Yurdumda Yurt Kaldı Mı?
Üniversite hayalleriyle çalışıp çabalayan gençler için yine bir karar dönemi başlamış durumda. Tercihler yapıldı kimileri sevindi kimileri üzüldü. Üzülen gençler hayatta her zaman istediğimiz şeylerle karşı karşıya kalamayacağımızı gördüler. Vazgeçmek mi yoksa elde olana sabredip katlanmak mı? Bu iki tercih arasında gidip gelmeler yaşanıyor.
Evvelâ tercihlerinde umduğunu bulamayan öğrencilere en isabetli tavsiye sevmedikleri bir bölümde yetersiz gördükleri bir eğitim düzeyinde ya da coğrafyasına alışamayacağını düşündükleri bir şehirde öğrenim görme noktasında defalarca düşünmeleri ve sakin seçim yapmaları olacaktır. Süreç uzun ve bir sene bile kaybetmek zarar olacaktır elbette. Ama bir yandan sevilmeyen istenmeyen şartlarda öğrenim görmek ilerisi için daha fazla kayıpların verilmesine neden olabilir.
İstediği yeri tutturan öğrencilerin üniversiteleri beş konuma ayrılıyor:
1- Ailesinin yaşadıği şehirde yakın bir konumda.
2- Ailesinin yaşadığı şehirde uzak bir konumda.
3- Ailesinin yaşadığı şehre komşu illerde.
4- Ailesinin yaşadığı şehirden uzak illerde.
5- Yurtdışında.
Bu arada konum başlangıcının aile yanı olmasını genel olarak varsaydım. Bizim için aile çok önemlidir, o yüzden bir gencin yolculuğuna çıkmadan evvelki onu bu yolculuğa hazırlayan ailesini görmezden gelmek küstahlık olur.
Bu tercihleri yaparken vurgulamak istediğim bazı noktalar var.
Özellikle kız öğrencilere sahip ebeveynler çocuklarının uzak noktalarda okumasına tedirgin olabiliyorlar. Bu gayet tabi bir durum olduğu gibi Allah Teâlâ’nın da ebeveyne verdiği bir hassasiyettir. Çünkü ailenin koruma ve denetiminden uzak olan tecrübesiz genç bu çağında savrulmalara düşmelere açık olacaktır. En önemli desteği ailesinden görmesi gerekeceği için ailesinden uzak noktada öğrenim görmesi her zaman 1-0 geride başlamak olacaktır.
Erkek öğrencilere gelince erkekler hayata daha çabuk atılıp erken yaşlarda çalışıp zorluklara katlanma noktasında daha dayanıklılar bu işin sadece maddi boyutu. Manevi boyutunda ise kız olsun erkek olsun farketmez. Her öğrenci manevi yozlaşmalara ve bunalımlara girme noktasında 'ailesinden uzak kalma' faktörü ön plandadır.
Dipnot olarak şunu belirtelim Âlemlerin Rabbi olan Allah’ımızın çizdiği sınırlar var ve biz bu sınırları bildiğimiz okuyup tahsil ettiğimiz için bunları size söylememiz farz hükmündedir. Onlardan biri de kız öğrencilerimizin çeşitli sebeplerden dolayı şehir dışında mahremsiz olarak yolculuk etmeleri. Burada fıkıh anlatacak değilim ama her ebeveyn bu zorlu süreçte bunu unutabiliyor. Okula yazdırmaya giderken akıllarında olan bu hüküm ara dönem ve tatillerde unutuluyor sülalesiyle okuduğu şehre giden hanım efendi kardeşimiz tatil döneminde 12-13 saatlik belki de 22-23 saatlik yolculuklarda tek başına eve dönüyor. 90 km'yi aşan her yolculuk için erkek mahremin yani baba, ağabey, erkek kardeş, dayı amca, dede gibi akrabaların kızlarımızı yalnız bırakmamaları gerekiyor.
Yolculukta Yalnız Bırakmadın Ama Ya Şehirde?
Bazı hadsiz, ahlaksız ideolojiler bizleri topa tutmakta ve özgürlük naraları atıp söylemlerimize karşı çıkmakta. Ama biz hakkı söylemekten vazgeçmeyelim.
Çocuklarımız ailesinden uzak bir şehirde öğrenim görürken çevrelerinde bir denetleyici unsur olmayınca özgürlük hisleri doruklara ulaşıyor bu da bazı maddi manevi tahribatlara yol açıyor.
Bu noktada kalınan yurtlar çok önemli.
Üniversitede öğrenim gören ve yurtta kalan bir İlahiyat Fakültesi öğrencisinin başından geçen bir olay:
"Kaldığım yurttaki odamızda 4 kişi kalıyorduk. Bu öğrencilerden ikisi ateist diğeri ise dini noktada kararsız biriydi ben ise müslüman bir öğrenciyim. Arkadaşlarımla güzel vakit geçiriyordum. Bazı noktalarda düşüncelerimiz uyuşmadığı için tartışabiliyorduk ama yine tatlıya bağlayıp saygı duyuyorduk. Bir gün arkadaşlarım bir kafeye gitme noktasında anlaşmışlar ve beni de oraya gitme noktasında ikna etmişlerdi. Kafeye girdiğimde uygunsuz tablolara şahid olmuştum daha önce böyle bir ortama girmemiştim. Oturduğumuzda garson geldi ve menüyü uzattı. Ben herhangi bir şey yemek istemedim içeceklerine baktığımda ise bir çok içki türü vardı içki dışında sadece kola vardı. Kola içmediğim halde utancımdan bir şey söyleyeyim dedim ve kola aldım. Arkadaşlarım inançsız oldukları için kolayca içki seçmişlerdi. En başından beri nereden geldim ben buraya deyip pişmanlık duydum ama gururuma yediremeyip kalkıp da gidemedim."
