Deizm teşhisi iyi niyetli ama isabetli değil, ya çözüm? (2)
Alıntı YazılarSebepleri anlamadan konuşmak boşuna. Her şeyden önce bütün bir gençliğin birdenbire ateist veya deist olduğu falan yok. Emin olun ki durum tahmin ettiğiniz ölçüde vahim değil. Ne var ki, elde net istatistiki bilgiler olmadan birdenbire hep bir ağızdan konuşulmaya başlandı. Herkes çevresindeki sınırlı örneklerin paniğiyle veya duyduklarıyla yazıyor.
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Sebepleri anlamadan konuşmak boşuna. Her şeyden önce bütün bir gençliğin birdenbire ateist veya deist olduğu falan yok. Emin olun ki durum tahmin ettiğiniz ölçüde vahim değil. Ne var ki, elde net istatistiki bilgiler olmadan birdenbire hep bir ağızdan konuşulmaya başlandı. Herkes çevresindeki sınırlı örneklerin paniğiyle veya duyduklarıyla yazıyor.
Bu gelişme çok da yeni bir durum değil. Uzun süredir var olan flu alandan, dindarlaşma veya dinin dışında durma gibi iki ayrı tarafa doğru kaymalar yaşanıyor. Tercih alanları netleşiyor aslında, o kadar. Her iki tercihin kendince sebepleri var. Asıl odaklanılması gereken nokta burası ve bu gerçeğe kafa yormalıyız.
Sadece Türkiye'den değil, dünyanın her bölgesinden gençlerle bir şekilde buluşuyoruz, görüşüyoruz. Bu dönemin gençlerinin bizim yetiştiğimiz 80'lerin zihin dünyasına sahip olmamaları son derece tabii değil mi? Taklitle değil, tahkik ile öğrenmek ve ikna olmak istiyorlar. Akıllarına yatmayan ve tatmin olmadıkları yerde de sorguluyorlar. Fakat emin olun; ateist falan da olmuyorlar. Hatta tam aksine bugüne kadar eski Sovyetler’den, Çin'den, eski Yugoslavya'dan ateist ailelerden olup merakla araştırarak İslam’ı seçen çok sayıda genç gördüğümü söyleyebilirim. Tabii ki, daha az sayıda da olsa tam tersi örnekleri de gördüm…
İğneyi kendimize batırmadan çuvaldızı başkasına batırmayalım. Gençler sadece içinde yaşadıkları sosyal yapının menfezlerinden hayatı görüp anlamaya çalışıyorlar. Suçu onlara atmak en kolay yol. Onları ana-çizgide tutmayı başarmak ise büyük fedakârlık ve gelişkin bir bilgi ve anlayış gerektiriyor. Bunu oluşturmak ve onlara sunmak, “iyiliğe çağırıp kötülükten uzak tutmaya çalışmak”, inandığını söyleyen herkesin ayetle belirlenmiş borcudur (3:104). Ama lütfen kafa yormadan ezbere konuşulmasın. Çünkü inanç temellerinin ve zeminlerinin olmaması dolayısıyla bizim ezberlerimiz ve önkabullerimiz onların dünyasında bir kod karşılığına denk gelmeyebiliyor.
Bilgisayar teknolojileriyle büyüyen, yapay zekâyı tartışan ve alışkanlıkları tamamen farklılaşmış gençlerin anlayışları da herhangi bir konuyu öğrenmelerinin yolları da ciddi şekilde değişti. Onlara duyup anlayabilecekleri kanallar açılmazsa bu kopukluk artarak devam edecek. 40 yıl öncesinin genci, dizini kırıp bir hocanın karşısında öğrenirken artık yeni dönem gençlerinin çoğu Kur’an okumayı CD’den öğreniyor; bir konuyu Google taraması ve Youtube videoları ile doğru-yanlış kaynaklardan anlamaya çalışıyor.
İslam karşıtı yaygın propaganda, terörle ilişkilendirmeye çalışma ve geri kalmış bölgelerden akıtılan görsel seli, ideolojik önyargı, uluslararası bütün anlaşmalara aykırı olan ve kasten yükseltilen İslamofobik söylem alt alta konulduğunda bizim güçlü bir karşı söylem geliştirerek gençleri koruyabildiğimizi söyleyebilir miyiz? Gençlere gelişkin, nazik ve üst bir dil ile erişilemediği her yerde hayat felsefesi veya yaşantı itibariyle İslam’ın dışına kaymaları her zaman mümkün.
İnsanın iç dünyası ve ruhunun yok sayıldığı ve Ayurveda’dan Budizm’e kadar İslam dışındaki bütün primitif alternatiflerin gençlere sunulduğu bir dönemde İslam’ın özünü anlatmak yerine, onun dış kabuğuyla insanları uğraştırmak öncelikler sırlamasını bilmemek demektir. Kur’an da ibret için anlatılan (2: 67 vd.) ağır ve arkası kesilmeyen sorularla inancı yaşanamaz hale getirmek “ineğin rengine” kadar yaşatılan detaycılık benzeri, günümüz gencine takva adına sunulan dış kabuk detaylarının hitap edeceği bir tarafı bulmak oldukça zordur. Bugün ayağını basacak zemin bulamayan gence, Hz. Peygamber (sas) dönemindeki bir kısmı Arap örfünden ve çevre şartlarından kaynaklanan uygulamaları İslam’ın kendisi zannederek öze inemeden dayatmak sadece onu biraz daha fazla dairenin dışına itmeye yol açacaktır.
Bu arada, gençlerde de birkaç temel ayrışma noktası görüyorum: Onlar, toplumun genelinde de yaşanan ancak dindar olduğunu söyleyen kişilere hiç mi hiç yakışmayan söylem-eylem çelişkisini öncelikle gerekçe gösteriyorlar. İkinci olarak bugünün sosyal hayatı içinde dinin emirlerinin yaşanamayacağı ve zorluğunu dile getiriyorlar. Hâlbuki diğer yandan Dinin kurallarını elinden geldiğince uygulayan çıkar beklentisi olmayan, samimi, idealist genç bir kitle var. Tabii, bir de dinin bir kısmını uyguladıklarını ve bir kısmını kabul etmediklerini söyleyen ilginç diğer bir kitle daha var.
Bir inancın bütün kurallarını kabul eden, ancak yerine getiremeyen bir kişinin o inanç veya dinin tamamen dışına çıktığını kimse söyleyemez ve buna yetkisi de yok. Hiç kimseyi açıkça inkar etmediği ve diliyle ikrar etmediği sürece dinin dışında bir yerde konumlandıramayız. Bunu kim mi söylüyor? İslam'ın ana akımının fıkıh usulü yani metodolojisi tarafından belirlenen en bilindik yöntemdir bu. Kısacası gençlerin dindar olmaması, dinden çıktıkları, ateist veya deist oldukları anlamına da gelmiyor. Bütün gençlerin anlayabilecekleri dilde ve gönüllerine hitap edecek ikna edici bir üst dil geliştirilmesi kesinlikle şart.
Dindar olmak, günlük hayatın içerisinde dinin renginin daha fazla olması iken, bugünün sosyal dokusunda dış emarelerine, felsefesine, hayat tarzına veya partisine bakarak bir insanın ne kadar inanç taşıdığını ölçmek mümkün olamaz. Kulağında küpesi, kot pantolonu ve arkadan toplanmış saçıyla Cuma namazlarında gördüğümüz az mı genç var?
Farklı bir başlıkla aynı konuya devam edeceğiz...
Bizi İzlemeye Devam Edin Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
İlginizi Çekebilir
Bir çocuk bir elma ile gözlerini ve kalbini açar
Muhammed, kendi dünyasında yaşayan bir çocuk, bana “sevginin”, “açlıktan” daha büyük olabileceğini ve kurumuş bir elmanın bile dünyanın en büyük hediyesi olabileceğini öğretti.
Gazze'nin yıkıntıları arasında hayata yeniden başlamak
“Evden çıkarken ve eve girerken bir sürü molozun üzerinden tırmanmak zorunda kalıyoruz,” dedi. “Ama bu çadırlarda yaşamaktan daha iyi...
Ramazan'ı Gazze halkının örnekliğiyle yaşamak
Yaşar Değirmenci, geçtiğimiz sene Gazze'de Ramazan boyunca görev yapan Dr. Farhan Abdul Azeez'in verdiği bir röportajda, Gazzelilerin Allah'a olan bağlılıklarını ve bütün imkansızlıklara rağmen Ramazan'ı yaşama biçimlerinin örnekliğini aktarıyor.
Çocuk en iyi sevdiklerinden öğrenir...
Sefa Saygılı çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken hususları vurgularken ebeveynlerin çocuklarıyla diyaloğunun önemini belirtiyor.
Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…
Abdullah Yıldız, Gazze sayesinde Müslüman olanların ihtida hikayelerine göz atıyor.
Bir garib-ârif ölmüş diyeler..
Sözleri, güldürmüyor, düşündürüyordu ve herkes de ciddiyetle dinliyor ve hatibin, dile getirdiği ızdırablı, sosyal dertler, yüzüne de yansıyor ve cümleleri dudaklarına âdeta, yüreğinden yoğrulmuş olarak sâdır oluyordu.