© Dini Haberler 2020

Prof. Dr. Mehmet Görmez'in İz Bırakan Sözlerinden Seçmeler

7 Yıl Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı ve 7 Sene de Diyanet İşleri Başkanlığı Yapan Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocanın İz Bırakan Sözlerinden Seçmeleri burada bulabilirsiniz...

ÜLKEDEKİ FETÖ YAPILANMASI İLE İLGİLİ

“Bu tabloya karşı biz mahcubuz. Diyanet teşkilatı olarak 100 bini aşkın bir kadro olarak biz mahcubuz. Vallahi en mahcubunuz benim. Allah’a yemin olsun ki en mahcubunuz benim, çünkü hakkıyla görevimi ifa etmiyorum.”

 

CAMİYE ÇOCUK GETİRİLMESİNE KARŞI ÇIKANLARA

“Eğer ümmetin istikbalini kuracak bir yavrumuzun zihninde cami, namaz ve cemaatle ilgili yanlış bir iz bırakacak şekilde ona kötü davranacaksanız teravihinizi evinizde kılın. Çocuğun camideki sesi gürültü değildir, Allah’ın nimetidir”

Yeryüzünün en masum insanları mabetler ve camilerdir. Yeryüzünün en masum varlıkları ise çocuklardır. Masum çocuklar kadar kimse mabetlerde yakışmaz.

“Siz saf tutarken çocuk sesleri duymuyorsanız geleceğinizden endişe duyun. Elbette caminin adabı vardır ama bu çocuklarımız, adabı o camide öğrenecekler. Çocuk camiyle buluştuğu zaman, cami çocukla buluştuğu zaman geleceğimizden emin oluruz”

“Biz, sırtına çocuk bindi diye secdesini uzatan peygamberin ümmetiyiz”

“Biz, hutbe irad ederken, çocuk kendisine yürüyor diye minberden inen, çocuğu kucağına alıp hutbesine devam eden Allah Resulünün ümmetiyiz”

“Biz, çocuk ağlaması duydu diye, namazını kısa kesen peygamberin ümmetiyiz”

“Biz, komşu çocuğunun kuşu öldü diye, taziyeye giden peygamberin ümmetiyiz”

 

DİYANET AMCA

“Artık birisi camide çocukları yüksek sesle azarladığı zaman çocuklar onlara şöyle cevap veriyorlar:

“Diyanet amca bize izin verdi”. Evet, çocuklar Diyanet amca size izin verdi.”

 

TEK TİP İNSAN YETİŞTİRMEK EĞİTİMİN GAYESİ DEĞİLDİR

“Eğer siz insanı yaratılıştan günahkâr, yaratılıştan kirli varlık olarak görürseniz ona tatbik edeceğiniz eğitim başkadır. Yaratılıştan temiz, fıtrat üzerine yaratılmış olarak görürseniz ona tatbik edeceğiniz eğitim başka olacaktır”

 

BİLİM VE DİN ARASINDAKİ KAVGA BİZE AİT DEĞİL

“Yanlış bir eğitimle Allah’ın insanlara verdiği bütün potansiyelleri yok edebiliriz. Bilgi bizim medeniyetimizde hakikate götüren yoldur. Hakikatin kendisi değildir. Bilim tapınmak için var kılınmış, gönderilmiş bir şey değildir. Aklın verileri ile elde edilen bilgi, vahiyle insanlığa bildirilen bilgi birbirlerinin alternatifi değildir”

Aklın da halikı, Allah’tır, Vahyin de göndericisi Allah’tır. Akılla vahiy arasındaki kavga, bilim ve din arasındaki kavga, bizim medeniyetimize ait bir kavga değildir”

“KIRILMA NOKTASI, BİLGİNİN ‘DÎNÎ’ VE ‘DÎNÎ OLMAYAN’ DİYE AYRILMASIDIR”

“Bizim medeniyetimizde yaşadığımız en büyük kırılma, bilginin dini bilgi ve dini olmayan bilgi, pozitif bilgi ve negatif bilgi diye ayrılması olmuştur. Bizim medeniyetimizde bilgi bilgidir. Faydalı ve doğru bütün bilgiler, dinidir. Tefsir, Fıkıh Hadis ne kadar dini ise, fizik kimya, matematik o kadar dinidir. Kitabın ayetleri ile kâinatın ayetlerini birbirinden ayıran bir bilge düşüncesini sahip olamayız biz. İslam coğrafyasını bugün inim inleten şey bilginin bu şekilde ayrılmış olmasıdır”

ALLAH’IN GÖNDERDİĞİ 3 KİTAP

Allah’ın kâinata yerleştirdiği 3 kitap okunmadan bütüncül anlayış sağlanamaz: İnsan, Kâinat ve Kuran. Bunlar birbirlerinin mütemmimidir”

ONLARA GÖRE BİLGİ GÜÇTÜR, BİZE GÖRE BİLGİ HİKMETTİR

“Bilgi tarihindeki ikinci kırılma noktası ise, bilginin kendisinin hakikat ve bir güç olarak görülmeye başlanmasıdır”

“Londra üniversitesine ilk gittiğim zaman, Afrika ve Ortadoğu araştırmaları için 1905’te kurulmuş, oryantalistleri yetiştiren bir bölümün kapısının üzerinde “Bilgi güçtür” yazısını gördüm. Bu sözle, bütün Hindistan ve Afrika sömürgeleştirildi. Buradaki güç, insanı yeryüzünde değerlerle güçlendiren bir kavram değil, başkasını sömürmek, başkası üzerinde hegomanya kurmak manasına geliyordu.

Biz ise, bilgiyi kılavuz, yol gösterici hakikate götüren yol olarak görürüz. Bilgi cehaleti ortadan kaldırır ve cehaletten uzaklaştırır, bilgi Hikmettir”

“DEĞERLER HİYERARŞİSİNİ KAYBETTİĞİNİZDE, O DİNDARLIK ÇELİŞKİ ÜRETİR”

“Din, hayatın içerisinde verilirse anlamlı olur. Hayatı kompartımanlara ayırıp, bir parçasına da din eğitimi alanı dediğimizde karşımıza çok ciddi sorunlar çıkar. Sonra gençlerimiz bizi anlamaz. Eğitim, İnsanın, kâinatın, kadının, annenin değerini bize öğretmeli. Onları bir taraf koyduğumuz zaman, sadece teheccüdün fazileti üzerinde durduğumuz zaman, onu verdiğimiz zaman dindarlık olmaz. O başka bir seküler bir hayat oluşturur, başka bir seküler hayatı adeta diniymiş gibi takdim etmiş oluruz”

ABD’DEN ÖRNEK

“ABD’de Diyanet İşlerine ait bir merkez açtık. Merkezi açtığımız yer bataklıktı. Konteyner tesisimiz vardı, 20 yıl insanlar namaz kıldı. Yazın sivrisineklerin çıkma ihtimali vardı. Bir sinek ilacı bulamazsınız mı dedim. ABD’de de sinek ilacının yasak olduğunu, tabiatın dengesini bozduğunu söylediler. Irak’ta, 1,5 milyon insanı öldürmek, tabiatın dengesini bozmuyor ama sinek ilacı kullanmak tabiatın dengesini bozuyor. Başka dünyaların üzerine, bombalar yağdırmak, kimyasal silahlar üretmek, tabiatın dengesini bozmuyor, ama sinek ilacı yasak. Maşallah”

 

BÜTÜN GÖREV TANIMLARINI YENİDEN YAPMAK: CAMİLER VE İMAMLAR

“Mekânların ve binaların estetik ve güzel olması da dinin emirleri arasındadır”

“Ancak cami, sadece namaz kılma mekânı değil, İmam da, sadece namaz kıldırmak için orada değildir.

Toplumun bütün dertleriyle dertlenen, gözyaşlarını dindiren, sokak çocuklarıyla ilgilenen, yetimle fakirle dost olan, onunla kardeş olan, nerede derdi olan bir vatandaşımız, bir insanımız varsa hemen onun yanına gidip, onunla hemdert olan bir insandır, din gönüllüsüdür”

 

İMAM; ATANMIŞ DİN GÖREVLİSİ DEĞİL, ADANMIŞ DİN GÖNÜLLÜSÜDÜR

“Bizim tanımımız bu. Hiç kimse sadece namaz kıldırmak için orada o vazifeyi ifa etmez.”

“MÜFTÜ SIRADAN BİR BÜROKRAT DEĞİL”

Müftü sıradan bir bürokrat değil. İmamların amiri, Diyanet’in o ildeki, o ilçedeki idarecisi değil, sadece o şehrin bütün dini hayatı, bütün manevi hayatıyla ilgilenen, kadınlarla, çocuklarla, gençlerle, ailelerle, onların her türlü sorunlarıyla ilgilenen, Din-i Mübin-i İslam’ın o rahmet mesajını her tarafa ulaştıran insandır aynı zamanda. Müftülükler, sıradan bir devlet dairesi değildir, asla olmamalıdır. Her türlü vatandaşın girdiği, derdiğini anlattığı, derdine çare aradığı, derdine derman aradığı bir mekân olmalıdır aynı zamanda. Orası bir şefkat yuvası, orası bir merhamet ocağı olmalıdır”

 

YILBAŞI, NOEL

“Hiç kimse pagan kültürüyle tüketim kültürünün, haz ve eğlence kültürüyle birleşerek, birleştirerek çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde bir yozlaşma kültürünü meydana getirmesinin doğru olduğunu söyleyemez. Hele hele bütün bunların da noel, çam ağacı, kumar, içki, spor toto, loto gibi insanı kendisinden ve Rabbinden uzaklaştıracak davranışlarla birleşerek, birleştirilerek, toplumun yozlaşmasına izin veren bir geleneğin oluşmasına, Diyanet İşleri Başkanlığı daima bunun doğru olmadığını, şefkatli bir şekilde topluma ifade etmeye, dostça bu uyarısını yapmaya devam eder”

 

İMSAK TARTIŞMASINA BİLİMSEL NEŞTER

(Diyanet İşleri Başkanlığı ile TÜBİTAK arasında Ay ve Ufuk Gözlemi Ünitesi (Aygöz) Kurulması, işletilmesi ve bakımı hakkında protokol imzalandı.)

“Biz Müslümanların ibadet vakitlerinde dahi birliği oluşturamıyorsak, güneşin, ayın hesabını yapamıyorsak kendi aramızda anlaşamamamız normaldir.

Diyanet İşleri Başkanlığının amacı bu konuda İslam dünyasındaki tereddüdü ortadan kaldırmaktır.

Herkes vakitleri telefonundan izleme imkânına sahip olsun. Dünyanın neresinde olursa olsun nerede hangi dakikada, hangi saniyede görüleceğini canlı olarak herkes telefonundan izleme imkânına sahip olsun ki, dünyanın önünde böyle önemli bir konuyu tartışmaktan kurtulmuş olalım. Her Ramazan ayında Müslümanlar Türkiye’de imsak tartışması yaşıyor. Bu çalışma, bu tartışmayı bilimin verileri ile ortadan kaldıracaktır”

 

RESMİ NİKÂH DİNİ NİKÂH İKİLEMİ

“Herhangi bir önyargıya kapılmadan söylüyorum; belediyeler nikâh kıyıyor. Kanun koyucu bunu nüfus idaresine verebilirdi, kaymakamlıklara, valiliklere de verebilirdi. Müftülüklere de verebilirdi. Dolayısıyla bu ikilem Türkiye’de daimi bir sorundur.”

“Nikâh akdinin şahidi Allah’tır, meleklerdir. Siz bunu her yerde kıyabilirsiniz. Ama Resulullah Efendimiz Hz. Fatima ile Hz Ali’nin nikâhını Mescid-i Nebi’de kıymıştır”

“Dini nikâh Anadolu’da birçok yerde yapılır. Ama bunu bir zorunluluk haline getirmenin anlamı yok. Gerek de yok. Ancak ikilem üzerinde düşünmek lazım.”

“Nice kadınlarımız dini nikâhla mağdur olmuştur. Nice çocuk gelinlerin sebebi bu olmuştur. Sosyal konuları da düşünerek, bu konuların üzerinde düşünmek gereklidir”

 

KURAN KURSLARI

“Muhteşem bir kitabımız var ama biz bu kitabın sadece nazm-ı celilini okuyarak hakkını ifa edemeyiz.

Sadece kitabın nazmını okuyarak görevlerimizi yerine getiremeyiz. Biz öyle bir kitabın müminleriyiz ki kitabın yüzüne bakmak ibadet, eline almak ibadet, dokunmak bile ibadet, dinlemek ibadet, okumak en büyük ibadet, ondan da büyük ibadet yaşamak. Bütün bunlar birer vesile.

Asıl gaye anlamak ve yaşamak. Onun için Kur’an kurslarımızda yeni bir dönem başlattık. Şimdiye kadar diyorduk ki ‘Her Kur’an okuyan güzel okuyacak.’ Şimdi diyoruz ki ‘Kur’an-ı Kerim’i okuyan, güzel anlayacak ve güzel yaşayacak”

 

YİNE CAMİLERDE ÇOCUK VE KADIN

“Yaz kurslarımızın en önemli gayelerinden bir tanesinin Cami-Çocuk buluşması olduğunu unutmayalım. Çocuklarımızın camiyle buluşması, kubbenin altında koşuşturması, mihraba, minbere tırmanması bile çocuğun geleceği, kalbi ve ruhu için önemlidir”

