© Dini Haberler 2020

Sergi,Sıkıntı Olmasa Ankara\'dan Gelmezdik

Bolu il müftülüğünde yaşanan sıkıntılar sebebiyle temaslarda bulunmak üzere ilimize gelen Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Köroğlu Televizyonu ve Gazetesine açıklamalarda bulundu.

Sendika üyelerinin yaşadıkları sıkıntıları yerinde görmek ve ilgililerle diyalog kurmak üzere Bolu’ya geldiğini belirten Sergi, önce il müftülüğünü daha sonra valilik ziyaretinde bulundu.

Bolu İl Müftülüğünde bazı yanlı uygulamalar sebebiyle çalışanlar arasında problemler oluştuğunu söyleyen Sergi, bunları diyalogla çözmek istediklerini, yetkililerden konu ile ilgili tedbir almalarını istediklerini ifade etti. Sergi, “Yaşanan bir sıkıntı olmasa, biz Ankara’dan kalkıp buralara kadar gelmeyiz. Buradaki yaşanan sıkıntı, sendikal faaliyetlerle ilgilidir.” dedi. 


MEHMET FATİH YALINIZ 
Bolu’daki temaslarına Bolu Müftülüğü ile başlayan Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi ziyaretlerini tamamladıktan sonra bir açıklama yaptı. Sıkıntıları yerinde tespit için Bolu’ya geldiğini söyleyen Sergi, “Bolu ilimizde Türk Diyanet Vakıf Sendikası olarak sendikal faaliyetlerimizi gözden geçirmek, üyelerimizin yaşadıkları sıkıntıları yerinde tespit etmek ve ilgililerle diyalog kurmak üzere Bolu iline gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle Bolu İl Müftülüğümüzü ziyaret ettik. Sayın Müftü Yardımcılarımızla bir arada bulunduk. Çalışma hayatında yaşanan sıkıntıları, problemleri kendilerine saygı kuralları içinde ilettik. Bu sıkıntıların camiamıza yakışmadığını, bunların çözülmesi gerektiğini, diyaloga hazır olduğumuzu, diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik. Burada biz, müftülüğümüze ve Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı bir husumetimiz yok. Fakat bazı yanlış işler, yanlış uygulamalar oluyor. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim, ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalara arkadaşlarımın şahit olduklarını ifade etmeleri bu ziyarette önemli etken oldu.” dedi.
 
“Gerekirse kanuni haklarımızı kullanırız”
Sendika olarak gerekirse, yaşanan sıkıntıları yargıya taşıyacaklarını ifade eden Sergi şöyle devam etti: Biz bunları konuşarak halledeceğimize inanıyorum. 4688. Kanununun 9. Maddesi uyarınca sendikaların faaliyetleri ve yetki alanları belirlenmiş. Biz bu çerçevede üyelerimizin idare ile yaşamış oldukları sıkıntıları tespit etmek, çözüm aramak ve üyelerimiz adına taraf olma, yeri gelirse de bunlarla ilgili yargıya konuyu götürmek haklarımız arasındadır. Konuya müdahil olduk, buradaki müdahil olma sebebi kanunun bize sağlamış olduğu imkândır, tabi ki bu müdahilliğimiz saygısızlık anlamında değildir. Ama yaşanan bir sıkıntı olmasa, biz Ankara’dan kalkıp buralara kadar gelmeyiz. Buradaki yaşanan sıkıntı, sendikal faaliyetlerle ilgilidir. Çok küstahça, pervasızca yapılan bu tavırlar, sadece bizim sendikamıza mensup üyelerimizi değil, diğer arkadaşları da üzdüğü bize ifade edilmiştir. Biz de müftülük yetkililerimize bunları ilettik. Bunlarla ilgili tedbir alınmasını rica ettik. İyi dilek ve temennilerde de bulunarak müftülükten ayrıldık. Akabinde Sayın Vali’mizi ziyaret ettik. Kendisine teşekkür ediyorum. Diyanet ve vakıf hizmetleri kolundaki çalışma hayatını ve bu çalışma hayatında yaşanan sıkıntıları Sayın Vali’mize de ilettik. Bundan üzüntü duyduğumuz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın misyonu ve vizyonuna uymayan yaşanan bu tavırlarla ilgili önlem alınmasını Sayın Valimizden de rica ettik. Bir de dosya verdik. Bu dosyanın içerisinde şikayete vesile olan konular yer almıştır. İlgililerle ilgili tedbir alınmasını istedik. İlk etaptaki amacımız budur. Bu taleplerimiz uygun karşılanmaz, yerine getirilmezse, bu baskılar tacizler devam ederse, biz anladıkları dilden tepkide bulunuruz, kanuni haklarımızı sonuna kadar kullanırız.


