YİRMİ YEDİ MAYISLAR BİR DAHA OLMASIN!.

Yirmi Yedi Mayıs günü bizim milletimiz için kara bir gündür!.. O günü düşünmek, hatırlamak, bir daha yaşamak istemiyorum. 27 Mayıs ihtilal günü henüz on yaşında falandım. Sanki, o günün zifiri karanlığı üzerimize çökmüş o yaşta bile bu günün zehir-zemberek bir gün olduğunu hatırlıyorum..

Çünkü, o gün, okunan ezanlara karşı baş kaldırış, "istememezük " günüdür. İdareyi ele geçiren zihniyet mensupları, tamamen sol firaksiyon sahibi insanlardır. Tamamı, her biri baş kaldırmış baş kaldırış sebepleri arasında da ilk sırayı " ezanın asli" şekilde okunması olmuştur.

Kendi aralarında 14'ler diye bilinen kimseleri, en kısa zamanda saf dışı bırakmışlar, 13 Kasım'da fiili olarak onların her birini diyar diyar başka ülkelere sürmüşlerdir.

Merhum Türkeş Hindistan'a yolcu edilir iken, bir daha Türkiye'ye avdeti savsaklanmış, emelleri, hasıl oluncaya kadar, merhum Başbakan nahak yere şehid edilinceye kadar Türkeş'in ülkeye dönmesi fiili olarak istenmemiştir.

Türkeş'mi dersiniz, merhum Dündar bey mi dersiniz, hangisini ele alırsanız alınız, tüm 14'ler olarak bilinen mücadil insanlar, bir şerri, bir kahrı önlemek iiçin sayü gayret göstermişlerdir.

Merhum Türkeş, Hindistan'tan var gücüyle mes'eleye dilbeste olmaya çalışmış, merhum , mazlum Başbakanın idam edilmemesi için çaba göstermesine rağmen, emelinde, arzusunda muvaffak olamamış, keyfi olarak, kasıtlı olarak Başbakan Menderes ve diğer iki arkadaşı idam edilmişlerdir..

Merhum Menderes'in akibeti tüyler ürperticidir. Suçu nedir? diye sorulsa, bir hiçdir demekten başka cevap verilemez. Hakikaten., Menderes merhum, Müslüman Türk'ün kötü giden kaderini değiştirmiş, 18 yıl okunmayan ezanları mabedlerimizde okutmaya başlatmıştır.

İşte, Menderes'in suçu ve kabahati budur, bundan başka idam edilecek, asılacak, yağlı urgana çekilecek bir kabahati, bir suçu bulunmamaktadır.

Ama, ihtilalci zihniyet mensupları arzularında muvaffak olmuşlar, ileride cereyan edecek olan kötü günlere giriş yapmışlardır. Örneğin, 12 Mart muhtırası, 12 Eylül serancamı ve despotluğu, 28 Şubat ve 15 Temmuz ihtilal kalkışması günlere ön ayak olunmuştur.

Ne yazık ki, halende Fetö iblis elebaşısı, tüm hünerini sergilemekte, tertemiz, pak, orun gittiği yolu bilmeyen insanlara çengel atmakta, onların yollarını saptırmaktadır.

Feto iblisi, bu insanların duygularını, tertemiz itikadlarını sömürerek, halen yollarına tuzak kurmuş, kendisi ABD. gibi bir emperyal ülkede yaşar iken, ülke içersinde mağdur olan, insanlara sadece için için gülmektedir. "Sizi gidi saf beyinler!" diye!..

27 Mayıs, benim gibi düşünen, fikir yoran insanlar için kara bir gündür. Memleketin, onlarca yıl geri kalması, inancımızın tökezlemesi, dindarın horlanması, hakir görülmesi demektir. Bir daha 27 Mayıs çirkinliğinin yaşanmaması için, aziz millet evlatlarımızın uyanık,. diri, ve sağlıklı düşünce sahibi olmaları gerekir.

Netice olarak;

27 Mayıs demek 15 Temmuz kalkışması demektir. Arada hortlamış ihtilal girişimleri demektir. Halende, ülkemiz semasında ihtilal adına her türlü pislik, girişim yapılması istenmektedir.

Yunan topraklarına firar etmiş bulunan habis insanlar, seçim dolayısıyla, bir bir Türk topraklarına giriş yapmakta, emel ve arzularının gerçekleşmesi için tüm imkanlarıyla çalışmaktadırlar.

Halbuki, fasa fisodur emel ve arzuları.. Kur'an'dan, Nebevi düşünceden yoksun, tamamen hurafe, ilkellik ve düşmanlık kokmaktadır. Haşhaşiliği yaşatmak, ne idüğü belirsiz, bilinmez bir dinin icadı için her türlü hünerlerini göstermektedirler.

Bu sebeple, 27 Mayıs gününde, Allah'tan niyaz ediyorum ki, bir daha ülke semasında azgınlık, silahlı sokağa dökülmeler olmasın. Hiç yere mazlum iinsanlar idam edilmesin!.. Vatanımız, milletimiz çağın gerisine itilmesin!..

Son sözler olarak, 27 Mayıs ihtilalinin bir daha tekerrür etmemesini ve mazlum şehid Başbakanın da, arkadaşlarının da ruhlarının şad olmasını anz ve niyaz ederim,, Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir