktan alıkoymamalı. Eğitimin zorluğunu bir imtihan olarak değerlendirmeli ve bu imtihanın üstesinden gelebilmek için helal dairesinde elimizden geleni yapmalıyız.

3. SABIR VE DUA

Eğitim uzun soluklu bir süreçtir. O nedenle sabır, her şeyde olduğu gibi eğitimde de çok önemlidir. Onlara aşılamak istediğimiz ahlakı, bir anda uygulamalarını bekleyemeyiz. Sabır, tutarlılık ve güzel örnek olmakla telkinimize devam edersek, zamanla çocuk o ahlakı benimseyecektir. Veya başka bir örnek verelim; çocuğun gelişiminde diğer çocuklara nazaran bir gerileme söz konusuysa, kaygılanmamak, endişeye kapılmamak ve çocuğu hemen ‘sorunlu’ konumuna almamak gerekir.

Çocukların yaşı ilerledikçe bizi zorlayan, sabrımızı neredeyse taşırma noktasına vardıran, bizi güç duruma düşürecek nice davranışları olacaktır. Buna kendimizi hazırlamalı, sabır depomuzu doldurmalı ve onlara sevgi ve anlayış ile yaklaşmalıyız. Ayrıca çocuk eğitimini bize kolaylaştırması için Allah’tan yardım talep edelim. Çocuklarımıza doğruyu ve yanlışı öğretecek bir bilinç vermesi için O (CC)’na el açıp yalvaralım. Kendimizi ve aile efradımızı “yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten” kurtarması için sık sık Allah’a dua edelim. Sabrımızın tükenmeye yüz tuttuğu anlarda, hemen huzuruna varıp bize güç kuvvet vermesi için niyazda bulunalım. 

4. MANEVİYAT

Evet, eğitimde sabır çok önemlidir dedik. Sabırlı olabilmenin yolu maneviyatımızı yüksek tutmaktan geçer. Allah ile irtibatımızı güçlendirir ve bu bağı sıkı tutarsak kalbimiz huzurla dolar. Nitekim kalpler Allah’ı anmakla mutmain olur. Allah’ı sürekli ananın maneviyatı yüksek olur. Maneviyatı yüksek olanın hayatından ‘şükür’ eksik olmaz. Şükredenin kaygıları ve şikâyetleri olmaz. Kişi Allah’tan uzaklaştıkça şeytana yakın olur. Öfkelenmeye, bağırmaya, şiddet uygulamaya daha eğilimli olur. Çünkü kalp kararmaya yüz tutmuştur. Hayatından memnun olmayan, elindekiyle yetinmeyi bilmeyen, hayatını dünya menfaatini elde etmekten ibaret sananlar, çocuklarına karşı daha anlayışsız daha tahammülsüzdürler. Maneviyatımızı yüksek tutmanın yolu zikrin yanı sıra kulluk görevlerimizi yerine getirmek, salih amellerde bulunmak -sadaka vermek gibi- ve daima bize Allah’ı hatırlatacak ortamlarda bulunmaktan geçer.

5. STRESTEN UZAK DURMAK

Kişi dünya telaşına düştükçe stres ve depresyona girme olasılığı çoğalır. Annelerin stresi çocuklarına yansır. Anne ne kadar stresli olursa, çocuk da bir o kadar huysuz ve huzursuzdur. Çünkü annenin stresli olması çocuğu tedirgin eder. Ayıca annelik yapmak kolay bir iş sayılmaz. Gün içinde ev işleriyle uğraşmak, çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgilenmek, onu yorar. Dahası bir de buna çevreden gelen diğer etkenler eklenince annenin stresi bir hayli artar. Bu durum annenin zaman zaman stresli anlar yaşamasına neden olabilir. Stresli anne dayanamayıp stresini çocuğuna yansıtır. Sinirlenir, kızar, bağırır, kötü sözler sarf eder.

Bir annenin stresli durumlarında veya sinirli olduğu durumlarda, sinirini çocuğundan çıkarması yanlış bir tutumdur ve gerek anne, gerek çocuk için olumsuz sonuçlar doğurur. Bu bağlamda anne stresle baş edebilmenin yolunu tutmalı, dünyanın geçiciliğini ve hayatın bir imtihan olduğunu unutmamalıdır.

Bir anne olarak, bir eş olarak göstermiş olduğu fedakârlıkları başa kakmamalı, şikâyetçi olmamalı aksine yaptıklarının Allah katında mükâfatlandırılacağına inanmalıdır.

Anne, işlerini Allah’ın rızasını gözeterek yürütürse, dünya ve ahiret arası dengeyi kurabilirse, onu strese sokacak, huzursuz edecek ortamlardan kaçınırsa; bu hem kendisi için, hem çocuğu için hem de çevresi için daha sağlıklı olacaktır. 

6. EMPATİ

Çocuklarımızla empati kurmalıyız. Onları anlamaya, tanımaya, kişisel özelliklerini keşfetmeye çalışmalıyız. Eğer bunu yapmazsak, onlara karşı çok yanlış tutum içerisine girer, sürekli aramızda çatışmaların meydana gelmesine zemin hazırlarız.

Çoğu ebeveynler çocuk eğitimine “ezberle-uygula” yöntemiyle yaklaşmaktadırlar. Yani, hani yeni bir cihaz alırsınız ve kullanımı için kılavuzuna göz atarsınız ya o misal. Her çocuk için geçerli olacak ortak bir kılavuz yoktur. Kitapta eğitimle ilgili edindiğimiz bilgiler, okuduğumuz tavsiyeler bir çocuk için geçerli olurken diğeri için geçerli olmayabilir. Çocuklarımızı iyi tanır, kendimizi onların yerine koymaya çalışır ve becerilerini keşfetmeye çalışırsak; onlara karşı doğru tutumu sergilemekte güçlük çekmeyiz. Bir anne olarak onların dünyasını anlamalı ve dünyalarına dâhil olmayı denemeliyiz. 

7. GÜZEL ÖRNEK

Çocukların davranışlarını büyük ölçüde belirleyen anne-baba tutumlarıdır. Anne-baba, çocuğun öncelikli modelidir. Çocuk anne-babasından ne görüyorsa, ne duyuyorsa onu taklit etmektedir.

Çocuğumuzu yönetmek yerine onları davranışlarımızla doğru olana yönlendirelim. Namaz kılan bir çocuk yetiştirmek istiyorsak, onların gözleri önünde düzenli namazlarımızı kılalım. ‘Yalan söylemeyen bir çocuk olsun’ istiyorsak, yalan söylemeyelim, şakayla bile olsa onları kandırmayalım. Okuyan bir çocuk olsun istiyorsak, sık sık okuyan olalım vs. Yani eğitime ilk önce kendi özümüze dönmekle başlayalım. 

Ayaklarının altına cennet serilen annelerden olmak dileğiyle…

Pedagog Meliha Timur | Nisanur Dergisi | Temmuz 2017 | 68. Sayı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER