HAK ARARKEN AHLAKLI OLMAK
STKTürk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal’ın 'SENDİKAL AHLAK' yazısı;
Kamu görevlilerinin ortak, ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için kurulan sendikalar 2001 yılından beri (4688 sayılı Kanun) faaliyetteler.
Sendikalar; çalışanların hak ve menfaatlerini korumak ve yeni haklar almak için çalışırlar. Çalışanların özlük ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesi için cevap ararlar. Üyelerinin yanı sıra bütün çalışanların görüşlerini toplu olarak ortaya koyarlar ve yönetime katılma haklarının kullanılmasını sağlarlar. Unutulmaması gereken; sendikaları kuranlar, üye olanlar ve yöneticilerinin ortak adı “DEVLET MEMURU”dur.
Sendikalar, çalışanların hakkını ararken ahlaklı bir hak arama mücadelesi yapabilmelidirler. Kendi üyesinin hakkını ararken, başka bir kamu çalışanının hakkını gasp etmek ahlaki olmayan bir anlayıştır.
Sendikalar; kamu çalışanlarının liyakat, ehliyet, bilgi, beceri ve adalet anlayışı içerisinde istihdam edilmesi ve yükselmelerinin temin edilebilmesine katkı sağlamalıdır. Hak eden çalışanın hak ettiği yere, kendi hakkıyla gelebileceği bir sistemin oluşmasını temin edebilmelidir. Çalışma barışı ve huzurunu bozmaya değil, buna engel olmaya çalışmalıdır.
Günümüzde (maalesef ki maalesef) iki üye fazla olsun diye; insani, vicdani ve ahlaki hiçbir değer tanımadan sendikacılık yaptıklarını iddia eden sendika temsilcileri ile karşı karşıyayız. Birilerinden güç alarak böyle davrananlar şunu unutmasınlar ki vebalden ve kul hakkından kurtulamayacaklardır. Böyle bir anlayış ise asla ve asla kabul edilemez. Bu durum sendikal hak arama anlayışına da ters bir durum oluşturur.
Özellikle de Diyanet ve Vakıf hizmetleri kolunda faaliyet gösteren sendikalar olarak ahlaklı, vicdanlı ve örnek bir sendikal çalışma yapmakla mükellefiz.
Çünkü bizler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi özel ve önemli iki kurumun personeli ve çalışanlarının sendikalarıyız. Her ortamda, farklı ve örnek kurumlar olduğumuzu iddia ediyoruz, bu iddiayı işler hale getirmeliyiz.
Diyanet İşleri Başkanlığı, yüce dinimiz İslam’ı topluma anlatan, insanlarımızı aydınlatan, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek bu hizmetleri yapan güzide bir kurumdur. İşte bu sebepledir ki; Diyanet çalışanlarına hizmet etmek için kurulan ve faaliyet gösteren sendikalar, Diyanet’in ana yapısına zarar vermeden hizmet etmelidirler. Kısaca ahlaklı bir sendikal faaliyet yürütmelidirler. Bu keyfiyet değil, bir zorunluluktur.
Yine söylemek gerekir ki; iki üye fazla olması uğruna, sendikası, görüşü, memleketi farklı diye çalışanların hakkını gasp etmek sendikal hak arama değildir.
Böyle ahlak dışı bir anlayışa, ister sendika ister kurum yetkilisi sıfatı ile taraf olmak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın üstlendiği o ulvi göreve karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Topluma önderlik ve öncülük yapan Diyanet çalışanlarını, her ne şart olursa olsun ayrıştırmak ve herhangi talepleri için bir yerlere yönlendirmek kabul edilemez. Yüce Dinimiz İslam’ı anlatan, öğreten ve örnek olan bu görevlileri siyasetçilerin, sendikaların veya sözde hatırlı kişilerin kapısına göndermek asla ve asla kabul edilemez. Bunun önüne geçmek başta Kurum yöneticilerinin asli görevidir. Hak arama için kurulan sendikalar da buna destek olmalıdırlar.
Çözüm bellidir ve her zaman ifade ettiğimiz gibi; liyakat, ehliyet, hak edenin hakkını teslim ve işi ehline verebilmektir. Adaletle hükmedebilmektir.
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak; Diyanet ve Vakıflar çalışanlarının onurlu, mutlu ve huzurlu çalışma ortamlarının tesisi için, ahlaklı bir sendikal anlayışla mücadelemize devam edeceğiz. Bu onurlu ve ahlaklı mücadelemizde destek olan bütün üyelerimize ve cefakârca çalışan her düzeydeki temsilcilerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Adaletten, hakkaniyetten ve personelini ayırmadan işlem yapan bütün yöneticilere de şükranlarımı arzediyorum.
Çalışmak bizden, yardım bizlere sonsuz imkânları veren Yüce Allah’tandır.
İlginizi Çekebilir
Hocamızın yanındayız!
ÇEDES programı kapsamında okullarda ‘manevi danışmanlık’ yapan din görevlilerinin sistematik bir şekilde hedef alınmasına Mil-Diyanet Sen’den sert tepki geldi.
BİR MÜFTÜYE İFTİRA ATMAK BU KADAR KOLAY OLMAMALI
Bir okulda din derslerine giren Şanlıurfa’nın Akçakale ilçe Müftüsü, çirkin bir iftiraya maruz kalarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Siz hangi milletten hangi dindensiniz
Diyanet-Sen Balıkesir Şube Başkanı Mehmet Akif Gerboğa, KKTC' de Din Görevlisi Ahmet İşçi'nin yaz Kur’an Kursu’nda çocuklara Kur’an öğrettiği için polis tarafından tutuklanmasını ve yapılan hukuk dışı uygulamayı şiddetle kınadığını belirterek “49 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı ile Türk askeri, adayı Yunan işgalinden kurtardı ancak bir kesimi Milletine ve İslama düşmanlıktan kurtaramadık” dedi.
İHL’DEN DEPREM BÖLGESİNE YARDIM KAMPANYASI
6 Şubat tarihinde Türkiye yüzyılın felaketiyle sarsıldı. Aziz Türk Milleti bu yaraları hız bir şekilde sarmak adına yoğun bir çabanın içerisindedir. Çekmeköy Şehit Ömer Halisdemir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu’da bu kapsamda önemli bir kampanya başlatarak deprem bölgesine yardım etmeyi amaçlıyor.
Menzil Cemaati kapılarını depremzedelere açtı!
Menzil Cemaati, Adıyaman'daki depremzedeler, Menzil Köyü'nde bulunan Buhara Evleri'nin kapılarını açtı. Depremzedeler tam kapasite ile evlerde misafir edilmeye başlandı.
Kur'an'ı yakan kafir cezasız mı kalacak?
Mil-Diyanet Sen Giresun Şubesi Başkanı Celalettin Ocak, İsveç'teki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim'i 'ifade özgürlüğü' bahanesine sığınarak yakan Danimarkalı siyasetçi Rasmus Paludan’a tepki gösterdi.