Görmüş olduğunuz bu tablonun bir erkek ya da bir kız öğrencinin başına geldiğini düşünün ve bu sadece yurt ortamında oluyor. Öğrenci evlerinde ise daha kötüleri...
Çocuğunuz hiç araştırmadan öğrenci/bekar evi buluyor ve tanışmayan 3 4 kişi bir eve girip giderleri beraber ödüyorlar. Yurttan dışarıya çıkıp bara giden zihniyet aynı şekilde barı, zinayı, masivayı eve getiremez mi? Bu zor mu? Sizin çocuğunuz o evde yaşıyor ve siz çocuğuma güvenim sonsuz deyip önemsemiyorsunuz bile. Ancak orada olup biteni bir onlar bir de Allah biliyor.
Müslüman araştırmacı, uyanık ve muhafazakar olmalıdır.
Öğrenci yurdu/ev seçimlerinde o halde ne yapalım diyorsunuz?
Birçok cemaat yurdu var, çocuğunuzu oralara teslim edin de demiyoruz. Çünkü hangi cemaatin iyi hangisinin kötü olduğunu tespit etmeden bir genelleme yapamayız. Artık din adı altında din dışı söylemlere sahip çok cemaat türemiş durumda. Bunlar kendilerini belki bir vakıf/dernek/cemiyet olarak gösterebilirler. Ancak cemaatin bir topluluk manası olduğunu düşündüğümüzde bunların hepsinin bir cemaat olduğunu ve belli başlı kişilerin yönetiminde ve zihniyetinde olduklarını unutmayalım.
Ehli sünnet ve'l cemaat çizgisinde (sahih, doğru din anlayışına sahip ilim, irfan ve güzel ahlak zihniyetli) olan cemaatler ve özellikle Diyanetin evlerini bu noktada önerebiliriz.
Çocuğum önerdiğimiz cemaat yurdunda/evinde kalmak istemiyor?
Bu durumda çocuğunuzu deneme noktasında ikna edin deneme sürecini 2 3 hafta tutmanız yeterli olacaktır. Eğer siz mutlu çocuğunuz mutsuzsa bu denklem sonuca ulaşmaz. İstemediği bir yerde kalmasını asla zorlamayın en güzel en iyi bir yer bile olsa çocuğunuzun ruhsal durumunu kâle alın ve ona göre hareket edin.
Çocuğunuzun ruhsal tutumunu dikkate alın nefsi ve hevai tutumunu değil.
Çocuğunuz bırakın beni yalnız yaşamak istiyorum, falanca bekar evinde kalmak istiyorum gibi isyankârâne tutumlar sergiliyorsa hemen kabul etmeyin. Zaten bu duruma gelme noktasında da belli başlı geçmiş sorunlar vardır demektir. Bir gençte en temel sorunlardan biri ebeveyne karşı saygısız, güvensiz ve sevgisiz olma durumudur. Bu durumla nasıl karşı karşıya geldiniz? Bu tamamen sizin çocuk yetiştirme noktasındaki hatalarınızdır suçu kimseye atmayın suçu kendinizde arayın ve fevri adımlar atmayın.
Mesela evde kalmak istiyorsa baba ben de fedakarlık yapacağım biz de okuduğun şehre taşınacağız o halde desin. Bunu yapanlar var mı? Elbette var örnekleri ise çoktur.
Mademki çocuğunuzu çok önemsiyorsunuz ve falanca şehirde okuması noktasında gururlanıyor ama kalma yeri noktasında anlaşmazlığa düştüyseniz sizin de bir takım fedakarlıklar yapmanız gerekecektir.
Yurt imkanlarının ucuz olması sizi kandırmasın.
Ucuz kiralar ucuz hizmetler demektir. "Ben çok zor şartlarda okudum" diyorsunuz evet haklısınız ancak şu an zor şart diye bir şey kalmadı. Siz o konforu çocuğunuza sağlamazsanız o da gider part time bir işte çalışır yine de istediklerini temin eder. Elbette çalışabilir ancak okuyan öğrencilerin madara edilerek çalıştırıldığını unutmayın. Düşük ücretlerde çalıştırılıp sigortasız güvencesiz yerlerde günde 70 80 lira para kazanmak için kendilerini heder ediyorlar. Çalışırken okuduğu üniversiteden ne kadar verim alabilir sizce? Okula devam noktasında gerileme yaşamayacağını mı düşünüyorsunuz?
Bu unsurları 5 sene ailesinden uzak bir şehirde üniversite bitirmiş biri olarak tespit ettim ve siz değerli okuyuculara anlatma gereği duydum.
Daha anlatılacak çok şey var ama yurdumuzda yurt var mı sorunsalını çözmeden atacağınız her adım sizin ve çocuğunuz için eksi yönde olacağını unutmayın...
Facebook Yorum
Yorum Yazın