Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

YEGÂNE MÜRŞİD-İ KAMİL KUR'AN'DIR!..

" Onlar ( ölüm uykusuna) yattıkları halde sen onları uyanık sanırdın; dahası, Biz onları bir sağa bir sola döndürüp duruyorduk. Köpekleri ise, girişte ön ayaklarını yaymış öylece duruyordu: Eğer onların üzerine çıkagelseydin, kesinlikle dönüp ardına bakmadan kaçardın; zira bu ( manzaradan) dolayı içini bir ürperti kaplardı." ( Kehf sûresi, âyet 18) 

Ayeti kerimenin yorumu şöyledir:

" Rukûd " uykuya yatmak", ya da mecazen " ölmeye yatmak" . Kur'an'da aynı kökten türetilen merkad , " kabir" anlamında kullanılır.

" Derken sura üflenmiştir; ve işte o zaman hemen mevzilerinden çıkıp Rablerine koşacaklardır." ( Yâsîn sûresi, âyet 51)

Unutmayalım ki bu mucizevi olay, ölümden sonra dirilişe bir örnek gösterilir. Şu ayeti kerimeyi irdeleyelim:

"Sonra onları dirilttik ki, geçip giden süreci iki guruptan hangisinin ( olayı hakikate uygun bir bakış açısıyla) değerlendirildiğini seçip ortaya çıkaralım." ( Kehf sûresi, âyet 12)

Ya da " dış dünyaya yeniden) gönderdik"Be asnâ fiili mecazi anlamda " uyandırdık" şeklinde anlaşılmıştır. Fakat ilginçtir ki bu kıssanın geçtiği âyetlerde " uyku" ( nevm) kökenli bir kelimeye hiç yer verilmez.

Kur'an'da , yine hayat ve ölümün mahiyetine ilişkin olarak anlatılan buna benzer bir kıssada, Allah'ın yüz yıl öldürdükten sonra dirilttiği bir şahsın olayı anlatılır.

" Yoksa ( sen ey insan); alt üst olmuş , her tarafı yıkılıp harabe hâline gelmiş bir şehre uğrayıp , " Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltecek?) " diyen biri gibi misin? Allah onu yüz yıl ölü olarak bıraktı, ardından dirilterek sordu.: " Ne kadar kaldın?" Buyurdu: " Hayır, aksine yüz yıl kaldın, istersen yiyeceğine ve içeceğine bak, daha kokuşmamış bile; ve bir de eşeğine bak. Biz, seni insanlara bir işaret kıldık. Ve bak ( canlılara ait) kemiklere, onları nasıl yerli yerince dizip, ardından üzerlerini etle kapladığımızı düşün!" Bütün bunlar kendisine açıklanınca şu itirafta bulundu: " Artık bildim ki Allah her şeye kadirdir. "( Bakara sûresi, âyet 259)

Bu kıssanın, ölümden sonra dirilişe inanmayan muhatapları uyaran temsili bir kıssa olarak anlaşılması mümkündür. ( Seyyid Kutub'), Bizce bu anlatımın bir kıssa olmaktan çok bir mesel olduğu yaklaşıımı doğruya daha yakın görünmektedir. Allah'u a'lem.

Bir yoruma göre " açık gözlerinden dolayı" Olayın Kur'an'daki anlatımı içerisinde uykuyla tek bağlantısı bu eykâzan ( uyanık) kelimesidir ve bu da gerçek bir durumu değil, bir sanıyı, bir yanılsamayı ifade eder. Zaten " sanırdın" ile kastedilen budur.

Böylesine sıra dışı bir olayda, çürümemesi için cesetlerin " Bir sağa bir sola döndürüldüğünün" dile getirilmesi dikkat çekicidir.Bütününe bakıldığında olağanüstülüğü ve mucizevi oluşu açık olan böylesi bir olayda, bu bütünü oluşturan parçaların tabiat yasalarına uygun olduğunun vurgulanması, Allah tarafından eşya için konulan yasaların , yine O'nun tarafından gerçekleştirilen " mucizevi olaylar" ( âyât) için de cari olduğunun dikkat çekici bir örneğidir" ( Kur'an Meal-Tefsir)

Demek ki, Afşin İlçesi yakınlarında bulunan meşhur " Ashab-ı Kehf" yaranlarının hayatlarını, ölümlerini ve üç yüz dokuz yıl süren uykularını anlamak için aziz kitabımız Kur'anî verilere, bilgilere , sunumlara teslim olmaktan başka çaremiz bulunmamaktadır.

Aksi halde, bir kısım efsanevi anlatımlara, hikaye türü nesnelere inanacak olur, Afşin Ashab-ı Kehf makamı hakkında tereddütler meydana getirilecek, hiç de alakaı bulunmayan Tarsus İlçesi yakınlarında bulunan Kur'anî bilgilerle tamamen ters düşen hikaye türü şeyler meydana getirilecektir.

Tabii ki, bundan da kafalar karışacak, Tarsus İlçesinde yaşamış olduğu iddia edilen Dakyanus bilgisi hakkında çeşitli uydurma bilgiler etrafta dolaşacaktır.

Ne yazık ki, mes'elenin gerçek tarafı dışlanarak, günümüz dünyasında sadece turizm açısından mes'eleye bakılırsa ki, bakılıyor. Bundan, insanlık kandırılmış, aldatılmış olacak, zararı tabii ki, Kur'an'a ait bilgiler görecektir..

Netice olarak;

Bu gün dünyamızda otuz üç yerde Ashab-ı Kehf makamının bulunduğu iddia edilmektedir.

Halbu ki, türşid-i kamil olarak insanların organize etmiş oldukları yapay suni bilgilerden öte Kur'an'a iltica edilmiş, baş vurulmuş olsaydı, gercek, hakikat meydana çıkacak, doğru bilgiler anlaşılmış , hak yerini bulmuş olacaktı.

Rahmetli Mehmet Göçer ağabey, bu konuyla ilgilenmiş, ilim, bilim ve hukuk insanları ile temasa geçerek mes'eleyi vüzuha kavuşturmuştur.

Afşin'in Ashab-ı Kehf sever gençlerii bu realist bilgilerden yola çıkarak, Afşin Ashab-ı Kehf bilgisini Türkiye ve sair ülke insanlarına anlatmaya çalışmaktadırlar.

Bizler Afşin insanları böylece düşünmez isek, ir kısım cifr, ebced, türü anlatımlar ortamı saracak, kendini mürşid_i kamil bilen bilgisizler ortamı kasıp kavuracaktı.

Rabbimiz!.. Bu aziz millete Kur'an yolunu salimen yaşamak nasip eylesin!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Makale Yorumları

  • Ayhan zeki04-03-2024 20:14

    Hepsine peki ama Ashab-ı Kehf'in Afşinde olduğunun delili nedir?

Facebook Yorum

Yorum Yazın