“Kadını ve çocuğu mabede yaklaştırmamak bir cahiliye anlayışıdır. Bizden önceki dinlerde ortaya çıkmış bir bid’attir. Bir hurafedir. Bu, öyle bir cahiliye anlayışı olmuştur ki, Allah bu anlayışı yıkmak için Hz Meryem’i mabede adatmıştır. Allah’ın vahyine erkek ne kadar muhatapsa kadın o kadar muhataptır. Allah’ın vahyini insanlığa tebliği etmekle erkek ne kadar mükellefse kadın o kadar mükelleftir”

“Yaz kurslarımızda çocuklarımıza sadece elifi değil, elif gibi düzgün olmayı da öğreteceğiz. Sadece Kuran’ı değil, Allah’ın Peygamberini, Allah’a nasıl secde edilir onu öğreteceğiz. Çocuklara yaz kurslarında ibadetleri, güzel ahlakı öğreteceğiz.”

“Çocuklara Kuran’ı çocuk diliyle anlatın. Kuran’ın nasıl bir Kitap olduğunu, neden geldiğini, kime hitap ettiğini, kimin gönderdiğini çocuklara çocuk diliyle anlatın.

Kuran’ın, Müslüman olan her çocuğa hitap ettiğini anlatın. Kur’an bilincini çocuklara anlatmadan Elifba’ya başlamayın. Kur’an hakkında çocuklarımızı bir bilinç sahibi kılalım.

Gayemizin sadece Kuran’ı öğretmek değil, onu anlamak olduğunu da öğretelim. Bir anne babanın evladına vereceği en büyük hediye, Kur’an ayında Kuran’ı öğrenmesini sağlamaktır”

 

SAKALI-I ŞERİF KONUSU

“Bu konu, aslında biz İslam ümmetinin, yeryüzüne merhamet ve adaleti getiren Hz. Peygamber’le kurduğu ilişki ile ilgili yaman çelişkiye işaret eder. Ben bir hadis talebesi olarak derim ki; Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, bunu yasaklardı. Şu iyi bilinmelidir ki; Hz. Peygamber’in Sakal-ı Şerif’ini ziyaret etmek şeklinde herhangi bir dini vecibe bulunmamaktadır”

 

KIZ ÇOCUKLARININ OKUTULMASI

“Kız çocukları hâlâ ‘günah’ diye okutulmuyorsa, çocuk yaşta evliliğe cevaz veriliyorsa, kadına şiddet sanki Allah’ın izin verdiği bir şeymiş gibi yorumlanabiliyorsa, buralarda da yine dinle ilgili algıda bir problem yok mu?”

Bir hoca çıkıp maalesef “Erkekler stres atmak için kadınlarını dövebilir, küçük kız çocuklarıyla evlenmek caizdir” gibi birtakım vaazlarda bulunabiliyor…”

 

KADIN VE CAMİ KONUSU, KAYBEDİLMİŞ BİR SÜNNETTİR

“Camilerde en büyük alan erkeklere açıkken kadınlara küçük, kuytu bir yer ayrılıyor. Bu bile sanki dinin kadını ikinci sınıf gördüğü algısına neden olmuyor mu?”

“Diyanet İşleri Başkanı olarak son 5 yıl içinde en çok mücadelesini verdiğim konu budur. Ben çok ciddi bir çalışma yaparak bütün camilerde kadınların kubbeyi ve mihrabı görebilecek şekilde, cemaate katılımını sağlayacak özel mekânların yapımı için genelgeler gönderdim.

Engelliler için yakın zamana kadar hiçbir camimiz uygun değildi. Biz bu konuyu bir kampanyaya dönüştürdük. Elimizdeki bazı kitaplarda, “Kadının camide değil evinde namaz kılması, evinde de karanlık odada kılması uygundur” denir. Bu yanlış bir içtihattır. Bilakis Sevgili Peygamberimiz’in zamanında kadının katılmadığı hiçbir vakit namazı, cuma namazı yoktur.”

“Hz. Peygamber döneminde kadın ve erkek aynı mekânda mı namaz kılıyordu? Sadece kadınlar arkadaydı, erkekler öndeydi.

“Kadın ve cami konusunu, Peygamber’in kaybolmuş bir sünneti olarak görüyorum. Camilerimizi yaparken, mimarimizi planlarken, Diyanet’in yanı başındaki Ahmet Hamdi Akseki Camii’nin iç kısmını dizayn ederken mimarlara “Kadınlar için öyle bir namaz mekânı yapın ki erkekler orada kılmak istesin” dedim. Hakikaten öyle oldu.”

 

SATRANÇ ÜZERİNE

“Satranç oynayan lanetlenmiştir, oyunculara bakan da domuz eti yemiş gibidir, şeklinde söylenen söz hadis değil, uydurmadır.”