“Memuru hükümete teslim ettiler” 
Yetkili sendikanın memuru hükümete teslim ettiğini iddia eden Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi açıklamasını şöyle sürdürdü; “Müftülüğümüzün bütün personeli kucaklaması lazımdır. Ayrışma anlayışı için girmişler. Böyle olduklarına inanıyorlar ve bize iletiyorlar. Biz öncelikle bunu suhuletle ve diyalog halinde çözülmesini tedbir alınmasını istiyoruz. Bizim amacımız bu. Daha sonra vali yardımcılarımızı da ziyaret ettik. Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemli bir kurum. Dışarıda yeteri kadar tartışılıyor, bir de personel tarafından tartışılması bizleri üzer. Ama bu tek taraflı olmamalı, biz bu kadar hassas davranıyorsak, bu işin başka tarafı da aynı hassasiyeti göstermesi lazım. İdarenin de hassasiyet göstermesi lazım. Biz direkt olarak idarecilere suç yüklemiyorum haksızlık olur. Burada bazen siyasetin de müdahil olduğu, sendikanın da müdahil olduğu bir durum var. Bu müdahilliğin de bazı yerlerden himaye edildiğinden dolayı, buna müftülerimiz ve yetkililerimiz gereken muamelede bulunduğunda mağdur oluyorlar. Mağduriyetlerini anlıyorum. Bu Türkiye’nin bir kaderi. Devlet memuru, yapmış olduğu işlerinden sorumlu olmalı, siyasetin bu kadar, özellikle diyanete müdahil olması çok yanlış. Siyasetin koruduğu, pervasızca her türlü rezilliği yapmayı kendisine reva gören bu ilgili sendika ki, asıl konuşması gereken, hükümetin karşısında memurun hakkını korumaları lazımken, hükümetin karşısında lal olmuş gibi sustular. Memuru hükümete masada teslim ettiler. Hükümet, enflasyon oranındaki miktar üzerinden artış yapması gerekirken, Maliye Bakanlığı’nın bir uygulaması ve yetkili sendikayım diye böbürlenen, yaka bağır açık gezen, külhanbeylik yapan güya meydan okuyan şu andaki sözde yetkili sendika, ne yaptığını bilmeyerek bir imza atmıştır ve bu imza ile memurları 1.8 oranında kayba uğratmıştır. Bu da yaklaşık aylık 60 – 70 lira arasında 140 liraya uzanan bir hak kaybı yaşanacaktır. Orada konuşması gerekenler, burada kimsesi olmayan, gariban memurla uğraşmaları acizliktir, ucuzluktur. Biz şimdi bu ucuz adamların dikkatini çekiyoruz, akıllarını başlarına alsınlar.
Bir diğer konu da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışma hayatında yaşanan rotasyon sıkıntısı. Mesleki bilgi sınavı eziyeti, zahmeti ki,  bu sınava girmeden memurun tayin müracaatı bile olamıyor. Biz bunların kaldırılması için bir girişim beklerdik. Diploma ayrımcılığı var. Bundan dolayı farklı farklı maaş almaktalar. Dernek başkanlarının, muhtarların pervasızca müdahaleleri var. Bunlara karşı bir tedbir alınmasını, bunlara iki çift laf etmelerini beklerken, bunlarla ilgili bir lafları yok. Sonra kalkıyorlar, diğer sendika üyelerini tehdide yönelik davranışta bulunmalarını yadırgıyoruız. Bunlar yanlarına kar kalacak zannediyorlar. Asla yanlarına kar kalmaz. Biz öncelikle nezaketen uyarıyoruz, anlamazlarsa, anladıkları dilden hitap etmesini biliriz. Biz bir hak mücadelesi veriyoruz. Kimsenin tavuğuna kışt da demiyoruz, kimseyle husumetimiz yok. Bizim önemli görevimiz şudur; memurun haklarını, korumak ve geliştirmek. Daha iyi imkanlara sahip olması için gayret göstermektir. Biz bu gayretin içindeyiz. Ama siyaset tarafından himaye edilen bu sendika azgınlaşmıştır. Biz bunlara karşı burada olduğumuzu ve her zaman olacağımızı ifade etmek üzere Bolu ilimizi ziyaret ettik. Yetkililere yaşanan sıkıntıları ilettik. İnşallah yetkililer de gereken tedbirleri alırlar.”

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

Her kurumda olduğu gibi Başkanlığımız bünyesindeki bazı İl Müftülüklerinde rahatsızlıklar ve problemler yaşanmaktadır.  Diyanet İşleri Başkanlığımızın Misyonuna ve “Referans alınan saygın kurum olma” Vizyonuna gölge düşürecek boyutta vuku bulan çalışma barışını olumsuz etkileyen bazı hadiseler ve uygulamaların yaşanması bizi derinden üzmekte ve sarsmaktadır.

Bolu İl Müftülüğünde siyaset ve sendikal müdahale ile yaşanan ayrımcılık üzüntü verdiği gibi gerilimlerin oluşturduğu, görevlilerin birbirleri ile ilişkilerin bozulmasına sebebiyet verdiği sendikamıza bilgi olarak iletilmiştir.

Bu sebeple Bolu ilimize gelerek İl Müftülüğü ve Valilik Makamı ziyaret edilerek yaşanan sıkıntılar çözümü için tedbir alınmak üzere dosya halinde sunulmuştur. 

Valilik ziyaretinden önce ve sonra Şube Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu üyeleri, Kadın Kolları ve İlçe Temsilcilerimizle toplantı yapılarak sendikal faaliyetlerimizdeki eksiklikler ve sıkıntılar gözden geçirilmiştir. 

Türk Diyanet Vakıf-Sen sendikası olarak, 4688 Sayılı Kanunun 19. Maddesi uyarınca sorumluluğumuz gereği yaşanan sıkıntılara müdahil olunmuştur. Bolu ilimizi ziyaretimizin amacı Bolu Müftülüğünde yaşanan Diyanet İşleri Başkanlığımızın misyon ve vizyonuna uygun düşmeyen ayrımcı uygulamalardır.

4688 S. Kanunun 18 nci maddesinde de yer ‘’Kamu işvereni kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamaz.’’  Ve Diyanet İşleri Başkanlığımız   2007 Genelgesinin: MADDE 3- (1) de yer alan ‘’Bütün personelimiz; hizmet içinde ve dışında, devlet memurluğu sıfatına, Başkanlığımıza mensubiyet ruhuna ve İslâm ahlâkına yaraşır tarzda hareket edecek, iş ve işlemlerinde, iş sahiplerine, vatandaşlarımıza, âmirlerine, memurlarına ve hizmetine muhatap olan herkese ve her kesime karşı âdil, eşit, dürüst, hoşgörülü ve güler yüzlü davranacaktır..’’ 

Esasları doğrultusunda personele ayırım yapılmadan davranılmasını beklemek ve takip etmek sorumluluğuz bulunmaktadır.

Değerli Basın Mensupları !

Memurlarla ilgili kararların alındığı bir dönemi idrak ettik 657 Sayılı Mevcut Devlet Memurları Kanununun gelişmeler karşısında ihtiyaca cevap vermediği ileri sürülerek 657 SDMK da değişiklik yapılması kamuoyunun gündemine intikal ettirilmiştir. Kamu çalışanları olarak bu gerekçeleri ciddi bulmadığımız gibi bu düzenleme ile hukuk ve sosyal devlet ilkelerine aykırı davranıldığı gibi başka gizli amaçların olduğu kanaatindeyiz. Bu sebeple; Memurun iş güvencesinin elinden alınması amaçlanan bu değişikliğe asla razı olunmayacaktır.  

Neye imza attığını bilmeyen, bu yetkili sarı sendika Memur-sen’in aciz ve ezik duruşu ile perşembenin geleceği çarşambadan belli olur misalince yapacağı ve çapları belli olmuştur. Sorumluluğunun farkında olmayan bu aciz anlayış Memurun derdinin çözümü yerine, memurlarca verilen temsil yetkisini siyasete ve kurum yöneticilerine teslim ederek memurları aldatmıştır. Bu teslimiyet sebebiyle memurlar 50-150 TL arasında kayıp yaşayacaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak  bu uygulamayı yargıya taşıdık.

DEĞERLİ DİYANET VE VAKIF ÇALIŞANI ARKADAŞLARIM !

Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.

Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için sorumluluğu bulunan yetkili sendika ve yetkili konfederasyon, elde ettikleri bu yetkiyi iyi ve yerinde kullanamayarak memurların beklentilerine cevap verememiştir. Minnet borçları sebebiyle kendisine güç ve imkân sağlayan Siyaset ve idareye boyun eğmeyi ve ses çıkarmamayı tercih etmiştir.

Sendikacılık adına çok zillet yaşıyoruz.  Din Görevlisinin psikolojisini bozan ROTASYON uygulamasını, MBSTS eziyetini, Diploma ayrımcılığını, Siyaset, Muhtar ve Derneklerin görevlilere müdahalesini, Din görevlisine sahip çıkılmamasını, 2860 sayılı kanuna aykırı sık sık para toplanmasını, din görevlisinin para toplama memuru konumuna getirilmesini, toplanılan paralar sebebiyle soruşturma geçirmelerini, isimsiz imzasız şikâyetlerle sindirilmesini, Yıllarını bu kuruma vermesine rağmen Hac ve Umreye gidememeleri sebebiyle kuruma buğz edildiğini, düşünce ve sendika üyeliği itibariyle yapılan ötekileştirmeyi masaya getirmiş mi! Bununla ilgili Kurum İdare Kurulu metni imzalayabilmiş mi ?

İşte Türkiye’de ve Diyanette sendikacılık böyle yapılıyor!!! Memuru aldatma kazanımından memnun musunuz?

Yalancılık-Aldatma bozuk para gibidir. Uzun süre geçindirmez.

Hak mücadelesinde sendikamıza çok büyük haksızlık yapılmaktadır. Siyasi ve idari baskı ve taciz ahlaki rezalettir. Sarı ve ucuz Sendikanın yaptığı rezaletler sineye çekilmekte ve malum sendika korunmaktadır. Varsın korusunlar bunların hepsini not alıyoruz. Bundan sonra herkesin ipliğini pazara çıkaracağız. Herkes kiminle uğraştığının farkına varacak tavassutlar kimseyi aklamayacak. Hak bildiğiniz ve doğru olan her işte Kimseden çekinmeden mücadelemizi sürdüreceğiz. çünkü doğruların yardımcısı Cenabı Allah’tır. 10.12.2015

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Hazım Zeki SERGİ

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı

İlginizi Çekebilir

Hocamızın yanındayız!

ÇEDES programı kapsamında okullarda ‘manevi danışmanlık’ yapan din görevlilerinin sistematik bir şekilde hedef alınmasına Mil-Diyanet Sen’den sert tepki geldi.

BİR MÜFTÜYE İFTİRA ATMAK BU KADAR KOLAY OLMAMALI

Bir okulda din derslerine giren Şanlıurfa’nın Akçakale ilçe Müftüsü, çirkin bir iftiraya maruz kalarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve cezaevine gönderildi.

Siz hangi milletten hangi dindensiniz

Diyanet-Sen Balıkesir Şube Başkanı Mehmet Akif Gerboğa, KKTC' de Din Görevlisi Ahmet İşçi'nin yaz Kur’an Kursu’nda çocuklara Kur’an öğrettiği için polis tarafından tutuklanmasını ve yapılan hukuk dışı uygulamayı şiddetle kınadığını belirterek “49 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı ile Türk askeri, adayı Yunan işgalinden kurtardı ancak bir kesimi Milletine ve İslama düşmanlıktan kurtaramadık” dedi.

İHL’DEN DEPREM BÖLGESİNE YARDIM KAMPANYASI

6 Şubat tarihinde Türkiye yüzyılın felaketiyle sarsıldı.  Aziz Türk Milleti bu yaraları hız bir şekilde sarmak adına yoğun bir çabanın içerisindedir. Çekmeköy Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu’da bu kapsamda önemli bir kampanya başlatarak deprem bölgesine yardım etmeyi amaçlıyor.

Menzil Cemaati kapılarını depremzedelere açtı!

Menzil Cemaati, Adıyaman'daki depremzedeler, Menzil Köyü'nde bulunan Buhara Evleri'nin kapılarını açtı. Depremzedeler tam kapasite ile evlerde misafir edilmeye başlandı.

Kur'an'ı yakan kafir cezasız mı kalacak?

Mil-Diyanet Sen Giresun Şubesi Başkanı Celalettin Ocak, İsveç'teki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'i 'ifade özgürlüğü' bahanesine sığınarak yakan Danimarkalı siyasetçi Rasmus Paludan’a tepki gösterdi. 

TÜM HABERLER