Peygamberimizden satrancı yasaklayan sahih hadis gelmemiştir.

Dinimizde eğlenmenin ibadetleri ve asli görevleri terk ve ihmale yol açacak şekilde birinci plana alınmaması öngörülmekte ve oyunun yararlı olması tavsiye edilmektedir. “

Kumara vesile yapmaksızın, ibadetlere engel olmayacak tarzda, fazla zaman israfına da yol açmamak kaydıyla eğlenmek için oynamakta dini açıdan sakınca yoktur.”

 

MEHDİLİK KUR’AN’DA VE HADİSLERDE YOKTUR

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yaptığı gibi İslam’ın istismar edilme tehlikesine karşı cemaat ve tarikatları ‘uyararak: “Çare şeffaflıktır. Bir yapı, hangi çerçevede hizmet veriyorsa topluma onu deklare etmeli ve onun dışına çıkmamalıdır”

 

CEMAATLER ÜYE KAYDEDECEKLER

“Derneklerdeki üyelik sistemi, tarikat ve cemaatlere de uygulanacak. Bu şekilde her tarikat ve cemaat, kendilerine tabi olan kişileri üye olarak kaydedecek. Söz konusu yöntemle hangi tarikat ve cemaatin ne kadar taraftarı bulunduğu da gün yüzüne çıkacak”

 

KAYIT DIŞI ÖNLENECEK

“Cemaat ve tarikatların, vakıf ve derneklerde olduğu gibi misyonlarını kamuoyuna deklare etmesi zorunlu hale gelecek. Taahhüt edilen hususların dışında başka faaliyetlerin içerisine giren tarikat ve cemaatler hakkında yasal işlem başlatılacak. Yeni modelde, ‘merdiven altı’ olarak tabir edilen kayıt dışı öğrenci evleri ve yurtların açılmasına izin verilmeyecek.”

“Bir dini yapı, kuru bir güç tutkusu adına ulusal siyasete, uluslararası siyasete müdahale etmeye kalkarsa, kendisine inanan insanların hukukunu da çiğnemiş olur…”

“MİLLETİN MANEVİYATINI ÇALMAK ÇOK KÖTÜ BİR ŞEYDİR…”

“Hırsızlık kötü bir şeydir, insanların malını çalmak elbette kötü bir şeydir. Ancak milletin maneviyatını çalmak çok daha kötü bir şeydir. Bunun üzerinde düşünmek lazım. Yani milletle kurulan o manevi bağın, ilkeler ve prensipler üzerinden devam etmesi bu tür dini yapılar için son derece önemli ve hayâtîdir.”

“Birtakım rüyalarla, peygamberle görüşüldüğü iddialarıyla, verdiğiniz kavgayı meşrulaştırmaya kalkışırsanız, o zaman insanlara haksızlık yapmış olursunuz…”

“KUR’AN VE SÜNNET DIŞINDA RÜYALARLA, SÖYLENTİLERLE MEŞRUİYET OLUŞTURMAK DOĞRU DEĞİLDİR…”

“Son zamanlarda Türkiye’de Mehdilik üzerinden, Mesihlik üzerinden, rüyalar üzerinden, peygamberle görüşüldüğü iddiaları üzerinden, hatta ve hatta hâşâ Cenabı-ı Hak’la doğrudan iletişim kurma iddiaları üzerinden farklı bir din yorumu ihdas etmeye kalkışmak, hiç doğru değildir. Rüya, İslam Dini’nde bağlayıcı bir bilgi kaynağı olarak kabul de edilmez zaten. Ortada Kitap vardır, Sünnet vardır.”

 

OLAĞANÜSTÜ DİN ŞURASINDAN

“Din eğitim ve öğretim politikaları her seviyede gözden geçirilmelidir. Fetö konusundakine benzer hataların yapılmamalıdır. Allah için yapılması gereken ibadetler farklı amaçlar için istismar edilemez”

Değerli Başkanımızı gıyabında sevgiyle saygıyla andık. Daha nice başarılı hizmetler dua ediyoruz.

Rabbimiz! Bizi uydurulmuş dinin şerrinden koru. İndirilmiş dine hizmet edenlere yardım et. Sen bizim Allah’ımızsın. Biz Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.

 

TRT’DE YAYINLANAN “KUR’AN-I KERİM’İ GÜZEL OKUMA YARIŞMASI” ÜZERİNE

“Kuran ses yarışmalarının güftesi olarak kullanılacak bir kitap değildir. Kuran bir hayat kitabıdır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER